MERSİN - Çevre Mühendisi Zehra Korkmaz, Türkiye`de yerel yönetimlerde karar veren her 100 kişiden 1`inin kadın olduğunu ifade ederek, bugün gelinen noktada kadının siyasetteki varlığından söz edilemeyeceğini söyledi. Korkmaz, siyasette `cinsiyet kotası` uygulanmasını şart koşarken, kadınların vitrin olarak değil düşünce ve fikirlerinin yanında üreten insanlar oldukları için siyasette yer almaları gerektiğini vurguladı. CHP Mezitli İlçe Teşkilatı tarafından düzenlenen `Kadın ve Siyaset` konulu söyleşiye konuşmacı olarak katılan Korkmaz, Türkiye`de kadınların seçme ve seçilme hakkını kullanmaya başladığı 1935 yılı genel seçimleri ve 1937 ara seçimleri sonucunda Türkiye Büyük Millet Meclisi`ndeki (TBMM) kadın milletvekili oranının yüzde 18 olduğunu hatırlatarak, son yapılan 2007 genel seçimlerinin ardından kadınların temsil oranınınsa yüzde 9,1 olduğunu dile getirdi. 2005 yılı yerel seçimlerinde CHP`den Mezitli BelediyeBaşkan Aday Adayı da olan Korkmaz, yerel yönetimlerde de durumun farklı olmadığını ifade ederek, yerel meclislerde kadının temsil oranının yüzde 1 olduğunu ve tüm bu rakamlarla da kadının siyasetteki varlığından söz edilmesinin mümkün olmadığını savundu. Kadının siyasetten uzak olmasının çeşitli kültürel ve yapısal sebepleri olduğuna işaret eden Korkmaz, "Kadının, annelikle özdeşleşen kimliği, siyasal kimliğinin önüne geçmektedir. Bir diğer önemli sebepse Türk aile yapısıdır. Türk aile yapısında kadına, erkeklerin siyasette uğraşmalarında aracı rolü verilmiştir. Kadının özgür hareket etmesini engelleyen birçok kontrol mekanizmaları vardır. Bu kontrol mekanizmaları, kadının sokağa çıktığı anda başlamaktadır. Kadının yüklendiği işlerin ve sorumluluklarınağırlığı, mevcut siyasal yapı içinde var olabilmenin zorlukları, siyasi partilerin erkek yaşantısına dayalı yapısı, siyasette kadınlar için getirilen kriterlerin yüksekliği, devletin kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik bir politikasının olmaması, yasal düzenlemelerin cinsiyet eşitliğini sağlamada gerekli özel önlemler içermemesi gibi birçok sebeple kadınlar siyasette yok. İşin daha da vahimi, kadınlar dışında bu durumu ciddi bir toplumsal ve siyasal problem olarak gören de yok" dedi. Kadınların siyasal hayata katılımının önündeki engellerin kaldırılması, uygun koşulların oluşturulması gerektiğini vurgulayan Zehra Korkmaz, bu noktada da Türkiye`de kadının siyasete katılım yollarını tıkayan kültürel, ekonomik ve sosyal koşulların düzeltilmesine yönelik yapılacak çalışmaların yanı sıra kadınların siyaset yapmalarını özendirici düzenlemeler de yapılmasını şart koştu. Korkmaz, söz konusu düzenlemelerin başında da `cinsiyet kotası`nın geldiğinin altını çizerek, birçok ülkede uygulanan kotasisteminin, kadınların siyasal yaşamdaki katılım düzeyini önemli oranda yükselttiğini anlattı. Bugün Türkiye`de `cinsiyet kotası` uygulamasını zorunlu kılan yasal düzenlemelerin hala yapılamadığını dile getiren Korkmaz, bu sisteme geçilmesi halinde diğer ülkelerle aradaki farkın da kapatılabileceğini ileri sürdü. Kadınların yer almadığı bir demokrasinin, ancak erkeklerin demokrasisi olacağını vurgulayan Korkmaz, "Bu sebeple kadınlar mutlaka siyasette olmalıdır. Vitrin olarak değil, fikir ve düşünceleriyle siyasette aktif bir misyon üstlenmeliler. Kadın olduğu için değil, üreten insan olduğu için siyasette yer almalıdır. Kadın, kamusal alanın her kesiminde, karar alma mekanizmalarında da olmalıdır. Kadınların olmadığı yerde başarıdan söz etmek mümkün değildir. Siyaset, mümkün olanı yapma ve çözüm üretme sanatıysa,üretimin de ümidin de heyecanın da kaynağı, temel direği kadındır. Ancak sorun yalnız kota uygulamasıyla çözülecek kadar basit değildir. Öncelikle uygar dünyada yer almanın en önemli koşullarından biri olan kadın-erkek eşitliğinin toplumda kabul görmesidir. Kadın kuruluşlarının bu konudaki çabaları desteklenmelidir. Bu konuda başta siyasi partiler olmak üzere her kesimin yoğun çabasına ihtiyaç vardır" diye konuştu.
