ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruşturması kapsamında sağlam kanıtlar olmadan gözaltılar yapıldığını savunarak, "Eğer bu gözaltılar uygulanırken elinizde sağlam karineler, kanıtlar var idiyse 3 gün içinde daha hakimin önüne dahi götürmeden bu insanlar niçin serbest bırakılmıştır? Maşallah gücün 3 günlüğüne, 72 saatliğine MGK genel sekreterlerine yetiyor, Türkiye`deki Deniz Feneri sanıklarına niye gücün yetmiyor?" diye konuştu. Baykal, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Baykal, geçen hafta Ergenekon soruşturmasında birden bire yeni bir aşamaya gelindiğini söyledi. Geçen hafta Çarşamba günü yapılan gözaltılara değinen Baykal, aynı akşam kendisinin de basın toplantısı ile `alarm` uyarısı yaptığını anlattı. Daha sonra Genelkurmay Başkanı`nın, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüşmeler yaptığını, Genelkurmay`ın bu görüşmelerle ilgili olarak `son olaylar değerlendirildi` şeklinde yaptığı yazılı açıklamayı hatırlatan Baykal, "Yani bu temasların o olaylarla ilgili olduğu resmen ifade edildi. Memnuniyetle gördük ki, bir muhtıra verilmedi. Önemli kriz nedeni haline bu dönüştürülmedi. Ama olayın ciddiyetini herkese kabul ettirdi" dedi. Çarşamba günü gözaltına alınanlardan 3 general ile eski YÖK Başkanı, eski MGK Sekreteri`nin serbest bırakıldığını hatırlatan Baykal, "Ergenekon davasıyla ilgili olarak birden bire bir vites yükseltme, olayı yeni bir aşamaya taşıma kararının ciddi bir frenle durdurulduğuna tanık olduk" diye konuştu. Ergenekon davasıyla ilgili olarak baştan beri `Bu davanın hukuki değil, siyasi bir dava` olduğu yönünde bir iddiaları olduğunu hatırlatan Baykal, "Yani bu davayı savcılar yasalara yönelik bir ihlal tespit ettikleri için, bu ihlali aydınlatmak üzere kendi inisiyatifleriyle harekete geçerek ortaya koymuş değillerdir. Siyasi yönlendirmeyle, emniyet güçlerinin ve giderek savcılığın harekete geçmesi talep edilmiştir. Bu talimatlar kamuoyunun bilgisi içindedir, kayıttadır" dedi. MGK sekreteri, YÖK Başkanı gibi isimlerin gözaltına alınması için sağlam kanıtların bulunması gerektiğini söyleyen Baykal, şunları kaydetti: "Türkiye`yi yerinden oynatacak bir düğmeye basıyorsanız, bunun sorumluluğunu da üstleniyorsunuz demektir. Onun gereğini yapmış olmalısınız. Dosyanızda deliller olacak, kanıtlar, karineler olacak. Niçin gözaltına aldığınızı çok iyi bileceksiniz. Gözaltına alınmasını gerektiren çok sağlam, hukuki dayanaklarınız olacak. Ancak böyle bir dosyanız varsa o süreci başlatacaksınız. Eğer bu gözaltılar uygulanırken elinizde böyle sağlam karineler, kanıtlar, deliller var idiyse, 3 gün içinde, daha hakimin önüne dahi götürmeden bu insanlar niçin serbest bırakılmıştır? Onların serbest bırakılmasından mutluluk duyuyorum. O ayrı bir konu. Dosyanın icabı olarak mı serbest bırakılmıştır? Gözaltına alma kararını alan, serbest bırakma kararını alıyor. Arada sadece 3 gün var. Ne oluyor bu 3 günde? O 3 gün neyi değiştirdi? Bunun aydınlığa kavuşturulması bu davanın niteliğinin ortaya çıkarılması açısından çok önemli." "DAVA FIRSAT BULUNDUKÇA YÜRÜTÜLÜYOR" Sağlam oluşturulmamış bir dosya ile böyle gözaltıların yapılmasının yanlış olduğunu ileri süren Baykal, "Bu davanın hukuk ötesi anlayışlarla götürülmekte olduğunu, fırsat bulunduğu zaman yürütülebildiğini, fırsat bulunulmadığı zaman da yürütülemediğini ortaya koyuyor" dedi. Bunun acı bir tablo olduğunu ifade eden Baykal, "Bu dava benim gözümde bir kez daha inandırıcılığını, hukukiliğini kaybetmiştir" şeklinde konuştu. Baykal, `Kimsenin dokunulmaz olmadığı, bulunduğu noktadan dolayı dokunulmazlığı, hesap sorulmazlığı yoktur` diye nutuk atmanın kolay olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "O nutku atanların o sözlerin gereğini yapabilmeleri lazım. Yapabiliyor musun? Onun gereğini yapmanın bir boyutu da önce kendi dokunulmazlığını kaldıracaksın. Kendin dokunulmazlık zırhının arkasına saklanacaksın. Sana hukuk işlemeyecek, yargıç, savcı işlemeyecek. Sonra kalkıp nutuk atacaksın. Önce sen hesabını ver. Maliye Bakanı hesabını versin. Dört defa af çıkararak Maliye Bakanı kendini korudu. RTÜK Başkanı hesabını versin. Fener davası sanıkları da hesabını versin. Ne oldu o Fener davası. Hala Fener davasının dosyası Almanya`dan gelemedi. Yani önüne geleni tutukluyorsun. Maşallah gücün 3 günlüğüne, 72 saatliğine MGK Genel sekreterlerine yetiyor, Türkiye`deki Deniz Feneri sanıklarına niye gücün yetmiyor? Bu davanın iç yüzü görülüyor, kimse kendini aldatmasın. Çok açık, siyasi bir davadır.""AB MÜZAKERESİ GİBİ UCU AÇIK ADALET" Bir süre önce Barolar Birliği ve dün de YARSAV`ın Ergenekon davasıyla ilgili hukuki değerlendirmelerde bulunduğunu ve bunların fevkalade önemli olduğunu söyleyen Baykal, ortada hukuki tanıma uygun, başı-sonu belli, bağlantıları kurulmuş bir iddianame bulunmadığını savundu. Hiçbir davanın 2 bin 500 sayfalık iddianamesinin olamayacağını ileri süren Baykal, "Almanya`daki Nürnberg davasında bile iddianame bu kadar değildi. Böyle bir iddianame olmaz, olabilemez. At sepete diye herşeyi yerleştirin. Burada insanların şerefleri, canları tehlikede" dedi. Soruşturmanın son dalgasındaki gözaltıları eleştiren Baykal, "Gözaltı, soruşturmanın gereği bir tedbir olarak değil, gözaltı bir cezalandırma yöntemi olarak uygulanmaktadır" diye konuştu. Gözaltına alınanların kamuoyu önünde güç durumda bırakıldığını belirten Baykal, "Dalga dalga adalet olmaz. Adalet bir bütündür. Başı sonu bellidir. Hazırlığını yapacaksın, sonra kimleri neyle niçin suçladığını açıkça ortaya koyarak onları derhal alacaksın, yargılayacaksın. Ucu açık adalet, ucu açık yargılama... Bu neye benziyor biliyor musunuz? Türkiye`yi Avrupa Birliği`ne almak istemeyenlerin `ucu açık müzakere` demesine benziyor" diye konuştu.
