AIDS konusunda farkındalığı arttırmak önemli

AIDS konusunda farkındalığı arttırmak önemli

AIDS konusunda farkındalığı arttırmak önemli

1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla Özel Denizli Tekden Hastanesi doktorlarından Doç. Dr. Şerife Akalın, bu virüsün doğrudan bağışıklık sistemine zarar verdiğini belirterek, “HIV, vücut direncini azaltarak insanların kolayca hasta olmasına neden olur” dedi.

HIV/AIDS farkındalığını artırmak için 1988 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından, 1 Aralık Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde de 1 Aralık Dünya AIDS Günü, HIV/AIDS konusuna dikkat çekmeye ve duyarlılığın artırılmasına yönelik çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. Özel Denizli Tekden Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Şerife Akalın, “HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), doğrudan bağışıklık sistemine zarar veren bir virüstür. Bu virüsü taşıyan insanlar “HIV pozitif” olarak adlandırılır. HIV, vücut direncini azaltarak insanların kolayca hasta olmasına neden olur. AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) ise HIV virüsünün bağışıklık sistemini zayıflatmasından sonra ortaya çıkan hastalık halidir. HIV enfeksiyonu, ilk defa ortaya çıktığı 1980’li yıllardan bu yana tüm dünyada artarak yayılmaya devam etmekte ve tüm yaş gruplarında görülebilmektedir. HIV enfeksiyonu, korunmasız her türlü cinsel temas, ortak enjektörlerle damar içi madde kullanımı ve enfekte kan ve kan ürünlerinin verilmesiyle ya da anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrasında emzirmeyle bulaşabilmektedir. Bulaşıcı hastalıkların ihbarı ve bildirim sistemine göre, HIV/AIDS vakalarının bildirimi zorunludur ve 1994 yılından itibaren teşhis konulan hastaların bildirimleri isim belirtilmeden, kod kullanarak yapılmaktadır. Günümüzde hastalığın tedavisinde önemli gelişmeler kaydedilmiş olup tedavi ile bulaştırıcılık önlenebilmekte ve enfeksiyonun anneden bebeğe geçişi engellenebilmektedir” şeklinde bilgi verdi.

“Günümüzde, erken dönemde ilaç tedavisine başlayan HIV pozitif kişiler hastalık oluşmadan yaşamlarını sürdürebilmektedir”
Erken teşhisin öneminden bahseden Doç. Dr. Şerife Akalın, “HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. En sık görülen bulaşma yolunun cinsel temas olması nedeni ile tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yoludur. Şüpheli durumlarda ise vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna müracaat ederek test yaptırmak gerekir. HIV enfeksiyonu, HIV pozitif kişilerle aynı iş yerinde çalışmakla, aynı okulda okumakla, aynı ortamda bulunmakla, ortak çatal kaşık kullanmakla; dokunmak ve tokalaşmakla; telefon, kitap, defter gibi araçlar ile duş-banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla, böcek ısırması ve sinek sokması ile bulaşmaz. Ülkemizde HIV/AIDS ile mücadelede etkisi ve kapsamı giderek güçlenen çalışmalar yürütülmektedir. 1986 yılından bu yana kan ve kan ürünleri ile bulaşmaya karşı koruma amacı ile tüm kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmekte ayrıca 1987 yılından beri organ ve doku nakilleri öncesinde de gerekli testler yapılmaktadır. Günümüzde, erken dönemde ilaç tedavisine başlayan HIV pozitif kişiler hastalık oluşmadan yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Bu nedenle herhangi bir şüphe durumunda mutlaka bir uzmana başvurmanızda fayda vardır” dedi.

“Bildirimi yapılan vakaların yüzde 85,9’u erkek, yüzde 14,1’i ise kadındır”
Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) 2020 yılı raporuna göre verilere bakılarak; dünyada HIV epidemisinin başlangıcından günümüze kadar 75.7 milyon kişi HIV ile enfekte olduğunu ve 32.7 milyon kişi ise AIDS ile ilişkili hastalıklar nedeni ile hayatını kaybettiğini belirten Doç. Dr. Şerife Akalın, “2019 yılında tüm dünyada 38 milyon HIV ile yaşayan bireyin bulunduğu ve bu bireylerin 1.8 milyonunu 0-14 yaş grubu çocukların oluşturduğu belirtilmektedir. 2019 yılı içerisinde 1.7 milyon kişinin HIV ile yeni enfekte olduğu, 690 bin kişinin ise AIDS-ilişkili hastalıklar nedeni ile yaşamını yitirdiği belirtilmektedir. 2010 yılı ile karşılaştırıldığında günümüzde AIDS ile ilişkili hastalıklara bağlı ölüm oranı yüzde 39 azalmıştır. Aynı raporda Dünya genelinde yaklaşık 7.1 milyon HIV ile yaşayan bireyin ise HIV durumunu bilmediği belirtilmektedir. UNAIDS 2020 Raporu’na göre Batı/Merkez Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi’nde son 10 yılda yeni HIV enfeksiyonu sayısında azalmanın olduğu ancak ülkemizi çevreleyen Doğu Avrupa ve Merkez Asya Bölgesi ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgelerinde yeni HIV enfeksiyonlarında artışın olduğu belirtilmektedir. Ülkemizde, 1985 yılından 01 Aralık 2020 tarihine kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 25.809 HIV pozitif kişi ve 1958 AIDS vakası mevcuttur. Vakaların yüzde 81’i erkek, yüzde 19’u kadın olup yüzde 15,6’sı yabancı uyruklu kişilerden oluşmaktadır. HIV enfeksiyonunun en fazla görüldüğü yaş grubu 25-29 ve 30-34 yaş grubudur. Bulaş yoluna göre dağılıma bakıldığında, ülkemizde bildirimi yapılan vakaların % 51’inin bulaş yolu bildirilmemiştir. Bulaş yolu bildirilen vakalar içerisinde cinsel yolla bulaş yüzde 97, damar içi madde kullanımı yoluyla bulaş yüzde 2 ve anneden bebeğe geçiş ise yüzde 1,4’dür. Ülkemiz HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkla görüldüğü ülkeler arasında yer almakla birlikte son yıllarda vaka sayılarında artış izlenmektedir. 01 Ocak- 01 Aralık 2020 tarihi itibarıyla 1461 HIV pozitif kişi ve 31 AIDS vakası olmak üzere toplam 1492 vaka doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirilmiştir. Bildirimi yapılan vakaların yüzde 85,9’u erkek, yüzde 14,1’i ise kadındır. Vakaların yüzde 13,9’u yabancı uyrukludur. 2020 yılında bildirimi yapılan vakalardan 25-29 yaş grubu, diğer yaş gruplarına göre daha fazla sayıda olduğu görülmektedir” ifadelerini kullandı.


Güncel 30.11.2021 15:06:32 0