Kışın Çam, yazın Ladin ağaçlarının izini sürüyorlar, günde 500 ile 750 lira kazanıyorlar
Antalya’nın Akseki ilçesine orman kesim işi için Mersin’den gelen işçiler arazide zorlu kış şartlarında zorlu yaşam mücadelesi veriyor. Tek göz naylon çadır ve ahşap barakalarda kalan işçiler göçebe bir yaşam sürdürüyor. Sürekli farklı alanlarda ağaç kestikleri için çadırlarını yanlarında taşımak zorunda kalan aileler, kış aylarında çam, yaz aylarında ise daha yüksek rakımlardaki ladin ağaçlarının kesimini yapıyor.
Aileler sürekli farklı alanlarda ağaç kestikleri için çadırlarını yanlarında taşımak zorundalar. Akseki Orman İşletme Müdürlüğüne bağlı olarak orman kesim alanlarında çalışan işçilerin mesaisi sabahın ilk ışıklarıyla başlıyor. Sık ağaçların bulunduğu ormanlık alanlarda seyreltme amacıyla ağaçları kesen işçiler ardından odun ve tomruk çıkartıyor.
Odunlar ve tomruklar katırlarla taşınıyor
Orman kesim işçileri, tonlarca ağırlığındaki tomrukları traktörlere yüklüyor. Traktörlerin giremediği alanlardaki odun ve tomruklar ise katırlara yüklenip taşınıyor. Ster yapılan daha sonra ölçümleri yapılarak kamyonlara yüklenen tomruklar ve odunlar zahmetli bir yolculuğun ardından orman işletme müdürlüğünün depolama alanına götürüyor. Aileler kestikleri ağaçların miktarına göre günde 500 ila 750 lira arasında kazanç sağlıyor.
"Evimizi sürekli taşımak zorundayız"
Antalya’nın Serik ilçesinden Akseki’ye gelen 56 yaşındaki Fatma Ateş de ekmeklerini bile kendilerinin yaptığını söyledi. Ateş, "Yağmur ve kar yağdığı zaman işimiz çok zorlaşıyor. Geçimimizi sağlamak için bunca zahmete katlanıyoruz. Bir alandaki işimiz bitince başka bir yere çadırımızı kuruyor ve orada çalışıyoruz. Evimizi sürekli taşımak zorundayız" diye konuştu.
Çadırda yaşamın zorlu olduğuna dikkati çeken Ateş, "Hayatımız ormanlarda geçiyor. Çalışmaktan doktora bile gidemiyoruz. İşimiz çok ağır ve zahmetli. Yazın yaylalara ladin ağaçları kesmeye gidiyoruz. Kışın ise biraz daha aşağılara inip çam ağaçları kesiyoruz. Odun tomruk çıkarıyoruz. İyi havalarda kendi ekmeğimizi yapıyoruz. Bizim hayvanımız yok. Traktör ile odun ve tomrukları yol kenarlarına getiriyoruz. Bu iş zor ve oldukça yorucudur. Fakat ekmek davası" sözlerine yer verdi.
Ata mesleği
Bozyazı’dan Akseki’ye orman kesimi için geldiğini söyleyen 2 çocuk babası Mehmet Güneş, ekmek parası kazanabilmek için zorluklara katlandıklarını belirterek "30 yıldır kesim işi yapıyorum. Ormanda yağmur çamur demeden kesim yapıyoruz. Babamızdan gelen ata mesleğidir. Ormandan kesiyoruz. Soyuyoruz. Traktörle çekiyoruz. Eskiden odunları katırlarla çekiyorduk. Şimdi traktörle çekiyoruz. Tomruğu eskiden atalarımız balta ile soyuyordu. Şimdi motorla soyuyoruz. Sürekli gurbette çalışıyoruz. Memleketim Bozyazı. Burada çadırda yatıp kalkıyoruz. Çadırda yemeğimizi pişirip, çadırda yiyoruz. Eşim memlekette çocuğumu okutuyor" dedi.
Göçebe hayatı yaşıyorlar
Güneş, "Buradaki işimiz ağaçları keserek dağlardan traktörle getirip, odunu yol kenarlarına ster yapmak ve tomrukları indirmek. İşimiz yağmurda, karda, kışta oldukça zor, göçebe hayatı şeklinde oluyor. Buradaki işimiz bittiğinde başka bir yere çadırımızı, yani evimizi taşıyoruz. Orada tekrar işe başlıyoruz.’’
Yağmur çamur demeden çalışıyorlar
35 yıldır orman kesim işi yapan Mehmet Deniz, eşi ile birlikte Bozyazı ilçesinden Akseki bölgesine orman kesim işi için geldiklerini söyledi. Yılın 7-8 ayında orman kesim işinde çalıştıklarını anlatan Deniz, "Yağmur, kar kış demeden elimizden geldiği kadar bu işle uğraşıyoruz. Çocuklarımızdan ayrı yaşıyoruz. Çocuklarımın geleceği ve eğitimi için bu işlere katlanıyoruz" diye konuştu.
Dördüncü kuşak
Orman kesim işinin ata mesleği olduğunu söyleyen Deniz, "Ben bu meslekte dördüncü kuşağım. Bu meslek dedeme ve dedemin babasına kadar uzanan bir iştir. Bu iş atalarımızdan kalmadır. Babam bu mesleği yapıyordu. Babamın yanında orman kreşim işi yaparak küçük yaşlarda çalışıyordum. Ben mesleğin en ince ayrıntılarına kadar babamdan öğrendim. Dedem de bu işi yapıyordu. Babamın dedesi de orman kesim işi yapıyormuş. Atalarımızdan kalan geleneği sürdürüyoruz."
Zor meslek
Mesleklerinin zor olduğunu söyleyen Deniz, "Yazın sıcak havalarda su imkanının kısıtlı olduğu, kışın ise soğuk ve yağışlı havalarda gurbette ekmek davası için çalışıyoruz. Bu işleri bize orman işletmesi veriyor. Hangi ağaçların kesileceğini belirleyip damgalıyorlar. Damgalanan ağaçları odun ve tomruk olmak üzere kesip hazırlıyoruz. Odunları ster yapıyoruz. Tomrukları ise kabuklarını soyup, yol bandına getirerek Orman İşletme Müdürlüğüne teslim ediyoruz. Orman İşletmesi ise kendi depolarına çekerek değerlendiriyorlar" diye konuştu.
Katırlarla taşınıyor
Mehmet Deniz "Bu işleri yaparken arazi şartlarına göre yol olmayan yerlerde katırlarla taşıyoruz. Yol olan bölgelerde ise traktörlerle getirerek istifliyoruz. Biz sürekli gurbetteyiz. İlkokulda okuyan çocuğuma akrabalarım bakıyor. Diğer çocuğum üniversite okuyor. 45 gün ara ile memlekete gidip geliyoruz. Bu işler için her zaman gurbete çıkmak zorundasın. Ekmeğimizi kazanmak için gurbette çıkmak zorundayız" dedi. Eşi ile kesim işi yapan 40 yaşındaki Yıldız Deniz de, sürekli olarak gurbete çıktıklarını ve çocuklarının özlemlerini çektiklerini söyledi.
Yılın 8 ayı gurbette geçiyor
8 ay memleketlerinden uzak kaldıklarını söyleyen Deniz, "Toros Dağlarında çadırlarda kalıyoruz. Çok soğuk oluyor. Bizim yaşam şartımız çok zor. Sabahın erken saatlerinde kalkıyoruz. Şehirle bizim aramızda karlı dağlar var. Her şeyi elde yapıyoruz. İhtiyaçlarımızı kendi imkanlarımızla sağlıyoruz. Çocuklarımız için mecburen katlanmak zorundayız. Herhangi bir sosyal yaşantımız yok. Doğal yaşam sürüyoruz. Eşim ile birlikte dağda birlikte çalışıyoruz. Çamaşır makinemiz yok. Eve gelince çamaşırları ve bulaşıkları elde yıkıyorum. Buzdolabımız yok. Aydınlatmayı güneş enerjisi ile gerçekleştiriyoruz. Sadece bir televizyonumuz var. Televizyonu da arabamızın aküsü ile çalıştırıyoruz" ifadelerini kaydetti.
Yağmur çamur demeden çalışıyoruz
30 yıldır orman kesim işi yapan 48 yaşındaki Halil Deniz ise yağmur çamur demeden çalıştıklarını belirterek " Çocuklarımızdan ayrı kalıyoruz. Eşim ile birlikte 250-300 kilometre uzaklardan Toroslara geliyoruz. Bu işin en büyük zorluğu gurbette olmak. Yazın çalışmak daha iyi, fakat kışın ise yağmur çamur daha zor oluyor. Bu şekilde hayat ekmek mücadelesi ile devam edip gidiyor" diye konuştu.