2021 Martında bir gün uzaklardan bir ses geldi.Yok yok öyle gaipten değil, Ankara’dan bir telefon geldi.Eğitimci bir arakadaşımız aradı. Sadece eğitimci dedim. Diğer sıfatlarını yazmadım. Haydi yazayım. Yazmazsam eksik olacak. Öğretmen, eğitim yöneticisi, eğitim denetçisi, yazar, akademisyen kısaca eğitim gönüllüsü hocamız bir projesini konuşmak için beni aramıştı.
Emekli bir eğitimci olmasına rağmen, “Beşikten mezara kadar ilim” düstüruna uyarak eğitimciye emeklilik yoktur anlayışıyla hareket ediyordu. Doğrusu da bu değil midir? İnsanın yaşı kaç olursa olsun hayata tutunmayı bilmelidir. Bunun da yolu, tabi ki okumaktan, yazmaktan, düşünmekten kısaca topluma da faydası olacak çalışmalar yapmaktan geçer.
Hocamızın projesi mesleklerinde tecrübe kazanmış, bürokrat,yazar, akademisyen, iş insanı, milletvekili, bakan gibi kişilerin hayat tecrübelerini yansıtan bir kitap hazırlamak idi. Bu kitap projesi için benden de bir yazı istiyordu.
Konu başlığı “Hayata dair sözümün özü;” olacak, devamında ise yan başlık olarak aşağıda parantez içinde verilen konular hakkındaki düşüncelerimiz isteniyordu.
“( Yaşantınızda aldığınız dersler, gördüğünüz temel sorunlar)
(Daha mutlu, yaşanılır bir hayat için görüş ve önerileriniz.)”
Sıkıntılı ve sıkıcı pandemi sürecinde benim için de, belirtilen konularda görüşlerimi anlatma fırsatı bulmak iyi bir meşguliyet oldu. Sadece meşguliyet değil aynı zamanda hizmet olarak da değerlendiriyorum. Neden? Onca kişinin görüşlerini yansıtan kitaba ben de kendi görüşlerimi yazarak bir damlacık ta olsa katkıda bulunacaktım.
Bir şeyi unuttum. Bu kitap projesi teklifinde bulunan, aynı zamanda da kitabın editörlüğünü yapan hocamızın ismini yazmadım. Mutlu Hayat üzerine kendi kitapları da olan hocamızın adı Alaeddin Erdoğan’dır. Nerden mi tanışıyoruz?
Fazla değil 33 yıl önce (1989) “Eğitim Programları” dalında Yüksek Lisansa başlamıştım. Hocamız da o yıllarda Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğünde Teftiş Kurulu Başkanı, Müfettiş olarak çalışmaktaydı. Beraber yüksek lisansa başladık. Ama ben İngiliz Hükümetinin o yıl açtığı sınavı kazanarak bir yıllığına İngiltere’de Reading Üniversitesine gittim. Dolayısıyla o yüksek lisansı tamamlamadım. Ben kendi branşımdan(İngilizce’den) yüksek lisans ve doktoramı yaptım. Kendi akademik hayatımla ilgili anlatmaya devam etmeyeyim. Tekrar sözün özüne döneyim.
Kendi sosyal münasebetlerimde hiç bir zaman menfaat arkadaşlığını düşünmedim. Onun için dostlarla ilişkilerimi kolay kolay kesmem. Zannediyorum ki dostlarım da böyle düşünüyorlardır. Alaeddin hocamız da bu yüzden beni arayıp yazı istemişti.
Uzun bir çalışmanın ardından nihayet kitap piyasaya çıktı. Eğitim yayınlarının tescilli markası olan Salon yayınları arasında Nisan 2022 tarihinde, yerini alan kitabın başlığını bu yazımızın da başlığı yaptım.
Kitabın içeriğindeki yazıları okumadan arka kapağındaki yazıyı okuyunca bile, kitabın büyük bir düşünce ürünü olduğunu anlıyorsunuz. Pekala, sizce bu kitapta kaç kişinin yazıları vardır? Saydım, altmış (60) kişiden fazla insan, yukarıda bahsettiğim konularda, kendi düşüncelerini yazmışlar. Yazanlar arasında kimler var diye baktım. Kimler yok ki? Bize söylendiği gibi değişik meslek ve branşlarda devletimize, milletimize hizmet vermiş insanlar, tecrübelerini yazıya dökmüşler. Şimdi bir kaç isim versem diğerlerine haksızlık olur.
En iyisi kitabın tanıtım kapağından alıntı yaparak yazımı bitireyim.
“...Eğitim davranış terbiyesidir. Terbiye ise nezakettir, zarafettir, duyarlıktır,üretmektir. Niteliği artırmak, yaşantıyı değerli hale getirmektir. Eğitim hayatın vazgeçilmez, olmazsa olmazıdır. Onun için eğitimsizliğin hürriyeti yoktur. Yeterli düzeyde terbiyeden nasibini almayanlar potansiyel tehlikedir.
Yaşamak bir sanattır; yaşamasını bilene.
Hedef yakındır;yürekten inanıp yolundan ve yordamından gidene.
Acı en etkili derstir; pes etmeden, direnerek ümidini diri tutana.
Sevgi en kutsal bir değerdir; sevgi fedaisi olup karşılıksız sevene.
Selam olsun;dağa, taşa, güle, kuşa, çiçeğe.
Selam olsun; bir fikir uğruna hayatı hakir görene.
Selam olsun; zincirini kırarak özgürlüğe koşana.
Selam olsun;onurunu koruyup zalime baş eğmeyene.
Selam olsun; cesur, mert,bilge, adanmış, üretken, çalışkan, tutarlı ve yaşanmışlıklarını cömertçe paylaşan insanlara.”
