İnsan varolduğu ilk günden itibaren hayatını sürdürebilmek ve doğada var olabilmek için mücadele içerisinde.
Tabiri caizse dişini tırnağına takarak, gece gündüz doğa ile mücadele içerisinde.
Bu mücadele nedeniyle, sahip olduğu imkanlar dahilinde çevresinde yer alan unsurları değerlendirerek kendisine faydalı ürünler üretmiş.
Taşı yontmuş, çakmak taşını bulup ateş yakmış, dönen tekerleği icat etmiş.
Teknoloji farklı seviyelerde insan hayatının vazgeçilmez bir unsuru.
Dün ağaç dallarına sivri taş parçaları yerleştirilerek yapılan bir mızrak.
Bugün bir kurşun, roket veya uzay aracı.
***
Temelinde insanoğlunun kendisine fayda üretmek amacıyla ortaya çıkan teknolojik ürünlerin gelişim süreci ilk başlarda onlarca, yüzlerce yıl alırken günümüzde bu değişim ve gelişim süreci oldukça kısalmıştır.
Basit olarak bilimin uygulaması olarak ifade edebileceğimiz teknoloji artık hemen hemen her insanın hayatının bir parçası.
Biz teknolojiyi genel itibari ile faydalı bir unsur olarak görme eğilimi ile düşünürüz.
Teknolojinin zararlarını gözardı ederiz çoğunlukla.
Burada cevap verilmesi gereken soru şu belki de;
Teknolojizararlı mıdır, yoksa insan mı teknolojiyi zararlı hale getirmektedir?
***
Teknolojilerin insan ve çevreye olan zararlarından bahsedildiğinde ortaya çıkan manzara:
Doğal dengenin bozulması, yediğimiz besinler sonucu ortaya çıkan hastalıklar, insandaki tembellik, sanayi atıkları sonucu meydana gelen kirlilik, kimyasal bombaların ardından yaşanan facialar, katliamlar, felaketler?
Albert Camus’un ifade ettiği gibi makinelerin çalışmasından gurur duymak ama insanların düşünmesinden kuşku duymak mı gerek?
İnsanoğlunun üstün olma mücadelesi teknolojik dönüşümün hızını olağanüstü şekilde artırırken insan olarak kalma düzeyini nasıl etkiliyor?
İnsanoğlu bugün hiç hayal edemeyeceği imkanlara sahip.
Ama görünen o ki bu imkanlar mutluluk getirmiyor her zaman.
***
Teknolojik gelişim sınırları ortadan kaldırırken insanlar arasındaki iletişimde ise daha büyük mesafelerin oluşmasına yol açmış durumda.
Bilgiye ulaşmak için insana değil makinelere başvuran, yüz yüze sohbet yerine sanal ortamlarda vakit geçirmeyi tercih eden insanların çağına doğru hızla ilerliyoruz.
Aynı evde yaşayan aile bireyleri bile teknolojinin farklı ürünlerine aynı anda sahip olmanın verdiği fırsatla, birbirinden bağımsız ve habersiz bir yaşama evrilmiş durumda.
***
Teknolojinin bir araç olduğu unutulup amaç haline gelen bir yaşam, çoğunluğu etkisi altına almış günümüz dünyasında.
Yaşantımızın en mahrem noktalarına kadar girmiş, ahlakı olmayan bir teknoloji.
İnsanın egemenliğini kendi elleri ile teslim ettiği bir teknolji.
Dijital obeziteye yakalanmış nesillerin bugünü vegeleceği nasıl olacak?
İnsanlığa hizmet eden bilim ve teknolojiden, bilim ve teknolojinin köleleri haline gelmiş bir insanlık çağının başında mıyız yoksa?
Karar bizim;
Nasıl bir hayat, nasıl bir gelecek, nasıl bir dünya istiyoruz.
NOT:
Müslüman Türk dünyasının ve İslam aleminin Ramazan ayının hayırlı olması, hayırlara vesile olmasını diliyorum.