Dr. Fahrettin Şanal


Osmaniye’de 21 Yıl...

Osmaniye’de 21 Yıl...


Henüz İlk okula başlamamıştık. O yıllarda Nahiye olan Toprakkale’den Osmaniye’ye taşındık. İlk kiralık evimiz bugünkü Akyar Caddesi ile Alpaslan Türkeş Caddesinin kesişme yeri olan trafik ışıkları bitişiğindeydi. Dahası tam Çarşıdan Akyar Caddesinden Alparslan Türkeş Caddesine gelindiğindeki trafik ışıkları için durulduğunda sağda tek katlı bahçeli bir evdi. Bizimkiler o semti çok sevdiler herhalde ki son evimiz de, yine bahsettiğimiz adresin Zorkun Yaylası yönünde, yaklaşık 100 metre ilerisindedir.

Yıl 1962 ilk okula başladık. Durun başlamadan önce bizdeki en önemli değişimi anlatalım. Biz Toprakkkale’de annemizi Ana diye çağırırdık. Baktık ki, komşumuz ve ev sahibimizin akrabası Faik Tek öğretmenin çocukları analarına anne diyorlar. Eh, mecburen biz de uyum gösterdik. Anamıza anne demeye başladık!

Okulumuzun o yıllardaki adı Atatürk Deneme ilk okuluydu. “Deneme” günümüz Pilot Okul uygulaması gibi bir uygulamaydı. Gerçekten Osmaniye’nin en parlak okuluydu, desem yanlış olmaz. Neyse biraz mütavazı davranalım. En iyi okullarından biriydi. Allah, Allah! Sanki bütün ilkokul hayatımız taptaze gözümüzün önüne geliyor. Sizlerde de öyle oluyor mu? Mesela, birinci sınıfta dersimize Sacide Arguvan, 2,3,4. sınıflarda Aysel Türktan (Arık) ve de 5. sınıfta ise Bekir Arık öğretmenlerimiz bizleri okutmuştu. Dikkat etmişsinizdir, öldüğünü bilmeme rağmen çok etkilendiğim için yazılarımda “Rahmetlik” gibi tabirleri kulanmamaya çalışıyorum. Sebebi mi? Yok!

Tam da rahmetlik ifadesinden bahsetmişken bir istisna yapalım “rahmetlik” kelimesini Bekir Arık öğretmenimiz için kullanalım. Rahmetlik öğretmenimizden ilk okul 5. sınıfta iken Cuma namazına gitmek için izin isterdik. Yıl 1966-1967 bize her Cuma namazı için izin verirdi. İki arkadaş Ali Beyli Camisine namaza giderdik. İznini almadığım için, halen Osmaniye’de yaşıyan arkadaşımın ismini vermeyeceğim. Öğretmenimize gelince, Bekir Arık öğretmenimiz Çağdaş, Atatürkçü, Vatansever bir Cumhuriyet öğretmeniydi.

Gelelim Ortaokul yıllarına! Orta okul da bize dersi sevdiren, İngilizceye yönelmemize sebep olan bir öğretmenimiz vardı. Adını hiç unutmam. Yakup Kaya öğretmenimizn adını her zaman hayırla yad ederim. Şüphesiz bizler bütün öğretmenlerimizden etkilendik. Hemen aklımıza gelen bir kaç öğretmenimizden daha bahsedelim. Mesela Emine Çoğal öğretmenimiz. Bize çalışma disiplinini kazandırmıştı. Bir de şu sözü hep hatırımızdadır. Terzi ata sözünü unutmayın derdi. “İki düşün, bir biç” yani bir şey demeden veya yapmadan önce iki defa düşünmek lazım geldiğini söylerdi.

Kendimizi geçmişteki okul hayatımıza fena kaptırdık! Onun için bahsetmediğimiz öğretmenlerimizden özür dileyerek iki öğretmenimizden daha bahsedelim. Türkçe öğretmenimiz Rafet Yılmaz vardı. Şimdi gençler bilmez, o yıllarda Amerikan çizgi romanları “Teksas, Tommiks, Zagor...” gibi kitaplar çok yaygındı. O kadar ki, o kitapları satın almadan, ücret karşılığı resimlerine bakmak veya okumak mümkündü. Nasıl yani? O kitapların sadece resimlerine bakmak 10 kuruş, okumak 25 kuruştu. İşte bizim Rafet öğretmen o kitapları bizlere yasakladı. Pekala ne yaptı? Herkesin İlçe Halk kütüphanesine üye olmasını istedi. Oradan istediğiniz kitabı alıp evinizde okuyun, sonra bitirince getirip yenisini alırsınız, dedi. Hemen İlçe Halk Kütüphanesine üye olduk ve liseden mezun oluncaya kadar çok sayıda kitap okuma fırsatımız oldu.

Haydi, artık mecburen Fen Bilgisi ve Sınıf Öğretmenimiz Mahmut Tezcan öğretmenimizden de bahsetmeliyiz. O da çok aktif birisiydi. Zaten daha sonra öğretmenliği bırakıp, İstanbul’da Üniversiteye hazırlık için uzun yıllar Aşama dergisini çıkarmıştı. Neyse, o dönemin moda faaliyetlerinden  olan sınıflararası münazara düzenlemişti. Konumuz çok ilginçti! “Orta öğretimde branşlaşma olmalı mı, olmamalı mı?” O yılların şartlarında öğretmenlerimiz çok ileri görüşlüymüş ve de yan gelip yatmamışlar.

Güya bu yazımızda Osmaniye’de 21 yıl konusunu işleyecektik, şu işe bakın ki okul hayatı ve hatıralara takıldık! Bilirsiniz eskilerin askerlik hatıraları hiç bitmezdi. Neden? Çünkü eskiler hayatında ilk, belki de bir defa köyden Askerlik vesilesiyle çıkarlardı. Sonra ömür boyu askerlik hatıralarını anlatırlardı. Onun gibi biz de hemen ilk Okul, Orta Okul hatıralarına daldık. Kaçış yok. Mecburen Lise hayatımızdan da bahsedeceğiz.

Yalnız lise hatıralarını ikiye ayırmamız lazım. Sizce niçin? Niçin olacak? Birinci bölüm 1970-1973 öğrencilik yıllarımız. İkinci bölüm de ise aynı okulda yani Osmaniye Lisesinde Mart 1977- Mart 1980 İngilizce Öğretmenlik yıllarımız. Arada Osmaniye’den uzak olduğumuz yılları da yazalım ki boşluk kalmasın. 1973-1976 yılları Eğitim Enstitüsü İngilizce Öğretmenliği bölümünde öğrencilik yıllarımız. Sadece öğrencilik değil aynı zamanda 1976 öğretmenliğe başlama yılımız.

Ne oldu şimdi? Bir hesaplayalım. Lise bitinceye yani 18 yaşına kadar Osmaniye’deyiz. 18 yaşın üzerine 3 yıl da Lisedeki Öğretmenliğimizi koyalım. Etti mi 21 yıl? Eh, artık yazımızın başlığını Osmaniyede 21 yıl diye yazabiliriz.

Tabii ki, yukarıda yazacağımızı söylediğimiz lise hatıralarını unutmuş değiliz. Sözümüz olsun.

  • Cumartesi 22.7 ° / 11.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 22.8 ° / 9.6 ° Güneşli
  • Pazartesi 22.1 ° / 9 ° Güneşli