İsmet İpek


Osmaniye’de İlk Kurşun

Osmaniye’de İlk Kurşun


     İşgalci Fransızları Osmaniye’den atmak için kurulan kuvayımilliye teşkilatının ilk günleridir. Halkın teşkilatlanması Fransız komutanlığını endişelendirmiştir. Kuvayımilliyecilere gözdağı vermek ve halkı korkutmak için Fransızların Envarülhamit Camii’ni yıkacağına dair söylentiler dillendirilmiştir.

            Halk gerçekten tedirgindir.

        Tarih 28 Mayıs 1920’dir. Ramazan ayının onuncu günü ve Cuma namazı vaktidir.

        Çarşının asayişinden sorumlu Türk jandarmalardan Kadir Çavuş düşman saldırısına karşı tedbir için Envarülhamit Camii çevresine çeteler yerleştirmiştir.

        Cami minaresindeki gözcünün Cebelibereket Hükümet Konağı olarak kullanılan Mehmet Eminler hanından “kaplumbağaya benzeyen üç karaltı” dediği tanklar hareket etmiştir.

        Daha önce pek bilinmeyen bu tankları durdurmak için çeteler, çarşı merkezinden geçen Maraş yolu üzerindeki muhtemelen su arkına  “eski duvarlardan söktükleri kerpiçlerle çamursuz duvar örerek”  barikat kurmak istemiştir. Fransız guvernörü Andrea yolun açılması için Yörük Selim Bey ile haber göndermiş, cami avlusundaki büyükler bir tatsızlık çıkmaması için müdahale etmek istemişse de çeteler kararından dönmemiştir.

          Su arkının başında toplanan çeteler, meraklı bir heyecan içindedir. 

          Birkaç denemeden sonra tankların barikatı geçmesi üzerine çeteler tanklara ateş etmiştir. Çetelerin kurşunlarına tanklardan karşılık verilmiştir. Tanklardan atılan kurşunlarla çetelerden Kelcioğlu Ali şehit edilmiştir. 

            Osmaniye’de düşmana ilk kurşunun atıldığı o gün Kelcioğlu Ali ilk şehittir.

           Çetelerin mavzer kurşunları tankların çelikten gövdesine çarptıkça “çınnn” diye ses verip sekmiştir.           

          Çeteler çaresiz ve öfkelidir. Envarülhamit Camii’ne yönelen bir tankı devirmek için Tellilerden Pehlivan Mustafa iri gövdesiyle yüklenmişse de tankı devirememiştir. 

          Her tank bir mahalleye yönelmiştir. Silah seslerini duyan halk korku ve panik içindedir. Yaşlılar, kadınlar ve çocuklar evlerini terk etmiş, köylerine gitmiştir. Bir tank şimdiki Sanat Okulu civarına gelmiştir. Camızların Halil’in karısı Döne Hatun çocuklarını yanına almış Dereobası istikametine doğru camızlarını sürüp giderken Fransız tankından atılan kurşunlarla camızları telef edilmiştir. Bir kurşun da Döne Hatun’a isabet etmiştir. Döne Hatun ikinci şehittir.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             

        O gün Osmaniye için bir kara gün olarak tarihe geçmiştir. Halk o güne “kaç kaç” veya “göç göç” demiştir.

        O gün Osmaniye’de “cidal-i milli” denilen milli mücadelenin başladığı gün kabul edilmiştir.

         Milli mücadelenin başladığı gün yüce divan kararına da girmiştir. 

  “Osmaniye’de mukim sabık Sandık Emini Emin Efendi 28 Mayıs 336’da açılan cidal-i milli üzerine Osmaniye’yi terk ile Bahçe kazasına çekilen Heyet-i Hükümet’le birlikte Bahçe’ye gelmiş ve bir müddet sonra Hükümet-i milliyeden ayrılıp Fransız işgal ve idaresi altında bulunan Osmaniye’ye avdetle Fransızların idaresinde Osmaniye’de teşekkül eden Liva Hükümet merkezinde memuriyet kabul ve ifa etmiş olmasından dolayı Hükümet-i Milliye mahkemesince fer’an hıyanet-i vataniye cürmünden gıyaben on sene küreğe mahkûm edilip bilahare af kanunundan istifade ettiği cihetle heyet-i mahsusace 854 nolu kanunun 4. Maddesi mucibince hidemat-ı devlette adem-i istihdamına karar verilmiş ve mumaileyh iş bu karara müddet-i kanuniyesi zarfında itiraz eylemiştir…” (47)

 

Ateş Kes

       Güneyde halkın başarılı direnişi sebebiyle Fransa Hükümeti’nin isteği üzerine 30 Mayıs 1920’den itibaren 20 günlük ateşkes ilan edilmiştir.  

       Hırlakyan’ın Hanı'ndaki çatışmada Palalı Süleyman’ın şehit edilmesi ateşkese sıkılan kurşun gibidir. Palalı Süleyman’ın şehit edilmesine Fransızlar ve onların işbirlikçisi Ermeniler kilisede çan çalarak sevinmiş, halk ağıtlar söylemiştir.

            “Yaşa Süleyman'ım yaşa!

Kefiyesi düşmüş kaşa.

Benim ağam şehit düşmüş,

Kurşun değmiş döşten döşe.

 

Ağam çetelerin başı,

Düşmanlara kurşun atar.

Benim ağam şehit düşmüş,

Kanı burcu burcu kokar.

 

Ağamın oğlu kalmadı,

Bir kızı var kaldı yetim.

Ne mutlu ki ağam sana,

            Tarihe geçecek adın!”

  • Perşembe 23.2 ° / 8.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 23.4 ° / 11.5 ° Güneşli
  • Cumartesi 26.3 ° / 12.5 ° Güneşli