Osmaniye Tabip Odası Başkanı Dr. Cuma Korkmaz yazılı bir basın açıklaması yaptı.
Korkmaz, açıklamasında şunları söyledi;
Dünyanın birçok cografyasinda süren çatışmalar, her yil on binlerce insanın yaşamını yitirmesine, milyonlarcasının yerinden edilmesine ve temel haklarından mahrum
kalmasina yol açmaya devam ediyor. Emperyalist güçler kapitalist üretim ve bölüşüm iliskilerinin yarattığı krizi dünya genelinde körükledikleri savas ve saldırganlık politikalari
ile aşmaya çalışıyorlar. Buna karşı, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde, insanligin ortak geleceğini tehdit eden savaslara, isgallere ve şiddet politikalarina karşı sesimizi yükseltiyoruz.
israil'in Gazze'de tüm dünyanın gözleri önünde yıllardır sürdürdüğü soykirim basta olmak, üzere; Ortadoğu'dan Afrika'ya, Ukrayna'dan Asya'ya kadar pek çok bölgede süren
savaslarin yarattigi yikim, sinirsiz bir sömürü arzusuyla isleyen küresel kapitalist düzenin ve birçok uluslararası organizasyonun insan hayatını hiçe sayan yüzünü bir kez daha
ortaya koymuştur. Çocuklar açlıktan ölmekte, hastaneler yikintilarin arasinda caresiz, ayakta kalmaya çalışmaktadır. Gazze'de aslinda tüm insanlığın vicdanı ölüm döşeğindedir.
Diğer yandan komsu cografyamiz Suriye'de HTS rejiminin, gerici cihadist çizgide, farklı, kimlik ve inanç topluluklarina dönük sivil katliamlari; Ortadoğu'da laiklik, eşit yurttaslik,
temel insan haklari ve demokrasi mücadelesi veren tüm kesimler için büyük bir tehdit, haline gelmiştir. Bu rejime iktidarin ve dünyanin egemen güçlerinin verdiği tüm dolaylı ve olaysiz destekler derhal sona ermeli; Suriye basta olmak üzere Afganistan, Filistin ve Lübnan gibi cihatçi çetelerin yönetime getirdiği ülkelerin gelecegi, halklarin özgür, iradesinin kendini bulacağı bir demokratik temelde gerçekleşmelidir.
Bu şiddet atmosferinde, ülkemizde uzun yillardir çözümsüz bırakılan Kürt meselesinin, siddetin devreden çıktığı bir düzlemde tartışılabilir hale gelmesi ise kuşkusuz çok kiymetlidir. Gelinen aşamada, çatışmaların, ölümlerin ve hak ihlallerinin son bulmasi; sorunun kapsamli bir demokratikleşme çerçevesinde çözülmesi demokratik, adil ve kalıcı
bir çözümün barisin inşa edilmesi artik ertelenemez bir zorunluluktur.Barisa olan özlem ve ihtiyaç siyasi iktidarin kendi ömrünü uzatmaya yönelik bir fırsatçılığa, dönüştürülmelidir. Anayasaya, hukuka ve halk iradesine saygı duyulmali, siyasallaşmış, yargi eliyle toplumsal muhalefet unsurlarini, muhalif belediye baskanlarini ve muhalif
siyasetçileri etkisizleştirme anlayisi terk edilmelidir. Siyasi gerekçelerle hukuksuz biçimde, cezaevinde tutulan tüm tutuklu ve hükümlüler derhal serbest bırakılmalı ve görevlerine iade edilmelidir. Halkların eşit, özgür ve bir arada yasadigi bir gelecek, ancak karşılıklı, güvenin tesis edilmesiyle, hak ve özgürlüklerin evrensel normlar çerçevesinde güvence
altina alınmasıyla mümkün olacaktır. Barış için adalet ve demokrasi sarttir. Barisin yeşermesi ve kalıcılaşması için gelirde adalet, vergide adalet,ülkede adalet sarttir. iş güvencesi, sendikal haklar, toplu pazarlık süreçleri ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel hakları güvence altına alındığı demokratik bir ortam, barış için sağlam bir zemin oluşturacaktır.
Bizler; emek, meslek ve demokratik kitle örgütleri olarak, savaşların ve çatışmaların degil. barisin ve kardesligin tarafındayız. Savaslarin, halklarin iradesini yok sayan, dogayi ve
yasam alanlarini tahrip eden yıkıcı etkilerine karşı; eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi temelinde bir yaşamı savunuyoruz. 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle, tüm halkları ve emekçileri; savas politikalarina karşı ortak mücadeleyi büyütmeye, barışın dilini ve iradesini yasamin her alaninda hâkim olmaya çağırıyoruz.
Savasa hayir, baris hemen simdi!