Rahmetlik babaannem namazlardan sonra dualarında ?Allah?ım hayırlı evlat, hayırlı devlet, hayırlı anne baba nasip eyle?? derdi. Anlamadığım ve bir türlü anlam veremediğim ise ?hayırlı anne baba..? kelimeleri idi. Kendisi yaşlıydı. Zaten babası daha o bebek iken ?Yemen Çöllerinde? şehit düşmüştü. Üvey baba yanında yetim büyümüştü. Annesi (büyük annemiz) ise babaannemizden on sene önce rahmetlik olmuştu. Yani babaannemin hayırlı anne baba dileklerinde bulunması bana anlamsız gelirdi. Sonradan farkına vardım ki dualarını ?..bütün ümmeti Muhammed ve içi sırada benim çocuklarıma?? diye bitiriyordu.İyi ama hayırsız anne baba olur mu? Ne demek hayırlı anne baba nasip et? Bu konuyu çevremizdeki sosyal olaylardan örnekler vererek açıklamaya çalışalım. İşin dini boyutunu ele almak elbette müftülüklere, din adamlarına düşer.1-Mesela hali vakti yerinde bir baba düşünün bende (hâşâ) Allah adaleti var. ?Allah ilmi çalışana, zenginliği istediğime veririm.? demiş diyerek çocukları arasında adaletsizlik yapıyorsa sizin buna tepkiniz nasıl olur? Yaptığı harekete dayanak olarak veya vicdanını rahatlatmak için zaten falanca Hacı Çıntırık Efendi de öyle yapıyor diye düşünüyorsa yapılacak bir şey kalıyor mu? Hâlbuki ?Adalet mülkün temelidir.? Sözünü her kes bilir. Hatta Hz. Peygamberimizin ?Çocuklarınız arasında sevgide bile adaletli olun .? sözü ne güne duruyor?2- Başka bir örnek ihtiyacı var iken (kardeşinden değil!) evladından ödemek üzere istediği maddi destekleri yaptıysan ağabeyine kardeşlerine yaptın diyerek sözünde durmayan, ödemeyen babaya ne yaparsınız? Dahası aynı evladın babasının sözünde duracağı düşüncesi ve ?biz bir aileyiz? kandırmacasına inanarak altın, araba satıp aileye maddi desteğe devam ettiğini düşünelim. Buna karşılık ailenin maddi durumu iyileştiğinde alınan destekleri ret ve inkâr eden anne-baba ve kardeşleri Allah?a havale etmekten başka yol kalır mı? Genel de öyle yapılır, değil mi? Nasıl olsa ?Haram yiyen huzur bulamaz!? sözümüz var.3-Şimdi şöyle bir düşünelim. Bir anne baba hayal edin Hacca veya Umrelere gidiyor ama çocuklarının hepsiyle helalleşmiyor, vedalaşmıyor. ?Evlat hakkı, kul hakkı? ne olacak? Sonra da gelip hacıyız diyorlar. Şahsen ben bunları eleştiriyorum. Benim eleştirimin kıymeti yok. Siz Fakir Yunus?u dinleyin;?Boşa gitmesin Hacca, bir gönül yıkar ise!?Aksakallı bir koca, hiç bilmez ki hal niceBoşa gitmesin Hacca, bir gönül yıkar ise.Gönül Çalabın tahtı, Çalab gönüle baktıİki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise.***Bir kez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değilYetmiş iki millet de, yüzünü yumaz değil.Yol odur doğru vara, göz odur Hakkı göreEr odur yerde dura, üstten bakan göz değil. Yunus Emre Somut bir örnek daha verelim. Geçen yıllarda ağabeyimiz gibi gördüğümüz (şimdi emekli) bir meslektaşım bizlerle vedalaşmadan Umreye gitmişti. Öyle ya yirmi yıl birlikte çalıştığımız arkadaşımız Umreye gitmiş ve bizim haberimiz olmamıştı. Daha da vahimi ise Ders Ücreti kesilir diye resmen de izin almadan gitmişti. Bende arkadaşımı hani Umre?den gelirken Gümrüksüz Satış noktalarından ?Viski, Rakı? alan ?Sosyete Umrecilerine? benzetmiştim. Çok mu ileri gitmişim?Bu tip örnekleri çoğaltmamız mümkündür. Buna benzer Sosyal Problemler genelde aile fertleri, çevre, eş, dost, hısım, akraba desteğiyle çözülür. Gerçi bazen de çözülmez. Çünkü bazıları için ?çözümsüzlük? de çözümdür. Düşünün anne, baba, kardeşler dağılmış ve birbirlerine düşman olmuşlar. Böyle bir durum da herkese nasip olmaz! Olur, mu dersiniz? Olur, olur! ?Kalplerindeki merhamet alındı ve kalpleri mühürlendi? ise değil mi Sayın Din Adamları?