Tarih: 25.10.2016 05:24

İllerin dış ticaret potansiyeli belirlendi

Facebook Twitter Linked-in

MERSİN - Dış Ticaret Müsteşarlığı`nca (DTM) yapılan `İl İl Dış Ticaret Potansiyeli Araştırması` sonuçlarına göre, hangi ilin hangi ülkeye ihracat potansiyeli olduğu belirlendi. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, araştırma sonuçlarını Akdeniz İhracatçı Birlikleri`nde (AKİB) düzenlediği toplantıyla açıkladı. İhracatla ilgili tüm envanterlerin belirlenmesi amacıyla önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirten Çağlayan, çalışmada Harvard Üniversitesi`nden Profesör Ricardo Hausmann, MIT`den Cesar Hidalgo tarafından geliştirilen ülkelerin kalkınmasına ihracat odaklı bakış açısıyla yaklaşan metodolojisinin kullanıldığını söyledi. İhracata yönelik stratejinin belirlenmesine yönelik oluşumların önemine işaret eden Çağlayan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın yayımladığı genelgeyle başlatılan çalışmaların hızla sürdüğünü kaydetti. İhracat ve ürün desenini, hangi ülkelere ne satabileceğini belirlediklerini ifade eden Çağlayan, "Araştırma Planlama Koordinasyon`a önceden kızağa çekilenler gelirdi. Ama artık bu kuruluş bakanlığımızın beyni olacak. Sektörlerin hangileri cari açığa daha çok neden oluyor, ithalata hangi konularda ne kadargerek duyuluyor, bunlar belirleniyor. Temel amacımız da buydu. Sonra bunları hangi ülkelerden daha ucuza sağlayabiliriz? Alternatif pazarlar bulmayı hedefledik. Hangi mekanizmaları devreye sokabiliriz? Yurt içinde üretim potansiyelimiz nedir? Hangi mekanizmaları devreye sokarsak daha fazla yarar sağlarız, bunu öğrenmek istedik. O yüzden bu çalışmayı çok önemsiyoruz. Bu çerçevede en fazla açık verdiğimiz 6 sektörü belirledik. Otomotiv, demir çelik ve makina sektöründeki çalışmayı tamamladık. İthalatçı veihracatçı firmalarla bu değerlendirmeler yapıldı. Tekstil, tarım ve kimya sektöründeki çalışmalarını sürdürüyoruz. Yıl sonuna kadar bunu da bitireceğiz. 2012 yılı itibariyle üretim ve istihdam konusunda hangi destekleri hangi ölçüde verelim ki, potansiyelimizi kullanalım, bunları belirleyeceğiz" dedi. Türkiye`nin hurda demir çelik alan en büyük ülkesi olduğunu ve bunu en pahalıya alan ülkesi olduğunu belirten Çağlayan, bu duruma sektördeki rekabet ve aradaki aracıların neden olduğunu dile getirerek, "Aslında en fazla malı alan fiyatı belirler. Sektörde 9 milyar dolar ithalat yapıyor Türkiye. 20-25 milyon ton ithalat yapıyoruz. Hemen İçişleri Bakanlığı aracılığıyla valiliklere mektup yazdık ve valilikler aracılığıyla hurda demir olup olmadığını araştırdık. 5 milyon ton demir çelik hurdasını ülkedensağlarken, bir o kadar da değerlendirilebilir olanı gördük. Bunun fiyatı da 2,5 milyar dolar. Diğer taraftan sektör bunun için bize teşekkür ediyor. Artık ortak temin etme, ortak satın alma yoluna gidecekler. En fazla ithalatı yapan ülkeyiz fiyatı da bizim belirlememiz lazım" diye konuştu. Şimdi en fazla ithalat yapan sektörlere yol haritası hazırlamaya başladıklarını ifade eden Çağlayan, il il potansiyeli öğrenmenin de önemli bu nokta olduğunu söyledi. Bu çalışmaları uzun zamandan beri yürüttüklerini belirten Çağlayan, öncelikle illerin ne ürettiği ve ne kadar çeşitli ve nitelikli ürün ihraç ettiği, ikinci olarak dünyadaki ürün uzayında Türkiye ihracatının yeri, mevcut imkanlarla illerde yapılabilecek ihracat atılımları ve atılması gereken adımlar, illerin doğal ihracat partnerleri,üretimde ve ticarette bölgesel güç merkezlerini belirlediklerini söyledi. Her bir ilin üretim ve ihracat potansiyellerinin hangi ülkelere yönlendirilmesi gerektiğine baktıklarını vurgulayan Çağlayan, daha önce böyle bir uygulamanın olmadığını dile getirerek, şöyle devam etti:"Her bir ilimiz hangi ülkelerin ithalatı ile bağdaşıyor. Yani hangi ilimizin müşterisi kim? Artık illerimiz en rekabetçi ve kolay şekilde ürünlerini hangi ülkelere ihracat edebileceklerini görecekler. Artık Mersin, Ankara, Adana, Isparta, Diyarbakır illerimiz bugüne kadar herkesin mal satmaya çalıştığı pazarlara gözü kapalı girmeye çalışmak yerine, kendi ilinin ihracat ürünlerini talep eden pazarlarda savaş vermeye çalışacak. `Her işi yaparım ve herkese satarım` dönemi kapandı. Stratejik çalışmalarönemli. Biz de bu çalışmayla gördük ki, aslında her bir ilimizin ihracat sepetinde farklı ürünler var." Çalışma sayesinde yıllara göre ülke genelinde yaşanan değişimlerin de kayıt altına alındığını ifade eden Çağlayan, 1980`lerde sebze meyve, konfeksiyon ve orman ürünleri varken, 2010`dan sonra makina otomotiv ve kimya-elektroniğin ağırlık kazandığını belirtti. Türkiye olarak ihracatın yüzde 80`ini Avrupa`ya yaptıklarının altını çizen Çağlayan, bunun da yüzde 95`nin sanayi ürünü olmasının, gelişmenin göstergesi olduğunu vurguladı. Türkiye ihracatının teknolojik dağılımının 2000 yılından günümüze nasıl değiştiğini de inceleme fırsatı bulduklarını belirten Çağlayan, "Sonuç olarak gördük ki, 52 ilimizde hem yüksek teknoloji ürünlerin ihracatının payı hem de orta teknolojili ürünlerin ihracatının payı 2000 yılından 2010 yılına artış göstermiştir. Bu, illerimizin ihracatında son 10 yılda önemli bir dönüşümün olduğunu açıkça göstermiştir. Diğer taraftan 43 ilimizin doğal kaynağa dayalı ihracatının payının ve 31 ilimizin düşükteknolojili ürün ihracatının payının son 10 yılda artış göstermesi, özellikle bu illerimize yönelik ihracat politikalarımızın teknoloji seviyesi yüksek ürünleri hedeflememiz gerektiğini bize söylemekte. Bu çalışma ile illerimizin sıçrama yapabilecekleri sektörlerin belirlenmesi, bize önemli bir yol haritası olacaktır" ifadelerini kullandı. REKABET GÜCÜ ARTAN İLLLER Çalışmanın aynı zamanda illerin ihracatının rekabet gücü değişimlerini de analiz etme fırsatı verdiği dile getiren Çağlayan, 2000-2009 yılları arasında 64 ilin rekabet gücünde artu`f0larken, bir o kadar da değerlendirilebilir olanı gördük. Bunış yaşanırken, 17 ilin rekabetçi gücünde gerileme yaşandığını belirtti. Bu yıllar arasında rekabet gücü en fazla artış gösteren ilk 5 sırayı ise İstanbul, Bursa, Sakarya, Kocaeli ve Gaziantep`in aldığını söyleyen Çağlayan, "İşte bundan dolayıdır ki, sanayistratejisi ve ihracat stratejisi ile ortaya koyduğumuz 2023 yılı 500 milyar dolar ihracat ve dünyada ilk 10 ekonomi arasına girme hedeflerini iller bazında nasıl gerçekleştirebileceğimizin yol haritasını çıkardık. Türkiye, Avrasya`nın mal ve hizmet üretim üssü haline gelmek ve ihracatta yüksek teknolojili ve katma değerli ürünlerin ihracatına geçmek istiyorsa, bunu iller bazında nasıl gerçekleştirebileceğimizin net bir şekilde ortaya konulması şarttır" dedi. Bundan sonra yapılması gerekenin, bölgelerin her birini sanki bir ilmiş gibi kabul ederek birlikte hareket etmelerini sağlayacak ortak politikalar geliştirmek olacağını kaydeden Bakan Çağlayan, amaçlarının, bu illerin ihracatta birlikte hareket etmelerini ve bu şekilde birlikte kalkınmalarını temin etmek olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:"İhracat desteklerimizi ve politikalarımızı da buna göre yönlendirmemiz şarttır. Türkiye`nin üzerinde tek bir ceket var. Ancak illerimizin her biri bu ceketin farklı parçaları. Kimisi ceketin kolu, kimi cepleri, kimi de yakası. Nasıl ki, ceketin her bir parçasının dikimi farklı ise illerimizin de farklı türden yapıları ve özellikleri var. Bu özellikleri göz önünde bulundurmak suretiyle il bazında farklı yol haritası olması lazım. Örneğin Mersin`in mevcut imkanları ve potansiyeli göz önündebulundurulduğunda, hangi sektörler geleceğe yönelik büyüme ve sıçrama eğilimine sahipse bu sektörleri kolundan çekip öne çıkarması gerekiyordu. İşte bu çalışma ile biz bunun projeksiyonunu yaptık." Küresel krizle bütün dünyadaki tüketici eğilimlerinin değiştiğini dile getiren Çağlayan, ezberlerin bozulduğunu, kuralların yeniden yazıldığını, babadan kalma yöntemlerle yürümenin imkansız olduğunu söyledi. Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde yaşanan olayların ardından ihracatın etkilendiğini, bunun üzerine de çalışmalar yaptıklarını kaydeden Çağlayan, Hindistan, Endonezya, Çin, ABD ve Rusya`nın 5 trilyon dolardan fazla ithalatı olduğunu ama Türkiye`nin bu ülkelere sadece 11,5 milyar dolar ihracat yapabildiğini belirtti. Çağlayan, "Hindistan`ın 365 milyar dolarlık ithalatı var. Türkiye bu ülkeye sadece 600 milyon dolar ihracat yapabiliyor. Fakat bu ülkenin ithalatı Türkiye`nin ihracatıyla yüzde 45 benzerliktaşıyor. 560 milyar dolar ithalat yapan Afrika kıtasına Türkiye sadece 10 milyar dolarlık ihracat yapabiliyor. Bu rakamları geliştirmek istiyoruz" diye konuştu. Yeni teşvik sisteminin 2012 yılında, TÜİK`in iller bazında kalkınmışlık çalışmasının bitirmesiyle yürürlüğe gireceğini ve bu konunun seçim sonrası yeni bakanlarla ele alınmasının daha doğru olacağını ifade eden Çağlayan, bu konuyla ilgili çalışmaların yıl sonuna kadar biteceğine işaret ederek, "Yeni teşvik sistemi 2012`de yürürlüğe girer. Tabi TOBB ve TÜSİAD`ın önerileri de alınarak bu yapılır. Bakanlığın yeni adı da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olacak. Teşvikler de artık dağınık bir yapıda değil. Üretimve ihracat teşviklerinde de uyum sağlanac 0larken, bir o kadar da değerlendirilebilir olanı gördük. Bunak" şeklinde konuştu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —