Aydın’ın Karacasu ilçesi Afrodisias sayesinde dünyaca bilinen mitolojik öykülere, Türk gelenekleriyle birlikte şaşırtıcı efsanelere, türkülere konu olan yaşanmışlıklara ev sahipliği yaparken tütün kırımlarıyla birlikte tarlalar da adeta birer film sahnesine dönüşüyor.
Her bir işçinin başlarını taktığı tepe lambaları geceyi aydınlatırken sahnelerdeki spot lambalarını andıran bu ışıklar akıllara madencileri de getiriyor. Sabaha karşı 3.00 sıralarında kalkıp tarlalara doğru yola çıkan işçiler bir yandan muhabbeti koyulaştırıp bir yandan ekmeklerini kazanıyorlar. Tütünün gece kırılması daha uygun olduğu için ve hava sıcaklıkları sebebiyle saat 4.00’te tarlara giren işçiler 11.00’e kadar tütün kırıyorlar. Yılda yaklaşık 2,5 milyon tonla Aydın’da tütün üretiminin en çok yapıldığı ilçe olan Karacasu’da tütüncünün serüveni 12 ay boyunca sürüyor. Fidelerin yetişmesi, yetişen fidelerin dikilmesi ve ardından bunların en iyi şekilde yetiştirilmesi daha sonra kırım, kurutma, paketleme aşamaları ile birlikte anlaşmalı şirketlere teslim ediyorlar. Hiç ara vermeden bir sonraki yılın hazırlıklarına başlayan tütüncüler her yıl çocukları gibi bakıp büyütüp en sonunda da onları deyim yerindeyse gelin ediyorlar. Bu yıl tütün kırımları bir hafta kadar erken başlarken sabaha karşı 4.00’te onları kırım aşamasında ziyaret edip bu üretim hikayesini sahiplerinden dinledik.
40 gün boyunca uykuyu unuttuklarını söyleyen Ersun Saydam, “Aileden gelen bir uğraş. 10 yıldır da kendim yapıyorum. Zeytine ve diğer işlere göre biraz daha zor. Gündüz yapsak öğleden sonra işçiler de zorlanıyor. Karacasu için iyi bir gelir kaynağı. İlçeye bir kazanç. Tütün olmasa Karacasu’da büyük bir ekonomik sorun olur. Vazgeçme gibi bir lüksümüz yok. Bağımlılık gibi bir şey tütün yetiştirmek. Gelir gideri karşılamayınca zorlanma oluyor ama buna rağmen yapmaya devam ediyoruz. Önümüzdeki yıl daha iyi olur diyerek yıllardır devam ediyoruz. Çiftçinin 40 yılı varmış derler. Allah bereket versin. 40 gün uykuyu bırakıyoruz. Uykunun en güzel yerinde mecburen vazgeçiyoruz. 11’de işimiz bitiyor. Diğer işlerimizle vakit geçiyor. 2-3 saat yatıyoruz. Sonra tekrar yola çıkılıyor. Yolculuk yeniden başlıyor” ifadelerini kullandı.
Hacer Saydam ise, “Gece kalkmak zor. Ama insan alışıyor. Basılıp teslim edilene kadar biz bunun için çalışıyoruz. Ocak ayında başlıyoruz fidesini yetiştirmeye. Dikimi, çapası, kırması, paketleyinceye kadar yıl 12 ay çalışıyoruz diyebiliriz. Çocuğumuz gibi bakıp yetiştiriyoruz. Kendi işimiz, severek yapıyoruz. Kırımlar bu yıl biraz erken başladı. 3 Nisan’da dikime başladım. Karacasu’da yetiştirdik. Eleklerin üzerinde seralara kurutmaya götürüyoruz. Sonra bohçalayıp depolarımıza istifliyoruz. Sonra Aralık ayı gibi paketlere basacağız. Gündüz buruştuğu için kırılamıyor. Önceden lüks lambası vardı. Şimdi 4-5 yıldır bunları kullanıyoruz. Teknoloji geliştikçe işlerimiz gelişiyor. Önceden iğne vardı, şimdi eleklerde oluyor. 9 senedir aynı ekiple çalışıyoruz. Muhabbet de ayrı bir güzel oluyor. Muhabbetimiz olmazsa olmaz. Konuşmak işimize engel değil” ifadelerini kullandı.