Aksoy?dan ?makul şüphe? tepkisi

Aksoy?dan ?makul şüphe? tepkisi

Osmaniye Baro Başkanı Av. Dilem Aksoy, TBBM genel kurulunda yapılan görüşmeler sonucunda avukatların dosya incelemesine kısıtlılık ve adli aramada ?makul şüphe? kriterine getiren yasal düzenlemeye tepki gösterdi. Aksoy, ?Hukuk mesleğini icra eden avukatlar olarak yasalaşan bu düzenlemeleri kabul etmemiz beklenemez.? Dedi. 

SAVUNMA KURUMU AĞIR YARA ALDI

Bu düzenleme sadece avukatlık mesleğinin etkinliğini azaltmamakta ayı zamanda evrensel hukuk kuralı olan adil yargılanma hakkının da ihlal edeceğini belirten Dilem Aksoy, ?Şüpheli hakkında suç isnadı bulunan kişinin kendisi hakkındaki aleyhine olan tüm delilleri bilmesi evrensel hukukun bir gereğidir. Bilindiği üzere avukatlık mesleği 1136 Sayılı Avukatlık Kanununda tarif edildiği şekliyle kamu hizmeti olmakla birlikte yargının kurucu unsuru bağımsız savunmayı  temsil etmektedir. TBMM genel kurulunda kabul edilen düzenleme ile savunma kurumu ağır bir yara almıştır. Şüpheli hakkında yapılacak soruşturmalarda avukatın dosyaya erişimi kanunda sayılan sebeplerle engellenecektir. Bu durumda kişilerin suçlamalarla karşı karşıya kaldığı bir ortamda hakkındaki tüm delillere ulaşması ve kendini aklayacak şekilde etkin bir savunma yapması mümkün değildir. Dolayısıyla düzenleme adil yargılanma hakkının açıkça ihlali anlamına gelmektedir.? Dedi. Bu düzenleme ile adil yargılanma hakkı çerçevesinde ciddi ihlallerin tekrarlanmaya devam edeceğine dikkat çeken Aksoy, özellikle tutuklu sanıklar yönünden ?tutukluluğun hukuka uygunluğunun tartışma konusu yapılabilmesi yani tutuklamaya itiraz bakımından önemli belgelere ulaşmanın engellenmesi? savunma hakkının  ağır bir ihlalini teşkil etmekte olduğunu kaydetti.

 DÜZENLEMEYİ SAVUNMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL

Baro Başkanı Aksoy, ?Geçmişte dosyaya yönelik bu kısıtlamalarda objektif bir ölçüt de getirilmediği ve sadece ?soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmek? gibi muğlak ve kişiye göre değişkenlik arz eden bir kriterden hareket etmek yeterli olduğu için hüküm son derece keyfi bir biçimde, dosyanın tamamını kapsayacak şekilde uygulandı ve savunma hakkı ölçüsüzce kısıtlandı. Bu nedenle düzenlemeyi savunmamız mümkün değildir. Düzenleme şeklide ayrıca mesleğimiz açısından onur kırıcıdır. Kanun gereği soruşturmanın gizli olduğu en iyi bilenler avukatlardır. Dolayısıyla gizli yapılması gereken soruşturmalardaki delillerin, beyanların, belgelerin basına, kamuoyuna veya şüphelinin irtibatlı olduğu düşünülen diğer kişilere aktarılması kastediliyorsa bilinmelidir ki, bu konulara en hassas yaklaşan avukatlardır. Biz kendimizden eminiz. Soruşturmaların amacı tehlikeye düşüyorsa bunun sebeplerini savunma makamında değil başka yerlerde aramak gerekir.? Dedi. 

ZORUNLULUKTAN KAYNAKLANMADIĞI AÇIKÇA BELLİ

Aksoy, daha bir yıl dolmamışken her yönüyle bir geri adım olarak nitelenebilecek bu değişikliğin bir boşluğu doldurmak anlamında bir zorunluluktan kaynaklanmadığı açıkça belli olduğunu ifade etti.Aksoy şöyle dedi: ?CMK?da savunma hakkı bakımından çok önemli bir kazanım olarak nitelendirilebilecek 21.02.2014 tarihinde yapılan Kanunla getirilen değişikliğin geri alınması apaçık bir çelişkidir. Bununla birlikte aramalarda ?somut delile dayalı kuvvetli şüphe? kriterinin değiştirilerek ?makul şüphe? kriterine geçişinde hukuki olduğunu savunmak ta mümkün değildir. Yasalarında bu düzenlemelere uygun hükümler içermesi gerekir. Mevcut düzenleme objektif bir ölçütten ziyade keyfi uygulamaların önünü açmaktadır.?



Güncel 25.10.2016 04:54:06 0