ASAD Derneği: “Van Gölü Havzası sismik açıdan oldukça hareketli”
Anadolu Su Altı Araştırmaları ve Sporları Derneği (ASAD), Van Gölü Havzası’nın depremselliği ile ilgili yapmış olduğu çalışmaların sonucunu paylaştı. Araştırmalar sonucu elde edilen verilere göre, Van Gölü Havzası’nın sismik açıdan oldukça hareketli olduğuna dikkat çekildi.
ASAD kurucu üyeleri Prof. Dr. Mehmet Cihan Aydın, İnşaat Mühendisi Muhammed Hamidullah Özlük ve Doç. Dr. Ercan Işık’ın uzun bir süre üzerinde çalışıp hazırlamış olduğu Van Gölü Havzası’nın depremselliği konusundaki akademik çalışmaları bölgenin son durumunu ortaya koydu. Araştırmalar neticesinde elde edilen verilere göre; Van Gölü Havzası’nın sismik açıdan oldukça hareketli olduğuna dikkat çekilirken, Van Gölü Havzası’nda deprem tehlikesi doğurabilecek faylar ve özellikleri ise tek tek ortaya çıkarıldı.
Yapılan araştırma sonucunu kamuoyu ile paylaşan ASAD Başkanı Mehmet Salih Aygün, “Deprem hayatımızın bir gerçeğidir. Depremden kaçış mümkün değil. Deprem değil bina öldürür diyoruz. Bize düşen bu bilinçle hareket etmek ve gerekli tedbirleri almaktır” dedi.
Yapılan araştırma ile sismik açıdan oldukça hareketli olan Van Gölü Havzası’nda deprem tehlikesi doğurabilecek faylar ve özelliklerinin ortaya konulmasını amaçladıklarını vurgulayan Aygün, “Son Van depreminden sonra bilinen fay hatlarına ek olarak yeni fay hatlarının da ortaya çıkması, fay hatlarının yeniden irdelenme gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Çalışma alanı olarak Bitlis merkezli 150 kilometre yarıçapındaki bir dairesel alan dikkate alınmıştır. Bu bölgede bulunan faylar ve özellikleri belirtilmiştir. Tarihsel ve aletsel dönemde oluşmuş depremler, Bitlis ve çevresinin sismik açıdan oldukça aktif olduğunu ortaya koymaktadır. Bölgede aktif bir tektonizmak hüküm sürmesine rağmen, tektonik yapının bütün unsurlarıyla iyi derecede bilindiğini söylemek zordur. Bu nedenle gelecekteki deprem tehlikesi açısından bölge ile ilgili sismotektonik çalışmaların yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda bölgede bulunan faylar değişik kaynaklar kullanılarak derlenmiştir. Bölgede yapılan çalışmalarda faylar ile ilgili bir bütünlüğün sağlanamadığı belirlenmiştir. Ayrıca bu çalışma ile depremsellik öğesi ihmal edilen Bitlis ve civarında yapılacak çalışmalara katkı sağlanacağı gibi, yapılaşma esnasında depreme dayanıklı yapı tasarımının önemi bir kez daha gözler önüne serilmiştir” diye konuştu.
Çalışma sonucunda havza genelinde 21 ayrı fay hattı tespit edildiğini kaydeden Aygün, “Bunlar; Kavakbaşı fayı, Van Gölü güney sınır fayı, Van Gölü kuzey sınır fayı, Süphan fayı, Ahlat fayı (Ahlat Segmenti), Kuzey Doğu Bitlis bindirme fayı, Güney Doğu Bitlis bindirme fayı, Malazgirt fayı, Muş bindirmesi, Çaldıran fayı, Başkale fay kuşağı, Erciş fayı, Van Segmenti (Van sismik boşluğu), Varto fay zonu, birinci fay zonu, ikinci fay zonu, üçüncü fay zonu, dördüncü fay zonu, Beyüzümü fayıdır. Türkiye deprem bölgeleri haritasında Bitlis şehir merkezi 1. derecede tehlikeli deprem kuşağı içinde yer almaktadır. Bitlis ili Doğu Anadolu sıkışma bölgesinde yer aldığından dolayı Bitlis ve civarı depremsellik açısından oldukça riskli bir kuşakta yer almaktadır. Sismik tehlike analizleri ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalarda bu durumu gözler önüne sermektedir. Bitlis kenet kuşağı olarak adlandırılan bu bindirme kuşağının hemen kuzeyinde bulunan Bitlis ilini de içine alan Van Gölü Havzası, aynı zamanda Kuzey Anadolu fayı ile Doğu Anadolu fayının kesiştiği Karlıova eklemi ile Zagros fay zonu arasında yer almaktadır. Bu ara bölgenin, davranış şekli açısından Kuzey Anadolu fayının devamı niteliğindeki Çaldıran fayı gibi sağ yönü doğrultu atımlı faylardan oluşan bir geçiş fay zonu içerisinde bulunması, Van Gölü Havzası’nın jeodinamiğine ayrı bir önem kazandırmaktadır. Tamamı aktif olan bu faylar, bölgede irili ufaklı birçok depreme neden olduğu gibi hâlâ sismik bir risk taşımaktadır. Bütün bu faktörler Bitlis ilinin depremselliğini ciddi anlamda etkileyecek potansiyel kaynaklar olarak görülmelidir” ifadelerini kullandı.