MERSİN - ÖMER FANSA - Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan nüfus mübadelesi sözleşmesi kapsamında zeytinyağı üretimi yaptıkları Girit Adası'ndan 1923'te alınıp Mersin'e getirilen ailenin bireyleri, o dönemde atalarının yanlarında taşıdıkları aşılar sayesinde asırlık geleneklerini Tarsus ilçesinde de 3 kuşaktır sürdürüyor.
İki ülke arasında 30 Ocak 1923'te imzalanan sözleşme uyarınca gerçekleştirilen nüfus mübadelesi hükümleri çerçevesinde Girit'ten ana vatanlarına getirilen Şendağ ailesi, adadaki geleneksel zeytinyağı üretimlerine Tarsus'ta devam ediyor.
Girit Adası'nda da aynı meslekle uğraşan aile, o dönemde atalarının yanlarında getirdikleri aşılarla 3 kuşaktır zeytinyağı üretimi yapıyor.
Şendağ ailesi, arazilerindeki 2 bin ağaçtan hasat ettikleri ve diğer üreticilerden aldıkları zeytinleri yağa dönüştürüp satarak yaklaşık bir asırdır geçimlerini sağlıyor.
- Akrabaları, yanlarında zeytin aşısı getirdi
Ailenin ikinci kuşak temsilcisi ve Tarsus Girit Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hüseyin Şendağ (78), AA muhabirine, Girit'in iklim ve toprak yapısından dolayı zeytin ve bağcılığa çok uygun olduğunu söyledi.
Mübadeleyle ana vatana gelenlerin, yeni bir hayata başlarken mesleklerini yaşatma ve alıştıkları yiyecekleri yanlarında bulundurmayı amaçladıklarını anlatan Şendağ, "Oranın aroması yüksek, lezzetli bir zeytini, zeytinyağı ve üzümü var. Bu insanların orada geçimi, tüm hayatları onlarla geçmiş. Bunlar onlardan vazgeçmek istememişler. Buraya gelenler içindeki yaşlılar, yanlarında zeytin aşılarından getirdiler." dedi.
Şendağ, mübadele zamanında babasının 12, halasının 8, babaannesinin 39 yaşında olduğunu, 70 yaşındaki babasının dayısının da aile mesleğini sürdürmek için yanında zeytin aşısı getirdiğini ifade etti.
Aşıları, bozulmaması için getirirken ıslak bezlere sarıp muhafaza ettiklerini anlatan Şendağ, "Aşının şöyle bir özelliği var. Aşı yapacaksan, ağaçlar uyanmadan yapabiliyorsan o aşı tutar. Bunlar da 24 Şubat'ta geldiler Türkiye'ye. Bizim burada da tam şubattan sonra, mart ayı ağaçların uyanma zamanıdır. Yani getirdikleri hiçbir aşı kalemi boşa gitmedi." diye konuştu.
- "Bizde kan yerine zeytinyağı dolaşıyor"
Şendağ, getirilen aşı kalemleri sayesinde ailesinin ana vatanda da zeytin ve zeytinyağı üretimine devam ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim zeytinyağlarını koyduğumuz tenekelerin üzerinde 1926'dan beri yazar. Bizim bu meslek dededen gelme. Ben 9 yıldır her yıl Girit'e gider ve gezerim. Orada dedemin zeytinyağı ve un fabrikasını buldum. Onların mesleği buydu zaten. Bu mesleği buraya geldikten sonra babam devam ettiriyor. Babamdan sonra ben devam ettirdim. Benden sonra da oğlum ve yeğenim, ikisi devam ettiriyor. Bizde kan yerine zeytinyağı dolaşıyor herhalde damarlarımızda. O kadar biz bu işi yaparız."
- Üretime yeni nesil devam ediyor
Ailenin üçüncü kuşak zeytinyağı üreticisi Burak Şendağ da Tarsus'ta hayvanlar kullanılarak yapılan zeytin sıkma işini makineleştirdiklerini, üretimin gelişmesine önayak olduklarını belirtti.
Baba ve dedelerinin mesleğini sürdürdüğünü anlatan Şendağ, "Bu işi daha iyi yerlere getirip, Tarsus'un coğrafi işaretli zeytinini tanıtıp, ihracat yapıp geliştirerek dünyaya sunmak istiyoruz. İnşallah bizden sonraki nesiller de devam ettirirler. Daha uzun seneler bu işi devam ettireceğiz." ifadelerini kullandı.