Tarih: 20.02.2023 11:46

Avukat Oğulcan Dinçer, deprem sonrası yargı sürecini anlattı

Facebook Twitter Linked-in

Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen depremlerin ardından sorumlular hakkında soruşturma başlatılırken Avukat Oğulcan Dinçer, "İlerleyen zamanlarda müteahhitler, denetim firması ve belediyeler hakkında yargılama süreci başlayacaktır" dedi.
Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli olmak üzere 6 Şubat günü 7,7 ile 7,6 şiddetinde gerçekleşen depremler Türkiye’de büyük yıkıma yol açtı. Kentlerde depremin yaraları sarılmaya çalışılırken, yıkılan binalarla ilgili soruşturmalar devam ediyor. Avukat Oğulcan Dinçer ise felaketin hukuki boyutu hakkında İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu.

"Kamuoyunda yıkılan binaların sorumlusunun kim olduğu merak ediliyor"
Kamuoyunda yıkılan ve yıkılmaya yüz tutmuş yapılardaki ortaya çıkan manzaranın kime ait olduğunu sorguladığını ifade eden Avukat Oğulcan Dinçer, "Depremin yapmış olduğu tahribat ve acımız çok büyük. Kamuoyunda haklı olarak merak edilen hususlardan biri de yıkılan ve yıkılmaya yüz tutmuş yapılardaki, binalardaki ortaya çıkan neticenin sorumluluğunun kime ait olduğudur. Konuyu ceza hukuku boyutunda ele aldığımızda, ceza sorumluluğunun doğabilmesi için, kast veya taksir derecesinde sübjektif sorumluluğun fail bakımından oluşması, suça konu fiilden sorumlu tutulanların tespit edilmesi gerekmektedir. Deprem bölgesinde yıkılan ya da yıkılmaya yüz tutmuş binalardaki sorumluların belirlenebilmesi için öncelikle; yapı mevzuata uygun şekilde yapılsaydı, depremde yıkılmayacağının kesin olarak belirlenmesi gerekirdi. Bu belirleme sayesinde, hareket ve netice arasında nedensellik bağı kurulmuş olacak, objektif olarak isnadiyet sağlanacaktı" diye konuştu.

"İlerleyen zamanlarda müteahhitler, denetim firması ve belediyeler hakkında yargılama süreci başlayacaktır"
Deprem bölgesinde yıkılan binaların sorumluları hakkında bir yargılama sürecinin başlayacağını belirten Avukat Dinçer, "İlerleyen süreçte gerçekleşecek olan ceza yargılamalarında ise mahkemeler, müteahhittin veya inşaat şirketlerinin, arsa sahibinin, denetim firmasının ve belediyelerin sorumluluğu hakkında bir yargılama süreci yürütecek. Bu yargılamalarda kimin ne kadar kusuru ve sorumluluğu olduğu ise her bir olayın kendi özelliklerine göre ayrı ayrı değerlendirilecektir" ifadelerine yer verdi.

"Böyle bir felakete sebep olabileceği öngörülebilirdi"
Deprem bölgesinde ki yapıların durumu hakkında konuşan Avukat Dinçer, hatalı ve hileli inşaat faaliyetlerinin olası kast durumunu ortaya çıkarttığını belirterek, "Yaşanan felaketteki yıkım incelendiğinde, yapılarda istenmeyen bir neticeden bahsedilmeyeceği, istenmeyen netice unsurunun çok ötesine geçilerek ve bilinçli taksir unsurlarının aşıldığı çok açıktır. Bu şekildeki inşaatların projelendirme, malzeme seçimi, malzeme kullanımı ve yapılaşma bakımından bir bütün olarak böyle bir felakete ve neticesi ölümlere sebep olabileceği bizce öngörülebilirdir. Bir öngörü olmasına rağmen hatalı ve hileli inşaat faaliyetlerin devam etmesi, gerçekleşen yıkımdan olası kast ile sorumluluğun doğacağına işaret etmektedir. 5237 sayılı TCK’nın 21. maddesi uyarınca kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Failin, yapmakla yükümlü olduğu davranışı yapmadığında ölüm sonucunun meydana geleceğini biliyor olması ve buna rağmen yükümlü olduğu davranışı yapmaması kasıt için yeterlidir. Failin ölüm sonucunun gerçekleşmesini istemesi gerekmez" şeklinde konuştu.

"Failler ölümüne sebebiyet verdikleri her kişi için ayrı ayrı cezalandırılacaklardır"
Sorumlu kişilerin alabilecekleri cezalara hakkında da konuşan Dinçer, "Değerlendirme ve akademik çalışmalar neticesinde faillerinin eylemlerinin, 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 81. Maddesi çerçevesinde kasten öldürme ile 83. Maddesi kapsamında ihmali davranışla kasten öldürme suçuna vücut verdiği noktasındadır. TCK 83. Maddesi belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 20 yıldan 25 yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine 15 yıldan 20 yıla kadar, diğer hallerde ise 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına hüküm olunabileceği yönündedir. Failler ölümüne sebebiyet verdikleri her müteveffa için ayrı ayrı sorumlu tutulacak ve cezalandırılacaktır. Söz konusu fillerin nitelendirmesi taksir, bilinçli taksir olarak yapıldığında bu durum söz konusu olmayacaktır" ifadelerini kullandı.
Türk Ceza Kanunu maddesini hatırlatan Dinçer, "Failler TCK 85/2 Maddesi çerçevesinde ’Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’ hükmü gereğince bu konuda sorumluluğu olan kişiler tek bir ceza alacaklardır" sözlerini kullandı.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —