Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya alınması demek Ukrayna savaşının uzaması, hatta coğrafi olarak genişlemesi demektir ve bize göre böylesi bir niyet insanlık suçudur" dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
Türkiye’nin zorlu şartlara rağmen önemli projeleri hayata geçirdiğini ifade eden Bahçeli, "Türkiye’mizin büyümesinden, gelişmesinden, gücüne güç eklemesinden rahatsız olanların nasıl bir zafiyete, nasıl bir zillete düştüğü fazla söze hacet bırakmayacak ölçüde ortadadır. Milletimizin nam ve hesabına yapılan her icraata kulp takanlar esasen kafalarına fitne külahı geçirip haset ve hüsran içinde çırpınan zavallılardır. Her atılıma, her yatırıma, her milli kazanıma leke sürmek için fırsat kollayanların bize göre basiretleri kapanmış, vicdanları katılaşmıştır. Türkiye hak ettiği seviyelere, layık olduğu gelişmişlik mertebelerine hamdolsun aşama aşama ulaşmaktadır. Siyaset ve ekonomide zorlu şartlara rağmen ülkemiz dev bir şantiye görüntüsündedir. Yollar yapılmakta, köprüler kurulmakta, havalimanları açılmaktadır" dedi.
Yaşanan zorlu dönemin geride kalacağına inandığını ifade eden Bahçeli, "Ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve milli bütünleşme yolunda atılan sağlam ve sağduyulu adımlar umutlarımızı kamçılamaktadır. İhracat rekorları kırılırken hızlanan yatırım seferberliği, yaygınlaşan hizmet siyaseti Türkiye’mizin çehresini değiştirmekle kalmayıp geleceği lehimize çevirme iradesini de güçlendirmektedir. İnanıyorum ki, pazarda, markette ve diğer alanlarda insanımızın refahını ve geçim standartlarını olumsuz etkileyen fiyat artışlarının da önüne geçilecek, enflasyon canavarının başı mutlaka ezilecektir" diye konuştu.
Rize - Artvin Havalimanı’nın önemine değinen Bahçeli, "Rize-Artvin Havalimanı ulaştırma alanında önemli bir boşluğu doldurmakla kalmayacak, vuslatın sıcaklığını, kucaklaşmanın saadetini de uzakları yakın ederek takviye edecektir. Coğrafyamızın en uç noktasında yapılan bu havalimanı, doğu-batı koridoru üzerinde bir geçiş köprüsü, bir buluşma potası, mesafeleri kısaltan bir sembol eser olarak sivrilmiştir. Doğu Karadeniz’in çetin doğa şartları milletimize hizmet aşkının, kalkınma hamlelerinin önünde duramamıştır. 5 yılda 4,4 milyar liralık yatırımla tamamlanan, 3 milyon metrekarelik alanıyla, yıllık 3 milyon yolcu kapasitesiyle göz dolduran Rize-Artvin Havalimanı’nın milletimize ve yöre insanımıza hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
"Siyaset yapıyor olmanın bir ahlakı, bir vasfı, bir vakarı, ilkesel bir vaziyeti olmalıdır"
Siyasi ve fikri görüş ayrılıklarının ortak milli ve manevi değerlerdeki kenetlemenin önünde engel teşkil etmemesi gerektiğini söyleyen Bahçeli, "Siyaset yapıyor olmanın bir ahlakı, bir vasfı, bir vakarı, ilkesel bir vaziyeti olmalıdır. Milletimizin haklı gururunu paylaşmaktan korkup saklananlar siyasetin değil siyasetsizliğin ve sevimsizliğin tarafıdır. Sorarım sizlere, sevincimiz aynı değilse acımız nasıl aynı olacaktır? Türkiye’ye ve Türk milletine dev eserler kazandırmanın, çözüm odaklı proje siyasetinin neresi yanlıştır? Milliyetçi Hareket Partisi olarak yerli ve yabancı husumet odaklarına tamahkar ve tavizkar, ancak ülkesinin gelişmesine tahammülsüz ve tacizkar bir muhalefet anlayışını sancılı ve sakat değerlendiriyoruz. Türkiye hepimizindir.
Fuzuli suçlamalar, eften püften şikâyetler, temelsiz sızlanmalar makul ve mantıklı değildir. İncir kabuğunu doldurmayan bayağı eleştireler ahlaki değildir.
Zillet ittifakı yıkmaktan, bozmaktan, yozlaştırmaktan, akıntıya karşı kürek çekmekten başka bugüne kadar ne yapmış, ne söylemiş, neyi önermiştir? Yol yapılır, telaşa kapılıp sözde çetelerden bahsederler. Köprü yapılır, nefret saçıp sözde yolsuzluktan dertlenirler. Havalimanı yapılır, karalamak için bir yalana bin yalan eklerler. Ne talihsizliktir ki, Türkiye’de hâkim muhalefet zihniyetinin dünyada eşi ve benzeri yoktur. Bu muhalefet ziyandadır, zillettedir, iktidara değil ülkesine ve milletine açıktan muhalif, yabancıların da muhbiri ve muhibbidir” değerlendirmesinde bulundu.
“Zillet ittifakı da sert bir kayaya çarpmış, istikametini, itibarını ve iradesini kaybetmiştir” diyen Bahçeli, şöyle konuştu:
"Kaldı ki bunlardan hiçbir yol olmayacaktır. Türkiye’nin ayak bağı olan zillet ittifakı aynı zamanda demokratik siyasetin kelepçesi, milli hedeflerin barikatı, tarihi haklarımızın karşı cephesidir. Bu düşüncelerimin elbette pek çok gerekçesi vardır ve kalbi temiz her insanımız tarafınca da bilinmektedir."
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, “Seçime bir yıl kaldı, ondan sonra her şeyi cümbür cemaat değiştireceğiz” açıklamalarına tepki gösteren Bahçeli, "Allah fırsat vermesin, bunlar değiştirse değiştirse parti değiştirirler, ev değiştirirler, ülke değiştirirler, fikir değiştirirler, rota değiştirirler, bunun dışında bir şey değiştirmeye Türk milleti asla izin ve icazet vermez, elhak vermeyecektir. Vesayet altında bulunan, statüko labirentinde sıkışan çarpık bir zihniyetin iktidar ruhsatını alması zaten mümkün değildir” dedi.
Yargıtay’ın Canan Kaftancıoğlu kararına ilişkin konuşan Bahçeli, "CHP’nin İstanbul il başkanıyla ilgili Yargıtay tarafından verilmiş kararın hitamında zillet ortak paydasında buluşan bütün partiler ağız birliği halinde aynı kaftana sarılmışlardır. Bizim doğrudan muhatabımız söz konusu marjinalleşmiş ve kriminal bir vaka haline gelmiş il başkanı değildir, nihayet Türk yargısı hükmünü vermiş ve konu kapanmıştır. Ne var ki adalet ve hukuku temelinden istismar eden CHP Genel Başkanı karar açıklanır açıklanmaz soluğu milletvekilleriyle birlikte İstanbul’da almış, şov sahnesine çıkmıştır. İstanbul’a doğru bir kez daha yalın ayak yürür diye bekliyorduk, fakat bunu göze alamadığını ve cesaret edemediğini de görmüş olduk. CHP’nin İstanbul il başkanı özellikle kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret etmiş, Türkiye sonuç itibariyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2’nci Ceza Dairesi’nin vermiş olduğu hükümler temyiz edilmiş; zanlının toplam üç ayrı suçtan aldığı 4 yıl 11 ay 20 günlük hapis cezaları Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi tarafından onanmıştır. CHP Genel Başkanı bize açık açık söylemelidir; Türk devletine seri katil iftirasının yanında mıdır, karşısında mıdır? Sayın Kılıçdaroğlu; susma, sinme, saklanma, çık karşımıza devlete seri katil demek namertliktir diyecek dirayeti göster. Çeyrek porsiyon domuz etini yedi dakikada bitirmekle övünenlerin partisi CHP’dir, ittifakı zillettir. Kılıçdaroğlu şimdi iyi dinle; bebek katilinin posterleri altında şarkılı türkülü konser veren sözde sanatçı müsveddelerine sahip çıkmak zulmün ta kendisidir. CHP’nin İstanbul il başkanı için siyaset yolu kapanmış, artık siyaset yasağıyla tasfiye olduğu hukuken netleşmiştir. Kesinleşen ceza bir yıldan fazla olduğu için gerek Milletvekili Seçim Kanunu gerekse de Mahalli İdareler Kanunu mucibince tartışmaya mahal kalmamıştır” dedi.
"Ne efendi olacağız ne de uşak. Ne mağrur olacağız ne de mahkum. Yalnızca hizmetkar ve sevdalı bir gönülle aziz milletimizi bütün güzellikleriyle kucaklayacağız"
Siyasetin, suçun ve suçlunun himaye edileceği bir alan olamayacağını söyleyen Bahçeli, "Siyaset devletin ve milletin hükmü şahsiyetine, insan hak ve onuruna saldırıların sevk ve idare merkezi hiç olamaz. Kim suç işlemişse bunun bedeline katlanmak durumundadır. Tunceli’de bir HDP’li milletvekilinin şerefli Türk polisine taş atması da suçtur, ihanettir, bir terör yöntemidir. Askerimize, polisimize uzanan eller kırılmalı, uzanan diller koparılmalıdır. Herkes haddini bilsin, hukukun sınırlarını zorlamaya, milletini sabrını sınamaya asla heves etmesin, bunu aklında dahi geçirmesin” şeklinde konuştu.
Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi; bu şuurla, bu inanışla, 2023 yılının Haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerine hazırlanmakta, bütün imkan ve inancıyla çalışmalarını sürdürmektedir. Vesikalı hainlere Türkiye’yi bırakmayacağız. Ne efendi olacağız ne de uşak. Ne mağrur olacağız ne de mahkum. Yalnızca hizmetkar ve sevdalı bir gönülle aziz milletimizi bütün güzellikleriyle kucaklayacağız. Derler ki, bir insanın değerini ve yüreğini öğrenmek isterseniz başardıklarına değil, başarmak istediklerine bakınız. Bizim hedeflerimiz yüksek, başarma azmimiz sınırsızdır. Sevmek insana verilmiş en büyük hediyedir. Biz milletimizi ve vatanımızı canımızdan aziz bilip her zamanki gibi çok seveceğiz. 18 Şubat 2022 tarihinde, ’Adım Adım 2023; İlçe İlçe Aydınlatma ve Anlatma’ toplantılarımızın ilk etabını başlatmış, bu çerçevede 132 ilçemizde çalışmalarımızı tamamlamıştık. Planlanan çalışma takvimiz uyarınca Kurban Bayramı’na kadar durmayacağız, sürekli sahada ve gönüllerde olacağız. Adım adım 2023’e ulaşacağız, ilçe ilçe gezip insanlarımızla görüşeceğiz, konuşacağız, desteklerini isteyeceğiz, mutlaka da anlaşacağız. Yaz ayının hemen bitiminde, yani Eylül başında siyasi çalışmalarımızda üçüncü etaba geçmiş olacağız. Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımızın koordinasyonunda ifa ve icra edilen çalışmalarımızın karşılığını inşallah göreceğiz" açıklamasında bulundu.
Rusya ile Ukrayna arasında süregelen çatışma ortamının bölgesel ve küresel boyutlarda tehlikeli sonuçlara kapı açtığının, tehdit saçan gelişmelere açılım sağladığının her türlü izahtan vareste olduğunu söyleyen Bahçeli, "Bu iki devlet arasında günbegün çetrefilleşen mahut krizin çözümü hususunda samimiyetle ve sorumluluk bilinciyle mücadelesini sürdüren yegane ülke Türkiye’dir. Silahların susması, akan kanın durması, mağduriyetlerin son bulması, müzakere masasında görüşülen konu başlıkları üzerinde mutabakat sağlanması bölgesel ve küresel tüm aktörlerin çıkarınadır. Moskova ile Kiev arasında barış köprüsünün inşası için henüz arayışlar sonlanmamış, ümitler solmamıştır. Çok açık ifade etmek gerekirse, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın hazmedilebilir ve kontrol edilebilir ölçülerde devamını amaçlayan ülkelerin takip ettikleri politikalar, insanlığın ortak hafızasına, ortak mirasına, ortak değer ve kazanımlarına haksızlık ve hayasızca karşı çıkıştır. Özellikle ABD’nin öncülük yaptığı Batı bloku tehdit algılamalarını Ukrayna’yla sınırlı tutmaktansa Doğu Avrupa’dan İskandinav ülkelerine kadar yayma, krizin çapını esnetme gayretindedir" diye konuştu.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine ilişkin konuşan Bahçeli, "Önemle ifade etmek isterim ki, Ukrayna savaşının dozajında ve şiddetinde azalmaya değil, bilakis artışa, kronikleşmesine ve hatta küreselleşmesine yol açabilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu şartlar altında oluşturduğu politikası, gündeme taşımak istediği görüş ve düşünceleri şunlardan ibaret olacaktır: NATO, 1949 tarihinde kurulduğunda 12 üyesi bulunuyorken şu andaki mevcut ve mecmu üye ülke sayısı 30’dur. NATO bugüne kadar tam sekiz genişleme evresinden geçmiş, en son 2017’de Karadağ, 2020’de de Kuzey Makedonya Atlantik Paktı’nın içine girmiştir. Rusya’nın bilinen en ciddi ve göze çarpan itirazlarından birisi NATO’nun doğuya genişleme stratejisidir. Ukrayna’da savaş sürüyorken, Rusya’nın tahrik edilmesi, bölgesel gerilimi daha da sertleştirecek maksatlı ve marazi tertiplerin NATO’yu Rusya sınırlarına tutundurması dünya barışına hizmet eden bir hedef olamayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, NATO’nun genişleme ve doğuya açılma stratejisini bugünkü statükoda ve siyasi angajmanlar muhtevasında oldukça mahsurlu değerlendirmektedir" dedi.
"Milliyetçi Hareket Partisi Finlandiya ile İsveç’in NATO üyeliğini zamansız, yersiz, gereksiz olarak değerlendirmekte ve soğuk bakmaktadır"
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girme sürecinin, üç ayaklı sakıncası olduğunu ifade eden Bahçeli şunları kaydetti:
"Birinci olarak, bu üyeliklerin gerçekleşmesi halinde Rusya’nın askeri veya siyasi tepkiselliği de kışkırtılmış olacaktır. Ayrıca Finlandiya’nın Rusya’yla sınır uzunluğu bin 340 kilometredir. Şayet bu iki Kuzey Avrupa devleti NATO’ya alınırsa, Ukrayna savaşının Finlandiya’dan İsveç’e kadar sıçrama ihtimalini hiç kimse yabana atmamalıdır. İkinci Dünya Savaşı’nın başında Hitler’in Kuzey Avrupa’yı işgal stratejisini yeniden gözden geçirmek, tarihten doğru ve nesnel sonuçlar çıkarmak önümüzü görmek adına mühim bir ihtiyaçtır. Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya alınması demek Ukrayna savaşının uzaması, hatta coğrafi olarak genişlemesi demektir ve bize göre böylesi bir niyet insanlık suçudur, uluslararası norm ve değer piramidinin yıkımı anlamına gelecektir. İkinci olarak, hem Finlandiya hem de özellikle İsveç’in Türkiye düşmanlarına nasıl kucak açtığı herkesin bildiği gerçekler arasındadır. PKK’nın, FETÖ’nün, DHKP-C’nin barınağı, ikmal ve ihanet merkezi İsveç’tir. Hiç kimse bize maval okumasın, hikaye anlatmasın. Viking mantığı Vandal mantığıdır. Asırlar evvel bize sığınan İsveç Kralı’na müşfik kollarını açan aziz ecdadımıza vefasızlık yapanların, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i yakanların, bize laf yetiştirmeye ne yüzleri olacak ne de yürekleri yetecektir."
Bahçeli, açıklamasının devamında, "Üçüncü olarak, Kuzey Avrupa’nın mezkur iki ülkesinin NATO’ya girmesiyle ilgili hazırlık süreci, bir bakıma tehditleri Batı Avrupa’dan süpürme ve uzaklaştırma sinsiliğinden başka bir şey değildir. Bunu görüyoruz, bu sarih gerçeği fark ediyoruz. Batı Avrupa’ya yüklenen ağırlık kuzeye kaydırılacaktır. Baltık Denizi ve mücavir bölgeleri askeri ve siyasi kutuplaşmalara havale edilecektir. Bu itibarla, Milliyetçi Hareket Partisi Finlandiya ile İsveç’in NATO üyeliğini zamansız, yersiz, gereksiz olarak değerlendirmekte ve soğuk bakmaktadır. Türkiye’ye bazı NATO ülkeleri tarafından kısıtlama ve yaptırım uygulanmaktadır. ABD’yle süren stratejik sorunlar çözüm kulvarına hala girememiştir. F-16 savaş uçakları konusunda somut bir gelişme yoktur. F-15 savaş uçaklarını ağzına alan yoktur. Üstelik ABD, PKK/YPG’ye inatla, iştahla, isyan ettiren ilkellikle destek vermeyi sürdürmektedir" dedi.
NATO’nun genişleme patikasına girebilmesi için Türkiye’nin tavrının belirleyici olduğunu kaydeden Bahçeli, "Çünkü NATO kararı, 30 üye ülkeden her birinin müşterek şekilde vereceği oyun sonucudur ki, tüm kararlar oy birliğiyle somutlaşmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin kanaati bellidir: ABD’nin Batı’yı ve NATO ülkelerini konsolide etmek için fırsat gördüğü Ukrayna savaşı bitmeden, ateşkes ve barış rejimi temin ve tesis edilmeden NATO’ya yeni üye katılımı insanlığı yeni bir ateşe sürükleyecektir. Finlandiya ve İsveç’in muhtemel çok riskli NATO üyeliği, Avrupa’nın güvenlik haritasını kaotik ölçülerde güncellemekle kalmayacak, var olan dengeleri sarsarak Rusya’yı daha farklı ve kuvvet kullanımını provoke eden bir pozisyona taşıyacaktır. Herkesi uyarıyorum, bunun sonu ve sonucu barış değil, topyekûn savaştır. Türkiye barışın, huzurun, istikrarın, demokrasinin, insan hak ve hukukunun yanındadır, mazlumların da sonuna kadar davacısıdır" ifadelerini kullandı.