Tarih: 13.10.2020 23:13
Bakan Ersoy "Ankara’nın Başkent Oluşunun 97. Yıl Dönümü" etkinliğine katıldı
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türk Tarih Kurumu tarafından düzenlenen "Ankara’nın Başkent Oluşunun 97. Yıl Dönümü Etkinlikleri" programına katıldı.
Türk Tarih Kurumu binasında gerçekleştirilen programa Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy’un yanı sıra Ankara Valisi Vasip Şahin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Türk Tarih Kurumu Başkanı Birol Çetin ve davetliler katıldı. Bakan Ersoy, programda yaptığı konuşmada, Ankara’nın tarihine bakıldığında medeniyetlerin parlayıp söndüğü nice asırlar boyunca ciddi rol üstlendiğini görüleceğini söyledi. Milli mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş sürecinde Ankara’nın yönetim merkezi olarak belirlenmesinde, şehrin birçok avantajı barındıran bu tarihi kimliğinin şüphesiz etkili olduğunu anlatan Ersoy, "Bizim tarihimizde başkentler yönetim merkezi olmanın ötesinde, mili kimliğimizin aynası, kültürümüzün ve değerlerimizin sahnesi ve aynı zamanda birer ilim merkezi olmuşlardır. Devletin merkezi, milletini her alanda kucaklayan, eğiten, geçmişi muhafaza etmekle birlikte çağa uygun olarak insanları dönüştüren ve geleceğe hazırlayan unsurları barındırmak zorundadır. Bu hem fikri hem kurumsal anlamda yerine getirilmesi gereken bir sorumluluktur" diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyetinin başkenti olan Ankara’nın bu payeyi almadan önce adeta liyakatini ispat ettiği bir süreç yaşadığını dile getiren Ersoy, "İstiklal ve istikbal mücadelesinin birlik ruhu burada bina ve muhafaza edilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsında bu davanın milleti çağıran ve kucaklayan sesi Ankara olmuştur. Millet tek vücut olduktan sonra, 23 Nisan 1920’de bu vücuda hükmeden ortak iradenin egemenlik ilanı Ankara’dan dünyaya duyurulmuştur. Nihayet Kurtuluş Savaşı kazanıldığında Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu yer Ankara’dır. Esasen cumhuriyetin ilanından önce zaten onu bekleyen bir başkent vardır artık. İsmi 13 Ekim’de ilan edilmiş, 29 Ekim’de cumhuriyetine kavuşmuştur. Başkent olmanın gerektirdiği politik, idari ve ekonomik düzenlemeler hızlıca hayata geçirilirken milli kimlik, kültür ve bilim zenginliği de Ankara’ya kazandırılmaya başlanmıştır" şeklinde konuştu.
Ersoy, "İbn-i Haldun’un ’Coğrafya kaderdir’ tespitinin belki de en güçlü şekilde idrak edildiği topraklarda yaşıyoruz. Ankara’nın başkent oluşunun 97’nci yıl dönümünde ise bir milletin iradesi, cesareti ve taviz vermediği mukaddes değerleri ile bu kaderin içinde oynadığı benzersiz rolü müşahede ediyoruz. 20’nci yüzyılın başında yürüdüğümüz var olmak ile yok olmak arasındaki ince çizgide aziz milletimizin güven duygusu için sırtını dayadığı, mücadele emri için yüzünü döndüğü, iradesini ve egemenliğini ilan ettiği Ankara’nın başkent oluşu vesilesiyle bir kez daha tarihi anlamak, hafızalarımızı tazelemek ve gelecek nesillere eksiksiz aktarmak sorumluluğumuzu hatırlıyor ve ona sahip çıkıyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bu şanlı tarihi yazan bütün şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle ve saygıyla anıyorum" dedi.
Ankara Valisi Vasip Şahin, "Bizim millet olarak belki en önemli özelliğimiz en zor şartlar altında fidanımızı dikip bunu çınara dönüştürmektir. Sögüt’te bir ovadan koskocaman cihan imparatorluğu oluşturan bu millet, neredeyse sıfıra yakın yokluk derecesinden bir İstiklal Savaşı başlattı ve o mücadeleyi kazandı. Yine yoklukların kentinde bir başkent oluşturdu ve orada cumhuriyetini kurdu. Bu bizim milletin genlerinde olan bir özellik. Onun için aslında çok da sürpriz ve şaşırtıcı değil. Ankara’nın seçilmesi o günün şartları itibariyle de bugün itibariyle de çok stratejik bir karar. Hem coğrafi konumu itibariyle hem de taşıdığı medeniyet değerleri itibariyle o gün için çok doğru bir karar olarak önümüzde duruyor" değerlendirmelerinde bulundu.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, "Biraz önce belgeselde gördük. Ankara nereden nereye gelmiş. Gerçekten Ankara başkent olduğunda Ankara’nın suyu yoktu. İlk baraj Çubuk Barajıydı. Bizler de Çubuk Barajını tekrar eski haline getirmek için çalışmalara başladık. Bu çalışmalar sırasında da bazı belgelere rastladık ki gerçekten çok zor şartlarda Ankara başkent olmuş ve bugünlere gelmiş. Bize düşen de bundan sonra Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının başkent yapıp bize emanet ettiği Ankaramızı dünya başkentleriyle yarışır hale getirmek" diye konuştu.
Türk Tarih Kurumu Başkanı Birol Çetin ise "Ankara bir şehir adı değil bir idealin adı. Ankara kurulduğunda Ankara’da hiçbir şey yoktu. Bir çok büyükelçilikler ve milletvekilleri dahi Ankara’da bu işin olmayacağını söylemişti. Ama Atatürk, ’Ankara’yı sadece hükümet merkezi yapmakla büsbütün başka bir hedef güttüm. Türk’ün imkansızı imkanlı hale getiren kudretini dünyaya bir kere daha tekrar etmek istedim’ demiştir. Hakikaten Ankara’nın başarılı olması gerekiyordu. Ankara’da elektrik yoktu. 1921 yılında bazı ilçeler jeneratörle aydınlatılıyordu. İş makinaları yok hatta duvar örecek tuğla ustası yok. İmar meseleleri uzun süre devam etti. Çubuk Barajının yapılması 1930-1936 senelerindeydi. Ankara’nın suyu da yoktu. Bugün geldiğimiz noktada Ankara’nı şuanda 13 tane büyük organize sanayi bölgesi var. 6 milyar dolara yakın imalat sanayiinde ihracatı var. İnşallah Ankaramız savunma sanayinin başkenti oldu. 7 firmamız dünyadaki ilk yüz firma içine girdi. Bundan sonra da umudumuz Ankara’nın özellikle uzay ve havacılık alanında belli bir yere gelmesi" ifadelerini kullandı.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —