Bakan Ersoy: "Çanakkale, insan hayatına duyulan saygının en uç koşullarda bile esnemediğinin belgesidir"

Bakan Ersoy:

Bakan Ersoy: "Çanakkale, insan hayatına duyulan saygının en uç koşullarda bile esnemediğinin belgesidir"

Çanakkale Kara Savaşları’nın 107. yıl dönümünü anma etkinliklerine katılan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Çanakkale, medeniyetimizde insana verilen değerin, insan hayatına duyulan saygının en uç koşullarda bile esnemediğinin, savaşın yıkımına şahit olan gözlerin yine de insana bakışının değişmediğinin belgesidir. Bunun aksini söyleyenlerin yalanları da Çanakkale cephelerinin gerçeği karşısında mağlup olmuştur" dedi.
Çanakkale Kara Savaşları’nın 107. yıl dönümü anma etkinlikleri, Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törenle başladı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Atatürk rölyefine çelenk sunmasıyla başlayan tören, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam etti. Törende konuşan Bakan Ersoy, “Çanakkale Zaferi olarak tarihin sayfalarına şanla kaydettiğimiz büyük mücadelenin ikinci safhası olan kara savaşlarının başlamasının üzerinden tam 107 yıl geçti. Bir yıl dönümünde daha daima rahmet ve minnetle yâd ettiğimiz aziz şehit ve gazilerimizin huzurunda bir araya gelmiş bulunuyoruz. Asla eksilmeyen bir gururla ve yaşananları anlatmak, doğru ve eksiksiz anlaşılmasını sağlamak sorumluluğuyla Çanakkale Savaşları’nın milli ve manevi mirasını dilimiz döndüğünce paylaşmak gayretindeyiz. Çanakkale, tek vücut olmuş Türk milletinin birlikte atan kalbi, beraber yürüdüğü yol, her şeyini feda etmeye hazır olarak kenetlendiği inanmışlıktır. İnsanın hayatına yön veren, neden yaşadığına dair farkındalığıdır. Bu farkındalığı edinenler seçimlerinde tereddüt etmez, pişmanlığa düşmez. Burada vatanını savunanlar ne için yaşadıklarını, hayatın nelerle anlam kazandığını ve neler kaybedildiğinde bu anlamın da yitip gittiğini çok iyi biliyorlardı. Ondan dolayı Osmanlı coğrafyasının dört bir yanından gelip omuz omuza verenlerin ve geri dönmeyi düşünmeyenlerin zaferidir. Çanakkale, medeniyetimizde insana verilen değerin, insan hayatına duyulan saygının en uç koşullarda bile esnemediğinin, savaşın yıkımına şahit olan gözlerin yine de insana bakışının değişmediğinin belgesidir. Bunun aksini söyleyenlerin yalanları da Çanakkale cephelerinin gerçeği karşısında mağlup olmuştur. Bakınız Avusturalya’dan, Yeni Zelanda’dan başlayarak Mısır’a kadar adım attıkları her yerde Anzak askerlerine, ’Türkler kötü, acımasız ve zalimler. Değerlerinizin, inançlarınızın düşmanı ve uygar dünya için tehlikeliler’ diyorlardı. Kulaklarınıza tanıdık geliyor değil mi? Özellikle burada Mehmetçikle yan yana yatan yabancı askerlerin akrabalarına sesleniyorum. Televizyonunuzu açtığınızda, haberleri, tartışma programlarını, milyonlarca dolarlık filmleri ve dizileri izlerken kulağınıza benzer cümleler takılıyor değil mi? Birileri sizler için düşman profili çizmeye devam ediyor. O zamanlar Türkler idi, şimdi çerçeveyi daha da genişlettiler. 2 milyara yaklaşan nüfusuyla İslam dünyasının sizin düşmanınız olduğunu söylüyorlar. Atalarınız gerçekleri binlerce kilometre aşıp Türklerle yüz yüze geldiğinde ve maalesef savaşın yıkımı içinde görebildiler. Onlara söylenenlerin aksine Türkler düşmanın yarasını saracak derecede merhamet ve hoşgörü sahibiydi. Savaş alanında bile eğer seçeneği varsa öldürmek yerine yaşatmayı seçiyordu. Sayısız askerin ve komutanın anılarından, mektuplarından, günlüklerinden bu örnekleri çoğaltabilirim. İstanbul’da Türk askerlerinin omuzunda taşınarak törenle gömülen Avusturalyalı askerden, cephede Anzaklar tarafından bir arkadaşları ölmüşçesine özenle defnedilen Türk askerine kadar bu topraklar bambaşka insan hikayelerine şahit olmuştur. Peki sonuç nedir diye sorarsanız, savaşa gelirken ’Ağza alınmaya değmez Türk’ ifadesiyle tanımladıkları insanları ’Düşmanımız, dost Türk’ gibi durum ve duygudaki tezadı, değişimi anlatan bir söylemle anmaya başlamışlardır. Ve bu sözün içi gerçekten de doludur" dedi.
Bu mezarlara iyi bakılmasını isteyen Bakan Ersoy, "İşte onların gerçekliği karşınızda duruyor. Buna sahip çıkın. Buraya gelmek yetmez. Çanakkale’nin duygusunu ve bilgisini özümseyin ve yanınızda götürün. Bu mezarlıkların her birini aklınızda ve kalbinizde taşıyın. Ne zaman birileri sizi nefretle, öfkeyle, ayrımcılık ve ötekileştirme duygularıyla doldurmaya çalışırsa o yalanları alın bu mezarlara gömün ve size gerçeği miras bırakan atalarınızın hatırasını onurlandırın. Hemen her yıl dönümünde dile getirilen Anafartalar kahramanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Anzak askerlerinin annelerine yazdığı mektuptaki ifadeleri de unutmayın. O ifadelerin sıradanlaşmasına izin vermeyin. O mektubun bir iyi niyet ve nezaket göstergesi olmasının ötesindeki anlamının farkında olun. O sözler Mehmetçik ve Anzaklar gibi savaşı cephede yaşayıp, kaybedilen canların acısını kalbinde hissedenler ile savaşlardan, kutuplaşmalardan, ölümlerden beslenenler arasındaki ruh ve karakter farkıdır. Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar. Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır. Savaşlar cephelerde başlar, yüreklerde devam eder. Dünya bugün bu gerçeğin pençesinde ayrışmanın, ötekileştirmenin sebep olduğu insan dramlarıyla sarsılmaktadır. Maalesef insan hayatının değerini sarı saçlı, mavi gözlü olup olmadığıyla ölçen ırkçı zihniyet hastalık gibi yayılmaktadır. Yarattıkları ve besledikleri bu anlayışla sebep oldukları yıkım ve gözyaşının kendilerine ulaşmayacağını sananlar, bilin ki ne olup bittiğini bile anlayamadan tutuşturduğunuz ateşin içine düşeceksiniz. Kimse bu gerçeği göremeyecek kadar cahil ve tarihten bihaber olamaz. Sadece umursamıyorlar. Ama biz umursuyoruz. Dil, din, renk, kültür ayırmaksızın insan paydasında buluşan, birbirini tanıyan, anlayan ve hoşgörü içinde birlikte yaşayan bir dünyayı kurmak zorundayız. Aksi takdirde ne olacağını görmek isteyenler dünyanın geldiği duruma baksın ve lütfen çok geç olmadan ayağa kalksın. Umuda, ilhama, harekete geçecek iradeyi kendinde bulmaya ihtiyaç duyan herkesi Çanakkale’ye davet ediyorum. Burada son nefeslerini veren insanların mirasında aradığınız her şeyi bulacaksınız. 1915’te dünyanın farklı ülkelerinden gelerek Çanakkale’de savaşan babalar, oğullar, eşler. Dün sizler savaşta Mehmetçik ile karşı karşıyaydınız. Bugün ise insanlığa barışın kıymetini, hoşgörünün değerini, herkesin insan olma paydasında buluşabileceği gerçeğini anlatırken Mehmetçikle yan yanasınız. Hatıranız sahipsiz değildir. Rahat uyuyunuz" şeklinde konuştu.
107 yıl önce bu topraklara ülkeleri için gelen ve hayatlarını kaybederek, şimdi bu toprakların evlatları olan ve bu topraklarda kahraman Mehmetçikle koyun koyuna yatan itilaf devletleri askerlerini saygıyla andığını ifade eden Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ise şunları söyledi:
"Türk milleti olarak 107 yıl önce bu topraklarda bir ölüm ve kalım mücadelesi verdik. Haksızca saldırılara karşı vatanımızı ve istiklâlimizi korumak için büyük fedakârlıklar gösterdik. Güçlü ama haksız olanlara karşı haklı ve onurlu bir mücadele verdik. Bir yok oluş sürecinden bir varoluş destanı çıkardık. Tâbiri caizse Çanakkale’de küllerimizden yeniden doğduk. Aslında biz Çanakkale’de kendimize geldik, kendimizi bulduk. Bir hilal uğruna ne güneşler batırdık ama izzetimizi ve namusumuzu çiğnetmedik. Son kalenin Çanakkale olduğunun farkına vardık ve bu uğurda memleketin en okumuş ve en akıllı gençlerini fedâ ettik. Bir nesil kaybettik bu topraklarda. O kahraman nesil de bu durumun farkında olarak, yani bu savaşın Türk milleti için bir ölüm kalım savaşı olduğunu bilerek ölüme meydan okudu. 107 yıl önce büyük bir savaşa sahne olan bu topraklar şimdi barışın, huzurun ve güvenin adresi olmuştur. Şehitlikleriyle, kaleleriyle, siperleriyle, tabyalarıyla, müzeleriyle ve bozulmamış doğasıyla Tarihi Alan tam bir açık hava müzesi haline gelmiştir. Dünyanın en iyi korunmuş savaş alanı olan Tarihi Alan, dünyanın en çok ziyaret edilen açık hava müzesi olma yolunda ilerlemektedir" dedi.
Yapılan konuşmaların ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti ve dualar okundu. Daha sonra Çanakkale Kara Savaşları’nda askerlerin ailelerine yazdığı mektuplar okundu. Okunan mektupların ardından Şehitler Abidesi’nde resmi geçit töreni gerçekleştirildi. Şehitlik defterinin imzalanması sonrası temsili şehit mezarlıklarına karanfiller bırakıldı. Şehitler Abidesi’ndeki törenin ardından seyir terasına geçildi. Burada Türk Hava Kuvvetleri gösteri ekibi SOLOTÜRK şehitler anısına saygı uçuşu gerçekleştirdi.
Törene Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Turhan Ecevit, Çanakkale Belediye Başkan Vekili Süleyman Canpolat, AK Parti Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu, AK Parti Eskişehir Milletvekili Harun Karacan, AK Parti Aksaray Milletvekili ve TBMM Yeni Zelanda Dostluk Grubu Başkanı Cengiz Aydoğdu, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, 1’nci Ordu Komutanı Korgeneral Kemal Yeni, 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, Avustralya Büyükelçisi Miles Armitage, Çanakkale Avustralya Konsolosu Lucas Robson, Birleşik Krallık Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott, Yeni Zelanda Gazi İşleri Bakanı Hon. Meka Whaitiri, Yeni Zelanda Büyükelçisi Zoe Coulson-Sinclair, Fransa Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Mathilde Grammont katıldı.


Güncel 24.04.2022 16:59:31 0