Bakan Pekcan: “2020 yılında İMF’nin son raporları doğrultusunda küresel ekonomide yüzde 4.4 oranında küçülme öngörülüyor”
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, TÜSİAD tarafından video konferans yöntemi ile düzenlenen "Küresel Tedarik Zincirlerinin Yeniden Yapılanması" konulu programa katıldı.
Küresel Tedarik Zincirlerinin Yeniden Yapılanması konulu programda konuşan Ticaret Bakan Pekcan, “Hepimizin bildiği üzere özellikle son 30- 40 yılda, küresel değer zincirleri yükselişte ve ürünler nihayetinde tek bir ülke menşei kazansa da, aslında bu ürünlerin farklı ve birbirine uzak coğrafyalardan pek çok ülkenin katkısı ile üretilmesi olağan hale gelmişti. Ancak küresel değer zincirlerinin hızlı yükselişinin arkasında yatan temel faktörlere baktığımız zaman bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, taşımacılık maliyetlerinde yaşanan düşüşler, ticaret ve yatırımların önündeki tarife ve tarife dışı engellerin azalması yer almaktaydı. Bugün 2020 yılına geldiğimizde, son 40 yıllık bu trendin değişmesi veya en azından dönüşmesi ihtimali ile karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Korona virüs salgını bu ihtimalin belirmesinde tetikleyici bir rol üstlenmiş oldu” ifadelerini kullandı.
“2020 yılında İMF’nin son raporları doğrultusunda küresel ekonomide yüzde 4.4 oranında küçülme öngörülüyor”
Covid-19 pandemisinin dünya ekonomisi üzerinde önemli etkilerinin olduğunu belirten Ticaret Bakanı Pekcan, “Salgın, modern dünyada daha önce eşine az rastlanmış ölçüde küresel ekonomide şoklara ve ekonomik daralmaya yol açtı. Bu daralma hem arz hem de talep cephesinde daralmaya yol açtı. Finansal piyasalarda da ciddi dalgalanmalar kaydedilmekte. İMF’nin son raporları doğrultusunda küresel ekonomide yüzde 4.4 oranında küçülme öngörülüyor 2020 yılında. OECD’ye göre yüzde 4.5, DTÖ’nde de küresel mal ticaretinde 2020 yılında yüzde 9.2 oranında bir daralma öngörülüyor. UNCTAD raporlarına göre de 2020 ve 2021’de doğrudan yabancı yatırımlarda yüzde 30 ve yüzde 40’lara varan daralma söz konusu olmakta” şeklinde konuştu.
"Pandemi süreci ana tedarikçi konumunda olan Çin’e bağımlılığın sorgulanmaya başlamasına neden oldu"
Pandeminin merkez üssünün kayması ve üretim ile lojistik maliyetlerindeki istikrarsızlığın firmaları gelecek planlarını gözden geçirmeye ve yeniden yapılanmaya gitmeye sevk ettiğini vurgulayan Bakan Pekcan, “Bu belirsizlikler, küresel değer zincirlerinin dönüşümünü gündeme getirmiş bulunmakta. Bunun en önemli yansımalarından birisi de dünyanın deyim yerindeyse ana tedarikçisi konumunda olan Çin’e olan bağımlılığı sorgulanmaya başlamasına neden oldu. Esasında bu durum, Çin’in veya gelişmekte olan ülkelerin, Asya ülkelerinin küresel ekonomideki ağırlığının uzun vadede azalacağı anlamına gelmemekte. Elbette gerek Çin, gerek Asya ekonomisindeki diğer üretim üsleri, gerekse de Türkiye dahil olmak üzere pek çok gelişmekte olan ülke, rekabet güçleri ölçüsünde küresel ticaret ve yatırımlarda belli roller üstlenmeye devam edecekler. Ancak yine de mevcut durumdan farklı olarak tedarik ve değer süreçlerinde yeni oluşumların şekillenmesi ve dengelerin değişime uğraması da kaçınılmaz gözükmekte” diye konuştu.
“Türkiye’nin bu fırsat dalgasını içselleştirebilecek kapasitesi var”
Türkiye’nin ticaret yolları bakımından lojistik konuda da kendini geliştirdiğini ve geliştirmeye de devam edeceğini belirten Bakan Pekcan, şunları kaydetti:
“Çin örneğinden gidersek bildiğiniz üzere ülkemizin Çin’e karşı zaten hem fiyat hem de lojistik bazlı belli avantajları ve rekabetçi üstünlükleri söz konusu idi. Ancak Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesi kapsamında özellikle lojistik alanında atmakta olduğu devasa adımları da göz ardı etmemeliyiz. Lojistik konusunda bizim de Türkiye olarak hızla atacağımız adımlar olmaları. Biz de bu yönde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Gerek Ulaştırma Bakanlığı ile koordinasyon halinde sadece karayolu kotalarına bağımlı kalmadan, hem demir yolu hem de Ro Ro taşımacılığının ön plana çıkması ve bizim ticaret ortaklıklarımızın yoğun olduğu ülkelerde Türkiye Lojistik Merkezlerinin kurulması yönünde çalışmalarımız da devam ediyor. Şimdi bu avantajların üstüne yeni yatırımlar ve yeni ticari ortaklıkları içeren bir fırsat dalgası yaşayabilme potansiyelimiz mevcut. Türkiye’nin bu fırsat dalgasını içselleştirebilecek kapasitesi vardır. Nitekim Türkiye, özellikle son 20 yıllık dönemde, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Estonya, Çin ve Hindistan gibi ülkelerle birlikte, küresel değer zincirleri içindeki konumunu sınırlı imalat kapasitesi faaliyetlerinden ileri imalat ve hizmet üretimi faaliyetlerine yükseltme başarısını göstermiş ender ülkelerden birisidir.”
“Serbest Ticaret Anlaşması imzalanması yönünde Birleşik Krallık makamları ile çalışmalarımız olumlu biçimde ilerliyor”
AB ve bölgesel ortaklar olmak üzere ticari diplomasi faaliyetlerin etkinlikle sürdüğünün altını çizen Bakan Pekcan, “AB ile Birleşik Krallık arasında sağlanacak anlaşmaya paralel bir biçimde
ülkemiz ile Birleşik Krallık arasında bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalanması yönünde Birleşik Krallık makamları ile çalışmalarımız olumlu biçimde ilerliyor hatta belli bir noktaya ulaşmış durumdayız. Sadece AB ile Birleşik Krallık arasındaki anlaşma süresinin gecikmesi de bizim de onlara paralel anlaşma yürüttüğümüz için gecikmeye neden olmaktadır. Yine Küresel Değer Zincirleri bağlamında önemli konular olan AB Yeşil Mutabakatı Stratejisini ve AB Tedarik Zinciri Yasal düzenlemelerini yakınen takip ettiğimizi ve bu konular üzerinde çalıştığımızı da belirtmek isterim” açıklamalarında bulundu.