MERSİN - Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi Avlanma ve İşleme Teknolojisi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Özbilgin, Türkiye`de balıkçılık faaliyetlerinin ekosisteme olan etkilerinin ne düzeyde olduğunun henüz yeterince ayrıntılı olarak bilinmediğini söyledi. Canlı deniz kaynaklarının sürdürülebilir şekilde avlanabilmesi için bu kaynakta avcılık faaliyeti olan tekne, balıkçı ve ilgili örgütlerin sayıları ve özellikleri hakkında temel verilere sahip olmasının bir zorunluluk olarak öne çıktığını kaydeden Özbilgin, söz konusu verilerin de Türkiye genelinde resmi kayıtlarda mevcut olsa da henüz yeterince kapsamlı ve güvenilir olmadığının altını çizdi. Özbilgin, denizel canlı kaynakların devamlılığı için veriye dayalı, katılımcı bir yönetime ihtiyaç duyulduğunuifade ederek, Kuzey Akdeniz`de tekne sahibi balıkçılarla yapılan anket sonuçlarına dikkat çekti ve bu ankete göre balıkçıların ancak yüzde 15`inin mevcut balıkçılık yönteminden memnun olduğunun ortaya çıktığını hatırlattı. Daha sağlıklı bir yönetim için temel veriler sağlanması ve bölgede avcılık yapılması gereken öncelikli konuların tespit edilebilmesi amacıyla Mersin`de 2008 yılında yürütülen bir bilimsel araştırma projesinin ait bazı bilimsel verileri de paylaşan Özbilgin, şu anda kentte 9 ayrı su ürünleri kooperatifi bulunduğunu, bunun en eskisinin de 1972 yılında kurulan Anamur Su Ürünleri Kooperatifi, en yenisinin de 2006 yılında faaliyete giren Erdemli Su Ürünleri Kooperatifi olduğunu anlattı. En çok üye sayısının110 ile Karaduvar Su Ürünleri Kooperatifi`nde olduğunu, en az üyeninse 12 ile Yeşilovacık Su Ürünleri Kooperatifi`nde olduğu bilgisini de veren Özbilgin, su ürünleri kooperatiflerinin faaliyet alanlarında kooperatif üyesi olmayan balıkçıların da bulunduğunu belirtti."MERSİN`DE 64 RUHSATLI BALIKÇI TEKNESİ VE 8 BİN 805 BALIKÇI VAR"Doç. Dr. Hüseyin Özbilgin, "İncelenen kooperatiflere üye olma oranı ortalama yüzde 38 olarak bulundu. Yalnızca Anamur, Aydıncık ve Silifke-Kurtuluş köyü su ürünleri kooperatiflerinde üye olma oranı yüzde 50`nin üzerindedir. Mevcut üyelerin de kooperatiflerinin faaliyetlerine katılımı sınırlı düzeydedir. Hem yakalanan ürünün daha iyi değerlendirilmesi, hem de akaryakıt, av aracı, buz ve kasa gibi temel ihtiyaçların daha ucuz temini konusunda ülke genelinde başarılı kooperatifler mevcuttur. Balıkçılarındaha refah ve daha sorumlu faaliyet gösterebilmeleri için balıkçı kooperatiflerinin daha katılımcı ve de daha etkin olmaları gerektiği ortaya çıkıyor. Mersin`de 2007 yılında Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan verilere göre 644 ruhsatlı balıkçı teknesi ve 8 bin 805 ruhsatlı balıkçı bulunmaktadır. 2008`de yürütülen bu çalışma sırasında balıkçı kooperatiflerin av sahalarında 485 aktif balıkçı teknesi ve bin 181 aktif profesyonel balıkçı olduğu bildirilmiştir" dedi. "MERSİN`DE EN FAZLA PROFESYONEL TEKNE KARADUVAR`DA" Söz konusu rakamlar arasında tutarsızlık olduğuna dikkat çeken Özbilgin, balıkçılık yöntemindeki ilgili birimlerin konuyu ayrıntılı olarak araştırması, hatalı bildirimlerin nedenlerini ortaya çıkartarak, sağlıklı resmi kayıtlar yayınlamasının da bir zorunluluk olduğunu savundu. Kooperatifler arasında en fazla profesyonel teknenin Karaduvar Su Ürünleri Kooperatifi`nde olduğuna işaret eden Özbilgin, amatör teknelerin Barış Gazi Kültür Mahallesi Su Ürünleri Kooperatifi av sahasında, amatör balıkçıların daTaşucu ve Karaduvar su ürünleri kooperatiflerinde olduğunu dile getirdi. Kadın iş gücünün dünya balıkçılığındaki iş gücüne katkısının son yıllarda Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü`nün özellikle üzerinde durduğu konulardan biri olduğunu kaydeden Özbilgin, Türkiye genelinde konuyla ilgili çalışmalarınsa sınırlı olduğunu söyledi. "MERSİN`DE BİR `BALIK HALİ` OLMAMASI ÖNEMLİ BİR SORUN" Mersin genelindeki kadın balıkçı yüzdelerine bakıldığında; Taşucu ve Silifke Kurtuluş köyü su ürünleri kooperatiflerinin çalışma sahası içinde en yüksek orana sahip olduğunun rahatlıkla görülebileceğini anlatan Hüseyin Özbilgin, kadın balıkçıların kooperatife üye olmamakla birlikte ağ temizleme ve yapım aşamasında eşlerine yardımcı olduğunun altını çizdi. Balıkçı örgütlerinin, katılımı düşük ve sorunları bol kooperatifler olarak öne çıktığını ifade eden Özbilgin, kentte bir `Balık Hali` bulunmamasınedeniyle yakalanan ürünün açık artırmaya girmeden kabzımanlar tarafından fiyatlandırılıyor olmasının ve birçok balıkçının da kabzımanlara borçlu olduğu için ürünü düşük fiyattan satmak zorunda kaldığı gibi pazarlama sorunu diğerleri arasında çok önemli bir yere konulduğuna dikkat çekti. "KENTTE BİN 100 KİLEMOTRE UZUNLUĞUNDA UZATMA AĞI VAR" Mersin`de büyük ölçekli balıkçılık grubunda gırgır ve trolle avcılık yapıldığını belirten Doç. Dr. Özbilgin, "2008 yılında il genelinde çoğu el gırgırı olmak üzere 23 gırgır gemisi ve tamamı dip trolü olan 66 trol gemisinin aktif olduğu bildirilmiştir. Küçük ölçekli balıkçılık grubundaysa yaklaşık 400 adet kayık uzatma ağları ve pragat kullanılarak avcılık yapılmaktadır. Kooperatif yetkilileri tarafından bildirilen rakamlar toplandığında; bu teknelerin dil, karides, barbun ve palamut ağları ağırlıklıolmak üzere yaklaşık bin 100 kilometre boyunda uzatma ağı ve 250 bin adet paragat iğnesi kullandıkları ortaya çıkmaktadır. Bu av araçları sayesinde sardalye, karides, barbun ve gümüş çok yaygın olmak üzere toplam 60 tür karaya çıkartılmaktadır" diye konuştu.Kullanılan ağların neleri yakaladıkları, neleri ıskarta ettikleri, ne oranda ve hangi bölgelerde kaybedildikleri, kaybedilen av araçlarının ne zamana kadar avlanmaya devam ettikleri özetle balıkçılık faaliyetlerinin ekosisteme etkilerinin ne düzeyde olduğu henüz yeterince ayrıntılı olarak bilenmediğini kaydeden Özbilgin, bu etkilerin veriye dayalı olarak tespiti ve en aza indirilebilmesi için gerekli çalışmaların yapılması, denizlerin ve balıkçılığın geleceği için bir zorunluluk olduğunu da sözlerine ekledi.