Bebeklerin kafasındaki kıkırdakların, olması gereken zamandan erken kapanmasıyla oluşan kafatası şekil bozukluklarına “kraniosinostoz” adı veriliyor. Kraniosinostoz, beynin büyümesini engelleyerek gelişim problemlerine ve fonksiyon kayıplarına yol açabiliyor. Bu tablonun erken dönemde fark edilerek gerekli müdahalelerin yapılması, çocuğun zihinsel gelişimi açısından büyük önem taşıyor.
Medicana Samsun Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Doç. Dr. Enis Kuruoğlu, bebeklerde kafatasının erken kapanması konusunda bilgi verdi. Dr. Kuruoğlu, “Kafatası 5 adet kemikten oluşur ve bu kemikler ‘sütür’ adı verilen oynamaz eklemlerle birleşir. Yeni doğan bebekte bu kemikler birbirinden ayrıdır. Sütürler beynin gerekli şekilde büyüyebilmesi için bir yaşına kadar açık kalırlar. Bu sayede beynin en hızlı geliştiği ilk bir yaş ve sonrasındaki çocukluk döneminde kafatası beynin gelişimine göre şekil alır. Kafa kemiklerinin bazılarının erken kaynaması sonucu oluşan Kraniosinostoz denilen durumda kafatasının büyümesi bozulur. Erken kaynayan kemiğin bulunduğu taraf gelişemez. Oluşan şekil bozukluğunun yanı sıra gelişmekte olan beyinde sıkışıklık ve baskı meydana gelir. Bu da gelişim geriliğine sebep olabilir. Bebeğin kafa kemiklerinin erken kapanması sonucu oluşan Kraniosinostoz kaynayan kemiklere göre farklılık gösterebilir. Bir sütür erken kapandığında bir kafatası şekil bozukluğu oluşur. Hastalarda göz etrafında ve yüzlerinde kafa tabanındaki sütürlerin erken kapanmasından dolayı şekil değişiklikleri oluşur. Normalde doğumda açık olan ve genellikle doğum sonrası 4 yaşa kadar da açık olan kafa kemiklerinin erkenden kapanması bebeğin beyin gelişimini olumsuz etkileyebilmektedir. Erken sütür kapanması, bebek beyninin büyümesi için yeterli alanın azalmasına neden olur” dedi.
Tanı konulması hakkında bilgi veren Kuruoğlu, “Anne karnında tanı koymak zordur. Bu dönemde ayrıntılı ultrason uyarıcı olabilir. Genelde tanı doğumdan sonra konur. Aile veya çocuk doktoru çoğu zaman çocuğun kafa şekil bozukluğunu veya bıngıldağının erken kapandığını fark eder. Bebeklerin yüzlerinde asimetrik bir görüntü, özellikle de göz ve kafatası şeklinde sıra dışı bir görünüm gözlemlenir. Doğum sonrası kraniosinostozun kesin tanısı kafa grafileri ve üç boyutlu tomografi ile konur. Sendromik durumlarda magnetik rezonans (MR) görüntüleme ve tetkiklerde gerekir. Tanı konulduktan sonra hastalığın izole veya sendroma eşlik edip etmemesi önemlidir. Hastalığın izole olduğu durumlarda cerrahi yöntemle tedavide yüksek oranlı başarı elde edilmektedir. Ancak hastalık sendromik ise beyin gelişimi çok ağır etkilenebilir. Bu nedenle tanı veya şüphelenme sonrasında; bebeğin el ve ayak incelemesi, fetal beyin MR incelemesi, bebeğin kafa içi yapıların incelenmesi, genetik uzmanı konsültasyonu, bebeğin kalbinin incelenmesi, beyin cerrahisi uzmanı konsültasyonu, aile hikayesi varsa veya sendromik ise amniosentez yapılması gerekmektedir” diye konuştu.
Doç. Dr. Enis Kuruoğlu, tedavi seçenekleri hakkında şunları söyledi:
“Anne karnında tedavisi mümkün değildir. Ancak doğum sonrası beyin cerrahisi tarafından değerlendirilerek cerrahi müdahale yapılabilmektedir. Eğer sütürlerde kapanma yani kemiklerde kaynama olmadan şekil bozukluğu varsa bu çocuklar kişiye özel üretilen kask kullanılarak tedavi edilebilir. Sütürler kapandıktan sonra kemikler kaynadıysa cerrahi tedavi gerekir. Cerrahi müdahale genelde 3 ay ile 1 yaş arasındaki bebeklere yapılır. Cerrahi tedavi hem kozmetik nedenlerle, hem de beyin baskısının rahatlatılarak gelişimin geri kalmaması için yapılır. Cerrahi tedavi açık ve kapalı (endoskopik) olarak iki yöntemle yapılabilir. Cerrahide kaynayan kemikler birbirinden ayrılır. Bazı durumlarda ameliyattan sonrada kask takmak gerekir. Nadiren takiplerde tekrar ameliyat gerekebilir. Ameliyattan sonra hastanın hayati fonksiyonları ve kan dengesi yakından takip edilmelidir. Hastanede hastalar genellikle bir gün kaldıktan sonda taburcu edilmektedir. Ameliyattan sonra kask kullanılacaksa ön ve arkada kafa büyümesini engellen yanlara büyümeye izin verecek şekilde kask kullanılmalıdır. Uzun yıllar takibi yapılmalıdır.”