Bir yastıkta 60 yıl!

Bir yastıkta 60 yıl!

Annemle babam portakallar kızarırken evlenmişler. Sene 1952! Tam tamına 60 yıl olmuş! Geçenlerde annemi aradım, sordum. O kadar olmuş mu? ?Daha 60 sene olmadı ki!? dedi. Hâlbuki ben çoktan kardeşlerime ve bacıma bir öneride bulundum. Annem ve babamın 60. evlilik yıl dönümünü kutlayalım dedim. Merhum Barış Manço?nun ?Bir yastıkta 40 yıl, Süper Babaanne? şarkısını hatırlarsınızdır. Bizim yapacağımız sadece 40?ı 60?a çevirmek olacaktır. Yani ?Bir yastıkta 60 yıl Süper Babaanne!? Amaç, tahmin ettiğiniz gibi, aileyi taallukatı kutlama bahanesiyle bir araya getirmek. Bu arada geçmişe bir seyahat etme fırsatımızda olur diye düşünüyorum. Bu tip yazıları özel hayata girmek olarak almıyorum. Keşke günlük tutma, hatıraları yazma geleneğimiz yaygın olsaydı! O hatıralarda Türkiye?nin gelişmesini görme imkânımız olurdu. Gerçi babam askerlik dönüşü biraz günlük tutmuştu ama sonra zannediyorum onları imha etti. Dinlediklerime göre merhum Hacı dayım(Erzin) ve halen sağ Hanifi emmimin (Toprakkale) asker arkadaşı olmaları kardeş olmak gibi bir şeydi. Her ikisi de memleketlerinden askere gittiklerinde Ataol Behramoğlu?nun ?Öğrendim ki... Aile her zaman biyolojik değil? sözünün doğruluğunu yıllar öncesinden anlamışlar. Askerlikten sonra da görüşmeler devam etmiş. Hatta Hanifi emmim Hacı Dayımın Sandık gibi akülü radyosunu Toprakkale?ye getirmiş. Sadece o olsa, akraba gibi alışverişler, ziyaretler devam etmiş. Sonra sonrası malum! Hanifi emmim asker arkadaşının kız kardeşinin, kendi kardeşiyle evlenmesine sebep olmuş.Rahmetli babaannem ?Anneniz zamanenin iyisiydi.? derdi. Anamın gelin olduğunda durumu anlatayım mı? Yan yana evlerde oturan üç tane kaynana ve dedemiz Musakâ rahmetlik! Ben rahmetlik dedemi ve üç babaannemi de tanıdım. Bunlara ilaveten halalar, emmiler, sülaleden diğer akrabalar bir oymak gibi Toprakkale?nin Kışla mahallesini oluşturuyorlardı.Yani annem böyle bir ortama gelin gelmiş. 1952 den 1960 yılına kadar Toprakkale?deyiz. Babam 1957?1959 yılları arasında İstanbul Beyoğlu?nda polis görevlisi Jandarma olarak askerliğini yapar. Aslında askerliğinin son aylarını Erzin yolu üzerindeki Toprakkale-Kısık Karakolunda tamamlar. Babam askere giderken ağabeyim ve ben varız. Babam askere gittiği gün olan 24.04.1957 tarihini de benim doğum tarihim olarak yazdırmış! O tarihte yeni oturuyormuşum! Buna göre doğum tarihimi herhalde en azından altı ay geriye almam lazım. O günlerden duyduğum, gördüğüm, hatırladıklarımdan da bahsedeyim. Dedemizin iki katlı Konağı vardı. Bir de yer evi dediğimiz tek katlı birkaç odalı evi. At arabamız, büyük baş hayvanlarımız vardı. Dibek, çıkrık, kirmen ve tarım aletleri her şey mevcuttu. Ama en ilginci ters huni şeklinde İdare lambası, camlı, fitilli gaz lambası ve gömlekli lüks lambamız vardı. Ah o lüks lambası yok muydu, her tarafı aydınlatıyordu. Zaten misafir gelirse yakılırdı. Yandı mıydı da ne aydınlatırdı, be! O aydınlığın etkisiyle bir de baktık ki babam Skoda türü bir pikap getirmiş. O pikaba birkaç parça eşya yüklendi. Sonra annem, babam ve küçük kardeşim şoför mahalline, ben ve ağabeyim arka tarafa bindik. Toprakkale?den ayrılıp Osmaniye?ye taşındık. Az değil, 60 yıl bir yazıda anlatılamaz ki. En iyisi sizlerinkilerle beraber, annem ve babama uzun ömürler dilemek! Yazının devamı mı? Daha sonra!



Güncel 25.10.2016 05:54:10 0