Büyüdüğü şehre, bu kez can kurtarmak için gitti
İzmirli AFAD gönüllüsü Mert Günay, büyüdüğü şehir Hatay’a can kurtarmak için gitti. Depremde çocukluk arkadaşlarını kaybeden Günay, ekip arkadaşları ile enkaz altından 6 kişiyi sağ kurtardı. Genç gönüllü, deprem bölgesinde gördüklerini gözyaşları ile anlattı.
Ege Üniversitesi Sivil Savunma Uzmanlığı ve İtfaiyecilik Bölümü mezunu AFAD gönüllüsü 29 yaşındaki Mert Günay; İzmir depremi, Soma maden faciası, Ege Bölgesinde yaşanan yangınlar ve sel olaylarında aktif görev aldı. Büyüdüğü şehir Hatay’ın depremde yıkıldığı haberini alan Günay, çocukluk arkadaşlarının da depremde öldüğünü öğrendi. Bölgede arama kurtarma çalışmalarını yürütmek üzere harekete geçen Günay, büyüdüğü şehre bu kez can kurtarmak için gitti. Ekip arkadaşları ile birlikte 6 kişiyi enkazdan canlı çıkaran Günay, bölgede gördüklerini gözyaşlarıyla anlattı.
"Her can bizim için umut oldu"
8 yıl boyunca Hatay İskenderun’da yaşadığını söyleyen Günay, "Deprem haberini alınca oradaki arkadaşlarıma ulaşmaya çalıştım. Bir kısmına ulaşabildim ancak bazı arkadaşlarımı kaybettim. Depremin 4. gününde AFAD tarafından bölgeye görevlendirildim. Orada bulunduğum süre zarfında 6 kişiyi enkazdan canlı kurtardık. Her can bizim için umut oldu. 178., 183., 200. saatte enkazdan insan çıkarttık. Anneleri, evlatları kurtardık. Orada bize en çok madenciler destek oldu. Biz ne kadar profesyonel olsak da madenciler bu işi bizden çok daha iyi biliyordu. Çoğu zaman baretlerimizi çıkarıp önlerinde saygı ile eğildik. İspanyol ve Japon ekiplerle çalıştık. Maalesef enkaz altında yakınlarını bekleyen ailelere acı haberler de verdik. İnsanlar evlatlarına, anne-babalarına, 3 gün sonra evleneceği nişanlılara ulaşmaya çalışıyordu" dedi.
"İnsanın algılayamadığı birçok şey yaşadık"
Deprem bölgesinde inanması güç olaylarla karşılaştıklarını söyleyen Günay, "Bölgede eğitimsiz bir sokak köpeğinin havlaması ile 16 yaşındaki bir kız çocuğunu kurtardık. Bir muhabbet kuşunu kurtardık. Kuş biraz havalanıp ekip arkadaşımızın omzuna kondu ve oradan ayrılmadı. Kediler sahibine ulaşalım diye patileri ile enkazı kazmaya çalışıyordu. 178 saat, 203 saat; bunlar inanılmaz sayılar. Bir insanın aç ve susuz şekilde yaşaması için kritik saat eşiği 72 saattir ama ben orada artık bir yerden sonra bilimi, biyolojiyi, sayıları bir köşeye bıraktım. İnsan artık ‘Allah’ın hikmeti. Alacak nefesleri varmış’ demeye başlıyor. İnsanın algılayamadığı, ‘İmkanı yok’ dediği birçok şey yaşadık" diye konuştu.
Günay, 178 saat boyunca enkaz altında kalan bir depremzede ile olan anısını ise şu sözlerle anlattı: "178. saatte ses duyulduğuna dair ihbar geldi. Enkaz altına girdik. Bir teyzenin sesini duyduk. O an yorgunluğumuzu unuttuk. Teyzemiz bir dolap kapağının arkasındaydı. ‘Teyzem iyi misin?’ dedik, dolap kapağını ayırdık. Teyze tülbendini takmaya çalıştı ve bana kızmaya başladı. ‘Benim evime böyle giremezsiniz, fincanlarıma zarar veremezsiniz’ dedi. ‘Teyzem, seni sağ salim çıkartayım istediğin kadar kız. Yeter ki seni çıkartalım’ dedim. Teyzemiz 178 saat boyunca aç ve susuzdu. O anda öyle tepkiler vermesi normaldi. Kendisini enkazdan sağ kurtarabildik ve sağlık ekiplerine teslim ettik."
Günay, deprem bölgesinde insanların yanı sıra enkaz altında kalan hayvanları da ekip olarak kurtardıklarını sözlerine ekledi.