Canlı deneğe ihtiyaç duymadan tedavi geliştiriyorlar
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hücresel Tedavi ve Kök Hücre Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi (ESTEM), tedavi geliştirilmesinde mikro akışkan çip teknolojisiyle canlı denemesi yapmadan risk, maliyet ve süreyi düşürüyor.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hücresel Tedavi ve Kök Hücre Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi (ESTEM), yeni ilaç molekülü ya da tedavi seçenekleri üzerinde çalışmalarına devam ediyor. Kök hücre ile ilgili ileri düzey bilimsel araştırmalar yapılan merkezde, insandan alınan kan damlası gibi küçük örneklerle mikro akışkan çip teknolojisi kullanılarak insan doku ve organlarını taklit edebilen organ platformları üretiliyor. Hastalık için geliştirilen ilaç ya da tedavi seçeneğinin denenmesinde ise canlı denek yerine organı taklit eden bu platformlar kullanılıyor. Böylece tedavi seçeneklerinin geliştirilmesinde maliyet, süre ve yan etki riski azaltılıyor.
“Geleneksel yöntemlerle basit bir ilacın geliştirilmesi ilk başta 15 yıl sürüyor”
Hastalıklara tedavi geliştirmede teknolojik sistemlere ihtiyaç duyduklarını aktaran ESTEM Mems ve Doku Mühendisliği Birimi Sorumlusu Doç. Dr. Hüseyin Avcı, “Çip üzerinde organ platformları, çip üzerinde laboratuvar platformları son zamanlarda çok popüler olan bir alan. Özellikle Covid-19 bize gösterdi ki bizim hastalıklara karşı bir tedavi geliştirmede geleneksel yöntemlerden ziyade teknolojik, insan vücudunu ve organlarını mimik eden sistemlere ihtiyacımız var. Geleneksel yöntemlere baktığımız zaman basit bir ilacın geliştirilmesi ilk başta yaklaşık 15 yıl sürüyor. İlk başta 15 bin tane bileşik ve 3 milyar dolar gibi bir yatırıma ihtiyaç duyuyor. Bu çok uzun ve masraflı bir süreç. Biz bilim insanları olarak yeni teknolojiler üzerinde çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Aynen insandaymış gibi cevaplar alabiliyorsunuz”
Mikro akışkan çip teknolojisi sayesinde insansız yapılan deneylerde insandaki gibi sonuçlar alınabildiğini vurgulayan Doç. Dr. Avcı, “Mikro akışkan çiplerin esas amacı insan vücudundaki hangi organı ve dokuyu hedefliyorsak, hatta birden fazla organ ve dokuyu bu çiplerle beraber üretmiş oluyorsunuz. Burada bir hayvan ya da insan denemesi yapmadan, ilaç molekülünü ya da tedavi protokolünü mikro akışkan çipler üzerinde oluşturduğunuz organ platformlarına uygulayarak aynen insandaymış gibi cevaplar alabiliyorsunuz. Doğruluğu daha yüksek olabiliyor. Hayvan deneylerine göre daha iyi sonuçlar elde ediliyor, yan etkileri görebiliyorsunuz. Bu, 15 yıllık süreyi kısaltmak ve 3 milyar dolarlık maliyeti azaltmak anlamına geliyor. Herhangi bir hastalığa karşı daha hızlı aksiyon almamızı sağlıyor” diye konuştu.
“Siz ilacı almadan oluşan reaksiyonları görmek mümkün”
İlaç kullanması gereken kişiden alınan örnekle geliştirilen organ platformunda yan etkiye dair test yapılabileceğini söyleyen Doç. Dr. Hüseyin Avcı, “Burada ilaç gelişiminde, toksik malzemelerin elimine edilmesinde ve kozmetik sektöründe vücutta kritik bir organ var, karaciğer. Yapılan araştırmalarda da insan vücudunda yan etkileri görebilmek ve tahmin edebilmek mümkün ancak en zoru karaciğerdir. Karaciğer vücudumuzun fabrikası ve çok kritik bir organ. Her ilaç gelişimi ve tedavi edici yaklaşımlarda karaciğer hep ön plandadır. Bu nedenle bizim başlangıç noktamız karaciğer oldu. Burada insan vücudundan biyopsiyle ya da bir küçük kan damlasıyla UPK teknolojileriyle insandan insana değişen karaciğeri benzetebiliyoruz. Siz ilacı almadan oluşan reaksiyonları görmek mümkün. Bu da çığır açan bir teknoloji” dedi.