Çevresel ve genetik faktörler epilepsiyi etkiliyor
Çevresel ve genetik faktörler epilepsiyi etkiliyor
SAMSUN – Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, çevresel ve genetik faktörlerin epilepsiyi etkilediğini söyledi.
Halk arasında sara hastalığı olarak bilinen epilepsinin dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1’ini etkilediğini dile getiren VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Nörolojisi Kliniği’nden Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, Dünya Epilepsi Farkındalık Günü dolayısıyla bilgilendirmelerde bulundu.
Epilepsinin tekrarlayan nöbetlerle karakterize olan kronik nörolojik bir hastalık olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, “Bilinç veya davranışta geçici bulgulara neden olmaktadır. Beyindeki anormal aşırı ve/veya eşzamanlı nöronal deşarj sonucu ortaya çıkan aralıklı ataklara epileptik nöbet denmektedir. Kan şekerinde düşme, kafa travması, kan tablosundaki biyokimyasal bozukluklar ve küçük çocuklardaki yüksek ateş de nöbete sebep olmaktadır. Bu durumda semptomatik nöbet yani tetiklenmiş nöbet tanımı kullanılmaktadır. Epilepsi ise böyle sebepler yokken görülen nöbetlerdir” dedi.
“West sendromu erkeklerde görülmektedir”
24 saatten uzun sürelerle tekrarlayan iki veya fazla tetiklenmemiş nöbetin epilepsi olarak tanımlandığını dile getiren Hülya İnce, “Bu tanımlamaya ek olarak; epilepsiye 10 yıl içinde tekrarlama olasılığı yüksek olan (yüzde 60’dan fazla) tek tetiklenmemiş ya da refleks nöbet ve özgül bir epilepsi sendromu tanısı alan durumlar da dâhil edilmektedir. Yapılan çalışmalar epilepsinin, tüm dünyada yaygın bir şekilde görüldüğünü, hiçbir etnik fark, cinsiyet ayrımı ve yaş sınırı tanımadığını gösterse de çevresel ve genetik faktörler hastalık üzerinde etkili olmaktadır. Erişkin yaş döneminde erkeklerde sosyal hayatın daha çok içinde olmaları ve travmaya maruz kalma ihtimalleri daha yüksek olduğu için daha sık görülmektedir. Spesifik epilepsi türleri olan West sendromu erkeklerde, çocukluk çağı absans epilepsi ise kızlarda daha sık görülmektedir” diye konuştu.
“Erken bebeklik döneminde mutlaka çocuk nörolojisinden destek alınmalı”
Erken bebeklik döneminde nöbet riskinin yüksek olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, “Bu durum, gelişmekte olan beyindeki nöron yapısı, iyon kanallarındaki ve reseptör yapılarındaki farklılıklar sonucu gözlenmektedir. Bebek beyninde aşırı uyarılabilirlik (eksitasyon) lehine olan, eksitatör ve inhibitör dengenin farklılığı sonucu hastalık en yüksek seviyelere ulaşmaktadır. Buna karşın bebeklerin nöbetten etkilenme oranı erişkin nöronlarına göre çok daha düşüktür. Bu nedenle risk altındaki bebekler (erken doğum, çoğul gebelik, yenidoğan döneminde hastanede yatma, beyin travması, beyin kanaması, beyin enfeksiyonu geçirme ve gelişiminde gerilik olması gibi), ilk bir yılda mutlaka çocuk nörolojisi tarafından değerlendirilmeli ve kalıcı hastalıkları önlenmelidir” şeklinde konuştu.