Çocuklukta akran zorbalığı
Psikolog Filiz Yakmaz Basılgan, çocuk ve gençlerin, okuldaki akranları tarafından çeşitli şekillerde seçilip dışlanabileceğine, toplum içinde aşağılanıp, hedef alınabileceğine dikkati çekti.
Özel Hayat Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Filiz Yakmaz Basılgan, akran çatışması ve zorbalığı arasında temel farklar bulunduğunu belirterek, “Akran çatışması hayatın normal bir parçasıdır. Çatışmayla sağlıklı bir şekilde başa çıkmayı öğrenmek, çocukların ihtiyaç duydukları sosyal becerilerde ustalaşmasına yardımcı olur. Bir çatışma meydana geldiğinde, dahil olan herkes ilişkide eşit güce sahiptir. Her iki kişi de duygusal olarak üzgün olabilir, aynı fikirde olmasalar da birbirlerine saygılıdırlar. Her iki kişiye de ciddi veya duygusal olarak zarar vermez. İnsanlar çatışma yaşadıklarında genellikle pişmanlık duyarlar ve yaptıklarının sorumluluğunu alırlar. Çatışma içindeki çocuklar, yeniden eğlenmeye başlayabilmek için genellikle sorunu çözmek isterler. İlişkinin düzeldiğini hissettirmek için bir anlaşmaya varmaya niyetlidirler. Çatışma, ara sıra olur” dedi.
Öte yandan zorbalığın, hayatın normal bir parçası olmadığının altını çizen Basılgan, “Zorbalık, gücün kötüye kullanılmasıdır ve hiçbir sağlıklı yanı yoktur. Zorbalıkta, taraflar arasında güç dengesizliği vardır. Zorbalık, ciddi bir duygusal veya fiziksel zarar tehdidi oluşturur. Başkalarının korkutularak, taciz edilerek, tehdit edilerek veya aşağılanarak onları kontrol altına alınması hedeflenir. Zorbalar, hedefle ilişki kurmakla ilgilenmezler. Ayrıca hiçbir şeyi çözme girişimleri de yoktur. Zorbalığı tanımlamanın en iyi yolu, bunun kasıtlı bir eylem olduğunu kabul etmektir. Hedef, başka bir kişiyi incitmek, hakaret etmek veya tehdit etmektir. Zorbalık da tekrarlanır ve hedeflidir. Taktikler olaydan olaya değişse de, zorba aynı insanları incitmek amacıyla tekrar tekrar hedef alır” diye konuştu.
Basılgan, sağlıklı bir benlik saygısı ile gençlerin kendilerine daha fazla güveneceğini ve ayrıca güçlü ve zayıf taraflarını da belirleyerek, zorbalığa karşı kendilerini korumalarına yardımcı olacağını belirterek, sağlam bir özgüvenin, gençleri madde, alkol, sağlıksız ilişkiler ve flört istismarının tuzaklarından koruyacağını söyledi.
Gençlerin güçlü özgüvene sahip olmaları açısından aile ile kurduğu bağların da önemli olduğuna işaret eden Basılgan, şöyle devam etti:
“Çocuğunuzla vakit geçirin. Gençlerle zaman geçirdiğinizde, onların önemli olduklarını iletiyorsunuz, bu da benlik saygısını geliştirmede uzun bir yol kat ediyor. Çocuğunuzu tutkularının peşinden gitmesi için teşvik edin. Çocuğunuzun üstün olduğu her eğlenceli aktivite kendine güvenini geliştirecektir. Gençlerin güçlü yanlarından yararlanmalarına ve keyif alacakları bir şey bulmalarına yardımcı olun. Hata yapmasına izin verin. Koşulsuz sevginizi gösterin. Çocuğunuzun onları olduğu gibi sevdiğinizi bildiğinden emin olun. Başarısız olduklarında bile onlarla gurur duyduğunuzu söylemekten çekinmeyin. Mükemmelliğin önemli olmadığını, çok çalışmanın ve çabanın önemli olduğunu vurgulayın. Çocuğunuzu gönüllü işlere teşvik edin. Gençlerin bir şekilde gönüllü olmaları çok ödüllendirici ve tatmin edici olabilir. Bu, onlara kendi yaşamları için şükran ve daha dezavantajlı olanlara şefkati öğretir. Çocuğunuzun iyi seçimlerini kabul edin. Çocuklar, doğru bir şey yaptıklarında olumlu pekiştirme aldıklarında kendilerine ve yeteneklerine inanma ihtimalleri daha yüksektir. Çocuğunuzun yetkinliğine inanın. Yardımınız olmadan bir şeyi halletmelerine izin verdiğinizde ne kadar zor olursa olsun yeteneklerine olan inancınızı onaylamış olursunuz. Makul hedefler belirlemesine yardımcı olun. Ulaşılamaz bir şeyi başarmaya çalışmak, özgüveni öldürmenin en garantili yoludur. Onu karakteri için övün. Çocuğunuzu kurtarmaktan kaçının. Kötü bir arkadaşla uğraşmak, bir spor takımından atılmak veya kötü bir seçimin sonuçlarıyla uğraşmak olsun, anne ya da baba durumu kurtarmadan onlar hayatta kaldıklarında bu onların güçlü yönlerini geliştirecek ve dayanıklılıklarını arttıracaktır. Çocuğunuza iddialı olmasını öğretin. Kendi ayakları üzerinde durabileceklerini öğretin. Kıyas yapmaktan kaçının. Her gencin bireyselliğini ve özelliklerini birbirleriyle karşılaştırmadan takdir edin. Çocuğunuza hayır demeyi öğretin. Çocuklarınız, kendilerini rahatsız eden bir isteğe, o kişi bir yetişkin olsa bile, hayır deme hakkına sahip olduklarını hissetmelidir. Temel strateji, çocuklarınıza saygılı bir şekilde hayır demeyi ve sağlıklı sınırlar koymayı öğretmektir.”