Çukurova?da Tecirli Türkmen Aşireti Tarihi

Çukurova?da Tecirli Türkmen Aşireti Tarihi

Tecirli Türkmen aşiretlerinin, Oğuzların 24 boyundan Beydili boyuna mensup oldukları bilinmektedir. Beydili Boyu, Anadolu?ya geldikten sonra Urfa Karacadağ bölgesine yerleşmiş, Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra Dulkadirli Türkmenlerini (Ulusu) oluşturan boyların arasında yer almıştır. Dolayısıyla Tecirli aşiretleri, XIV. Yüzyılda Dulkadirli Türkmenlerini oluşturan boylar arasında isimleri zikredilmektedir.

Tecirli (Tacirlü) aşireti, Dulkadirli Ulusunun Ağcakoyunlu boyuna bağlı bir oymak olup, Amik Ovası?nda kışlardı. Fakat  XVII. Yüzyılda Ceyhan nehri kıyısı ve özellikle Haruniye ovasında kışlamaya başlamıştır. Daha XVIII. Yüzılda Tecirli aşiretinin  çevreye verdiği zararlardan bahseden çok sayıda belge görülmektedir. Bu dönemde büyük çoğunluğu konar-göçer olup ancak üç-dört yüz hanesi Haruniye?de ziraat etmeye başlamış ise de henüz yerleşik düzene girmemişlerdir. Bugün hala isimleri köylerde ya da ailelerde yaşayan birçok obaya ayrılmışlardır. Palalı, Yazmalı, Şekerli, Hiboğlu, Güneydoğu, Budaklı, Gürer, Böcüklü, Doballı, Eloğlu, Çerçioğlu, Alcı, Göcüklü, Kokulu, Çırnazlı, Karabibili, Araplı, Kırmıtlı, Kabukluşağı, Alhanlı, Sarıhasanlı, Kalalı, Karaobalı, Dervişiye.

XVIII. Yüzyıl sonlarında Tecirli aşiretleri ?Ayas,Berendi,Kınık (Osmaniye)? bölgesine iskan edilmek istendiyse de konar-göçer hayatlarını devam ettirdiler. Aynı yıllarda bu defa Tecirli aşiretlerinin Rakka tarafına iskan edilmek istendiğini görüyoruz. Rakka dolaylarının havası ve iklimi Türkmen aşiretlerine ağır geldiğinden yerleşmek istememiş ve ilk fırsatta kaçıp eski yurtlarına dönmeye çalışmışlardır. Osmanlı Devleti?nin XVIII. Yüzyılda uygulamaya çalıştığı iskan siyasetinin bu bölgede pek başarılı olduğu söylenemez. Zira XIX. Yüzyıl başlarından itibaren, Güney Anadolu?da ve bilhassa Çukurova?da kışlayan ve yaz mevsimi ile birlikte Sivas-Kayseri-Maraş taraflarına yaylaya yola çıkan konar-göçer Türkmenlerin asayişsizlikleri devam etmiştir.1691 yılında Ceyhan Nehrinin sol yakasında bulunan Kınık (Osmaniye), Berendi (Ceyhan) ve Ayas (Yumurtalık) bölgesine yerleştirildi.Aşiretin konar-göçer olması hayvancılıkla uğraşması nedeniyle kışın Çukurova?da yazın da Göksun,Elbistan ve Kayseri?nin Maraş?a sınır olan bölgelerinde yaylaya gitmeleri merkezi hükümet tarafından hoş karşılanmazdı. Çünkü bu gidiş gelişler sırasında ekili alanlar zarar görür, güvenlik problemleri ortaya çıkar, vergi alınmasında güçlükler yaşanır,acil durumlarda orduya asker temininde isimlere ulaşılamazdı.1694 yılında bu rahatsızlığın önlenmesi amacıyla merkezi hükümet tedbir alma zorunluluğu içerisinde girişimlerde bulunmuştur.Maraş?ta oturan Kozanoğlu?na 1706 yılında ferman göndererek Tecirli aşiretinin Rakka?ya sürülmesini ferman eder. Aşiretin ileri gelenlerinden 2 kişi  Amasya?da rehin tutulmak suretiyle sürgünün sonuçlandırılması istenmiş ancak bu kişilerin serbest bırakılması üzerine görevde ihmali bulunan muhafızlar hakkında gerekli soruşturmanın yapılması 1707  Ocak ayı başlarında Rakka Valisinden istendi. 1707 yılında Tecirli ve Cerit aşiretlerine mensup kişilerin Nisan ayı başlarında İsneyn ovası çevreyi rahatsız etmesi nedeniyle Karaman Valisi Hasan Paşa?ya gönderilen fermanla aşiret reislerinin layık oldukları cezalara çarptırılması ve gereğinin yapılması için üzerlerine bir miktar asker gönderilmesi istendi. 23 Haziran 1707 tarihinde gönderilen yazıyla vergilerin zamanında alınması ve aşiretin yaylaya çıkmalarının engellenmesi emredildi. Ayrıca iskan olunan yerlerde yeteri kadar toprağa sahip olmayan aşiretlere toprak verildi,kışlaklarda bulunan arazilerde de ziraat yapmaları sağlandı.

Aşiretin Rakka da kışlamayıp tekrar Çukurova?ya gelmesi nedeniyle 1708 yılında Adana Beylerbeyi?ne bir emir göndererek başka yere sürülmesi istendi. Ayrıca bu amaçla 7 Şubat 1708 tarihinde Maraş Beylerbeyi Rışvanoğlu Halil Paşa?ya da bir ferman yollandı. Fermanla Tecirli aşiretinin birikmiş olan vergi borçlarını ödemeleri şartıyla Ayas,Berendi ve Kınık?a iskan olunmasına izin verildi. Bunların düzenli bir şekilde yerleşimini sağlamak için Dergah-ı Mualla Kapucubaşlarından Elhac Yusuf Efendi buraya voyvoda tahin olundu. Buna rağmen iskan başrılı olmadı. Tecirli aşiretinin bu tutumu üzerine aşiret mensuplarının Rakka ya sürülmesi emredildi. Fakat bu emrin uygulanmasında da başarılı olunmadı. Bu durum karşısında merkezi hükümet Tecirli aşiretinin tarımla meşgul olması kaydıyla Anavarza civarına mecburi iskan hususunda talimat verildi, fakat bu talimattan da sonuç alınamadı. 1712 yılı Aralık ayı başlarında Halep ve Rakka valisi Yusuf Paşa ve Maraş Beylerbeyi Bekir Paşa aşireti  tekrar Rakka?ya sürmek için g irişim yaptıysa da başarılı olunamadı. Ancak Cerit aşiretine bağlı Tatarlı ve Azizli oymakları 1713?de Rakka?ya sürüldü.1720 yılında Tecirli aşiretine mensup 50 hane Harran Ovasına yerleştirildi. Aşiret bazı vergilerden muhaf tutuldu. 1723 yılı Ocak ayında Rakka Valisi Osman Paşa?ya gönderilen emirde Tecirli aşiretinin hayvanları,ailesi ve eşyalarıyla birlikte zorla Rakka?ya iskanı istendi. Bu emrin yerine getirilmesine yardımcı olmak amacıyla  Adana Beylerbeyi ve Dulkadirli?den asker takviyesi istendi. Rakka?ya mecburi iskan edilen Tecirli aşiretinin bir daha firar etmemesi hususunda caydırıcı tedbirler alındıysa da uygulamada başarılı elde edilemedi. Tecirli aşiretinin diğer aşiretlere tesir edeceği düşünülerek mallarından senelik 2500 kuruş gelir vergisi alınarak Rakka?da sıkı kontrolde kalmaları istendi. Bütün bu çalışmalara rağmen Tecirli aşiretinin iskanı mümkün olmadı. Bu duru karşısında 1724 yılında Tecirli aşiretinin tekrar Anavarza?ya iskanı için ferman çıkarıldı. Bu fermandan da sonuç elde edilemedi. 11 Eylül 1733 tarihinde Tecirli aşiretinin Beylerine gönderilen fermanda aşiretin huzuru için kendilerine mensup olanların eşkiyalık yapmalarına izin verilmemesi ,Ağaların eşkiyalık yapanları tespit etmesi devlete teslim etmeleri istendi. Eğer bu duruma riayet edilmezse üzerlerine asker gönderileceği, mallarına el konulacağı, kusurlu olan ağaların Kıbrıs?a sürgün edileceği fermana uymayanların ağır şekilde cezalandırılacağı bildirildi.

2.Tanzimat Döneminde Tecirli Aşiretlerinin Sebep Oldukları Problemler ve İskan Çabaları (1855-1865)  

XIX. yüzyılda Çukurova bölgesi, göçer aşiretlerinin kışladığı, şehirlerde ayan ailelerin hakim olduğu devlet otoritesinden yoksun bir vaziyete gelmiştir. Tanzimat Dönemi politikalarının gereği olarak gereği olarak merkezi otoritenin güçlendirilmesi, vergi ve asker alımının düzenlenmesi, ayanların ortadan kaldırılması, konar-göçer aşiretlerinin iskan edilmesi gibi faaliyetler yapılmıştır. Özellikle göçebe aşiretlerin iskanı devletin önemle ele aldığı konulardan biridir. Aşiretlerin iskanını gerektiren temel sebepler, onların vergilerini ödemeleri, askerlik hizmetini yerine getirmemeleri, yaylaya gidip gelirken yerli ahaliye verdikleri zarar ve ziyanlar, birbirleri ile olan mücadeleleri gibi önemli hususlardı. Ayrıca yol kesme,hırsızlık,gasp,adam öldürme,ekinliklere ve zirai alanlara verdikleri zararlar nedeniyle bulundukları bölgenin asayiş ve emniyeti tehlikeye düşürmektedirler. Ülkenin en verimli arazileri terk edilmiş durumdadır ve buralarda aşiretler başıboş dolaşmaktadır. Göçebe aşiretler bu boş arazilere yerleştirilerek buralar ?şenlendirilecek? , devlet otoritesi tesis edilmiş olacaktır.

Aşiretlerle ilgili bir başka sorun, Kırım ve Kafkas muhacirlerinin, Tecirli?nin yaylak ve kışlaklarına yerleştirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Kafkasya?dan göç eden bir bölük Nogay muhaciri Ceyhan yakınlarına  yerleştirilir, bu durum 1850?deki Adana haritasında görüldüğü üzere Maraş Türkoğlu ile Yılankale arasındaki alana Tecirli sahrası denmesi kendilerine kabul ettikleri topraklara başkalarının yerleşmesini kabullenemeyen aşiretin şiddete başvurmasını getirmiştir.

Diğer bir unsur ise uluslar arası sistemde meydana gelen değişimdir. Rekabet halinde olan İngiltere,Fransa,Almanya gibi batılı ulusların tekstilin ham maddesi olan pamuğa olan ihtiyaçları Osmanlı Merkezi hükümeti üzerinde yan etkiler bırakmıştır. Pamuğun ithalatında önemli rol oynayan Kaliforniya?da meydana gelen kargaşa ham maddenin temininde güçlükler yaratmaktadır. Bu nedenle güvenilir yeni alanların pamuk üretimine geçmesini zorlamaktadır. Bu şartlar altında Kırım Savaşı bu konuda Osmanlı Devletiyle Batılı müttefiklerin iş birliğini kolaylaştırmış özellikle Fransa?nın bu konudaki istekleri dikkate alınmıştır.4 Kasım 1855 tarihli Adana meclis mazbatasında ?Adana eyaletinin bulunduğu yerleşim yerlerinde asayişin sağlandığı ifade edilmektedir. Bu konu da Ankara Valisi Vecihi Paşa?nın gayretlerinin olumlu sonuçlandığı ifade edilmektedir. 1856 yılında Maraş Valisine yazılan yazıyla Tecirli aşiretinin üzerine Göksun?da bulunan asker sevk edilmek istenmiştir. Harekata Kaymakam Yusuf Bey kumandasında aşiretin yaylaya giderken geçtiği Ceyhan Köprüsü tutularak çevreye verilen zararlar önlenmek istenilmiştir. Bu askeri harekatta harcanan toplam masraf 126.964 kuruş tutarındadır. 1857 yılında konu Osmanlı Meclisinde görüşülmüş ve bu konuda ıslah ordusu kurulması  ordu komutanlığına Derviş Paşa?nın atanması hükümet adına Ahmed Cevdet Paşa?nın görevlendirmesi bütçenin de 40.000 kese altın olarak bağlanması hüküm altına alınmıştır.  Bu durum konunun köklü çözümünü isteyen bir irade beyanıdır. 14 Mart  1864 tarihli Adana Valisinin sadarete gönderdiği bir belgeden Tecirli aşiretinin yaylaya gitmesine engel olmak için askeri tedbirler alındığını anlıyoruz. Hüsnü Paşa komutasındaki bir tabur ,iki bölük süvari,üç takım topçu,askeri nizamiye ile Maraş?taki taburun görevlendirilmesi tasarlanır. Maraş?taki taburun aşiretin geçiş güzergahı olan Andırın ve Bulanık Bahçe taraflarına Adana?daki kuvvetlerin ise münasip mevkiye hareket ettirilmesi halinde silah kullanmadan Tecirli aşiretinin yerinde kalacağı düşünülmüştür. Belgelere göre Tecirli aşiretinin genelde Çukurova?da bulunduğu 400 hanenin Haruniye?de, 400 hanenin de İl-oğlu obasında  kışlamakta olduğu tüm ikazlara rağmen Maraş sancağı civarında dolaştığı Maraş?taki askeri birliğin 12 Nisan 1864 tarihinde stratejik olarak yeniden değerlendirme yaptığı kayıtlarda anlaşılmaktadır. Fakat burada asıl dikkati çeken ?Fırka-i İslahiye? nin hazırlanması konusunda çalışmalar başlamış köklü bir islahın yapılması gerektiği devlet adamları tarafından dile getirilmiştir. Bu tarihten itibaren Tecirli aşiretinin yaylaya çıkmaları engellenmiş bunlardan bir miktarı Çukurova?da zorunlu iskana tabi tutulmuşlardır.1865 baharında Tecirli aşireti yaylaya çıkmak için yola düşer. Maraş mutaşarrıfı Aşir Paşa, Harta Boğazına bir tabur asker göndererek Hoğdu denilen mahalde Araplı Obası reislerinden Palalı?nın oğlu Süleyman?ı mağlup ederek tekrar Haruniye tarafına gönderir. 185 yılı Mayısı?nda vapur ile İskenderun?a gelen Fırka-i İslahiye Çukurova çevresinde köklü bir ıslahat faaliyetine başlar. İskenderun?dan hareketle Mursaloğlu?nun rehberliğinde ilerler. Hassa,İslahiye kasabaları kurulup İslahiye?den hemen Yarpuz?a çıkılıp oradan Ali Bekiroğlu yurdu üzerine hareket edilmesi düşünüldü. Fakat bu yol çok sarp olduğundan daha önceden de Mısırlı İbrahim Paşa ve sonra da Çatalbaş Mustafa Paşa denemiş başarılı olmamıştı. Kişnes Köyünde karargah kurulmasına karar verildi. Ordu bu stratejik yerden Gavurdağındaki ve Haruniye?deki aşiretleri kontrol alacağını düşündürdü ve gerçekleştirdi. 28 Ağustos 1864?de Fırka-i İslahiye Kişnes Köyü?nden ayrılıp Bac Burnu yerde geceleyip Hacı Osmanlı Köyü?nün üst tarafına çadırlar kurularak 9 tabur asker yerleştirildi. Gürcü,Çerkez ve kürt süvariler köyün alt tarafında düzlüklere yerleştirildi. Ali Bekiroğlu kıskaç altına alındı. Tecirli kethüdası olan Kara kaya aşiret içerisinde büyük bir nüfusa sahip olduğundan Derviş Paşayla anlaşma yoluna gitmedi. Ordunun başında bulunan yaver paşa ve Erkan harbiye reisi Hüseyin Bey Tecirli aşiretinin atlılarıyla çarpışmışlar ordudan bir Süvari subayı, bir çavuş iki nefer yaralanmış Tecirler ise 15 kadar ölü ve yaralı verdiği gibi birkaç kişi sağ olarak teslim olmuş hayvanlar askerlerin eline geçmiştir.

Yağmalanan hayvanların teslimi için askeri karargaha çağırılan Süleyman Ağa(Palalı) o gün üzüntülüydü. Kendisine Cevdet Paşa tarafından yöneltilen soruya laubali bir şekilde cevap verdi. ?Kara Kethüda oymağının hayvanlarını ne yapacağız? Kendisi gelmiyor; bari sahiplerin bulsak da onlara teslim etsek.?dedim. Süleyman Ağa dedi ki: ? Efendim niçin böyle olmayacak şeyleri gereğinden fazla büyütüyorsunuz. Bu hayvanların hangi sahiplerini soruyorsunuz? Bunların içinde Tecirler?in ellerinde yıllanmış hayvan yoktur. Şundan bundan gasp edilmiş hayvanlardır. Asıl sahiplerini Allah?tan başka kim bilir? Şimdi askerlerin ellerine geçti artık onlarındır. Fakat madem ki bu kadar merak ediyorsunuz.Vergi borçlarına sayarak pek de laik olmasalar da Tecirli aşiretine bir iyilik edebilirsiniz. ? asker Palalı?nın dediğini yaptı.

Süleyman Ağa?nın kızgınlığına gelince Tecirli aşiretinde karıların da kocalarını boşama hakkı varmış. Karı kocasına ?Ben ondan hoşnut değilim diye haber gönderdiği andan ondan boş olurmuş. O gün Süleyman Ağa?nın karısı da bu şekilde boşamış olduğundan kızgınlık bundandır.

Osmaniye?nin kuruluşunda Bac Burnu muhafızlığına memur olan Tecirli Rüstem Ağa Osmaniye meclis azalığına atandı. 1865 yılında Şerr-i İslahiye kanunu (İskan Kanunu) Cumhuriyet Dönemin?de de var olmaya devam etmiştir.  

KAYNAKLAR

-MA?RÜZAT   (Ahmed Cevdet Paşa)

-CENUP?TA TÜRKMEN OYMAKLARI (Ali Rıza Yalman)

-19. YÜZYILDA ÇUKUROVA TÜRKMEN AŞİRETLERİ TEZİ (M. Fatih Sansar)

-MARAŞ?TA 1855?TE TECİRLİ AŞİRETİNİN İSYANI (Yardımc Doç. Dr. Ahmet Eyicil)

-TÜRK TARİHİ?NİN SOSYOLOJİSİ(Prof.Dr. Orhan Türkdoğan)

 HAZIRLAYAN: MEHMET ÇALIK - OSMANİYE



Güncel 25.10.2016 04:56:52 2
Muammer ertugrul
17.08.2022 17:11:30
Tecirlinin beydilli olduğunu nerden çıkardınız.. tecirli olsun cerid olsun.zulkadir olarak geçer..dulkadirli kurucuları arasında..dulkadir devletide Avşar İmanlu asiretinin bedil oymagi tarafından kurulan bi devlet..Bayatlar olsun Bayındır olsun .Barak turkmenleri olsun hepsi timurun altinorda Devletini yıkmasiyla geldiler anadoluya...osmanliyi yenince Bayındır boyu akkoyunluyu kurdu..cogu aslen iz ve oz mogol boyu kayi Bayat bayindir barajlar ve Hülâgû zamanında yerleştirilen 200 bin çadır haric ...Avşarların bile avar kaganliginin devamı olduğu cagatay ve beydilli nin beydeli olarak 500 lu yıllarda ve avsarin kolu olduğu İran eski kayıtlarında var

Tamer GÜÇLÜ
22.09.2022 21:23:01
Mehmet ÇALIK beye emeklerinden dolayı sulalem adına teşekkür ediyorum . Aşiretin 1855 yılından sonra adı geçen Süleyman AĞA öz dedemizdir. Dönemin padişahı II.ABDULHAMİTHAN tarafından büyük dedemiz CAFER AĞA ya verilen ferman belgesi gerçek haliyle elimizdedir. Saygılarımızla.

İlginizi Çekebilir

1

Şehit Astsubay Çavuş Mehmet Ali Horoz, Kahramanmaraş'ta son yolculuğuna uğurlandı

2

Hatay'da iki motosikletin çarpıştığı kazada 3 kişi yaralandı

3

Adana'da evinde ruhsatsız 3 silah ele geçirilen zanlı tutuklandı

4

Kahramanmaraş'ta şehit polisin oğlu ile kızına sürpriz doğum günü kutlaması

5

Kahramanmaraş'ta lise öğrencileri de havacılık ve savunma sanayine dahil edildi

6

Antalya'da toptancı halinde çıkan yangında, 4 ardiye kullanılamaz hale geldi

7

Maviyemişin "kültür elçisi" profesör, 24 yılda üretimi şehir şehir yaydı

8

Kahramanmaraş'ta sabun imalathanesinde çıkan yangın söndürüldü

9

Huawei Radyolink Endüstri Forumu'nda 5.5G'nin temelleri müzakere edildi

10

Mersin'de iki meslek liseli, enkazda titreşim algılayan taşınabilir cihaz tasarladı