22 Temmuz 2007 seçimleri öncesiydi, uydudan da yayın yapan mahalli bir televizyon kanalından bir partinin o ildeki tüm milletvekili adaylarının katıldığı bir programı izliyordum, "kork Allah`tan korkmayandan" derler ya o hesap, yapılan propagandayı görünce bunlardan korkulur diye düşünmüştüm. Adaylardan birisi CHP yi kötüleyecek ya şöyle diyordu,"Seçim propagandası için gittiğimiz köylerden birinde bir amcaya sordum,`CHP sana ne hatırlatıyor amca, dedim.O da bana CHP vergi, karne ile ekmek,yakıt, un,yağ, tuz, şeker kıtlığını hatırlatıyor dedi. Gerçekten CHP iktidarı demek o köylü amcanın dediği gibi karne ile ekmek dağıtımı, yakıt, un, yağ, şeker vesaire kıtlığı demektir..." türünden propaganda yapıyordu. Halbuki o adayın bahsettiği durum CHP nin tek başına iktidar olduğu ikinci Dünya Savaşı Yıllarıydı, yani tam 57 yıl öncesi.Şöyle bir anektod anlatılır; 1950 li yıllarda Merhum İsmet Paşa`ya diğer partililer bir çocuğa sizin dönemizde bizleri şekersiz bıraktınız dedirtirler. İsmet Paşa da "evet ama, yavrum sizleri babasız bırakmadık ya" der.O dönem II.Dünya Savaşı Yılları ve Türkiye`de vahşi savaş şartlarından etkilenmiş,bu CHP nin bir başarısızlığı değil halbuki. Bu günlerde sisler dağıldıkça millet yapılmış olan tek yanlı propagandanın daha çok farkında olmaya başlıyor.Siz hiç iktidar lideri ile herhangi bir muhalefet liderini ülke meselelerini batı ülkelerinde olduğu gibi açık oturumlarda tartıştıklarını gördünüz mü? Halbuki 2002 seçimlerinden önce sayın Tayyip Erdoğan ile sayın Deniz Baykal`ın ülke sorunlarını Uğur Dündar`ın sunduğu programda tartıştıklarını hepimiz biliyoruz. 2002 Seçiminden bu güne kadar ülkemiz tek parti çoğunluğuna dayanan, bir hükümet tarafından yönetilmekte olmasına rağmen, ülkenin geldiği noktayı 2002 den daha iyidir, diyebilir miyiz? Borsadan bankalara, Türk telekomdan limanlara sürekli bir şeyler özelleştirme adı altında satılırken, mevcut hükümetin Cumhuriyet boyunca gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin aldığı dış borçdan daha fazla dış borç almasına ne dersiniz? Patlama yaptığı söylenen İhracatta ise Türkiye`nin öz katkı payının %20 lerde kaldığı, ihracatın %80 inin ithalata dayalı olduğu gerçeğine ne dersiniz? Güvenlik ve terör konusuna ne buyurulur? Bütün bunlardan, bu kötü gidişattan kim sorumludur? Her halde bu kötü gidişattan sorumlu bizim Toprakkale`li İrecep Emmim değildir! Muhalefet liderleri ve partileri mi sorumludur? Muhalefet liderlerini önyargısız, dinlediğiniz de, onların çoğu konuda haklı olduklarını göreceksiniz.Örneğin Deniz Baykal`ın grup konuşmasını televizyondan dinlediğimde aslında ona haksızlık yapıldığını düşündüm.Sadece bir örnek, "Irakta güçlü bir merkezi hükümet oluşturuluncaya kadar Türkiye-Irak sınırı dağların Irak tarafındaki düz araziden geçirilsin." önerisinde bulunuyor sayın Baykal hatta 2002 de de aynı öneride bulunduklarını söylüyor.Bence sayın Baykal`ı dinlemek gerek çünkü ne "düz ova siyasetinden bahsediyor, ne teröristlere gelin silahı bırakın siyasete girin diye davet ediyor, ne de `takiyye` yapıyor!" Bakınız borsanın %70 i, bankaların % 40 ı, bazı milli kuruluşlar, limanlar, topraklar... yabancılara satılmış diye duyunca, sizler Atatürk`ün gençliğe hitabesini eminim tekrar okuma ihtiyacı duyuyorsunuznuzdur! Evet evet, sayın Deniz Baykal`a ve Türkiye Cumhuriyeti`nin kurucu partisi CHP ye bu ülkenin ihtiyacı var. Sizce de değil mi?