Depremde yıkılan tarihi Habib-i Neccar Camii İmamı: “Habib-i Neccar Camii en kısa zamanda ayağa kalkacak.”
Depremde yıkılan tarihi Habib-i Neccar Camii İmamı: “Habib-i Neccar Camii en kısa zamanda ayağa kalkacak.”
6 Şubat günü meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan tarihi Habib-i Neccar Camii imamı Fethullah Uğraş İhlas Haber Ajansına konuştu. İmam Uğraş Habib-i Neccar Camiinin en kısa zamanda ayağa kalkacağına inandığını söyledi.
6 Şubat günü meydana gelen “Asrın felaketi” olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremler birçok ili etkilemişti. Depremde büyük hasar alan illerden Hatay’dın Antakya ilçesinde bulunan ve Türkiye sınırları içerisinde inşa edilen ilk cami olarak bilinen Habib-i Neccar Camii de depremde yıkıldı. Habib-i Neccar Camii imamı Fethullan Uğraş deprem gününü ve sonrasında yaşadıklarını İhlas Haber Ajansına anlattı.
“O anda ilk aklımıza gelen şey Allah’ım canımızı imanla al, diye dua etmek oldu.”
Depreme uykuda yakalandıklarını söyleyen Uğraş, “6 Şubat sabahına gelmeden akşam camide son yatsı namazını kıldırdıktan sonra eve gelip gece uyuyup depremle uyandık. Hanım yataktan kalkıp deprem oluyor, dediğinde sakin ol bekle dedim. Daha birkaç saniye geçmeden duvarlar çatırdamaya başlayınca kendimizi hemen yatağın yanına attık. Orada binanın çöküşüne şahit olduk. O anda ilk aklımıza gelen şey Allah’ım canımızı imanla al diye dua etmek oldu” ifadelerini kullandı.
“İnsanların hepsinin öldüğünü düşündüm.”
Enkaz altında yaşadıklarını anlatan Uğraş, “Sonrasında 4 buçuk saat enkazın altında hanımla beraber sıkışmış vaziyette kaldım. İki kızım da yan odadaydı. Dışardan sesler duyuyorduk. Kelime-i şehadet getirenler, Allah Allah diyenler. İnsanlar kendi lisan-ı halleri ile felaketin büyüklüğünü anlatıyorlardı. Aradan dakikalar geçtikçe sesler kesildi. Sesler kesilince iyice umutsuzluğa kapıldık. İnsanların hepsinin öldüğünü düşündüm. Sadece kızlarımın sesini duyuyordum. O da neden kimse gelmiyor, diyordu. Küçük olduğu için deprem sadece bizim evde oldu zannediyor. Daha sonra eşimin gayreti ile sıkıştığım yerden biraz rahatladıktan sonra sadece Allah’a sığındık” şeklinde konuştu.
“Çocuktan haber alamamak enkaz altında kalmanın sıkıntısından daha büyük sıkıntıydı.”
Enkaz altından çıktıktan sonra kızını bulmanın daha sıkıntılı olduğunu söyleyen Uğraş, “Hava aydınlandıktan sonra enkazın arasında ışık görmeye başladım. Birkaç metre yukarıda ışık görüyordum. Oğlum yakın bir köyde imam. Oğlum gelip seslendi. Biz karşılık verince o da kendini kaybetti zaten. Onu sakinleştirdim. Arkadaşı ile birlikte bir gayretle bizi çıkardılar. Küçük kızım bizden önce çıkmış yardım aramaya gitmiş. 24 saat onu aradık. Deprem zamanı sokaklarda kızımızı aradık. Çocuktan haber alamamak enkaz altında kalmanın sıkıntısından daha büyük sıkıntıydı” ifadelerine yer verdi.
“Cami yıkılmış olmasına rağmen Sakal-ı Şerif’i alıp oradan ayrıldık.”
Sakal-ı Şerif’i çıkartmanın huzur verdiğini söyleyen Uğraş, “Sonrasında ilk iş olarak oğlumla beraber camiye gittik. Caminin de yıkılmış olduğunu ve insanların avlusunda perişan vaziyette beklediğini gördük. Hemen odaları açıp insanların ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştık ve burada kalabilirsiniz dedim. Daha sonra oğlumla beraber yıkılmış olmasına rağmen yerine konulamayacak bir tek şey vardı. Sakal-ı Şerif’i alıp oradan ayrıldık. Bu da bize ayrı bir huzur verdi” diye konuştu.
“Şu an Ankara’da geçici olarak bulunuyoruz. En kısa zamanda memleketimize dönmek istiyoruz.”
En kısa zamanda memleketine dönmek istediğini söyleyen Uğraş, “Sonrasında depremin 3’üncü günü Etlik Şehir Hastanesinde 1 hafta kadar kaldık. Şu an Ankara’da geçici olarak bulunuyoruz. En kısa zamanda memleketimize dönmek istiyoruz. Habib-i Neccar Camii en kısa zamanda ayağa kalkacak. Antakya’da ilk ayağa kalkan eser o olacak diye inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Adım başı camii var zaten replika camiye gerek yok. Yapılacaksa bile büyük bir replika camii yapılmalı. Personel ve diğer giderler açısından ekonomik olur.