Depremin vurduğu kültürel miras için çağrı
Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremler sonrası binlerce can kaybının yanı sıra bölge turizmi için büyük öneme sahip tarihi ve kültürel varlıklar da zarar gördü.
Deprem sonrası Hatay’ın Kırıkhan ilçesindeki Darb-ı Sak Kalesi ve 16. yüzyılda Sokullu Mehmet Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Sarı Selim Camii’nin minaresinin bir kısmı ve Hatay’ın tarihi Uzun Çarşısı, 152 yıllık İskenderun İtalyan Latin Katolik Kilisesi büyük oranda yıkıldı. Gaziantep’te ise Gaziantep Kalesi’ne ait bazı burçlar, tarihi Antep evleri, Şirvani Cami’nin doğu duvarıyla kubbesi, Karagöz Camii ve Karatarla Camii yıkıldı. Adıyaman’da, ilin en eski camisi olma özelliğine sahip olan Adıyaman Ulu Camii ve Karakuş Tümülüsü’nde yer alan 2 bin yıllık tokalaşma sütunu depremde yıkılan yapılar arasında. Diyarbakır’da ise UNESCO tarafından dünya mirası olarak belirlenen Diyarbakır Kalesi’nin bazı bölümleri hasar gördü. Malatya’da 13’üncü yüzyılda Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından inşa edilen Ulu Camii ve Hacı Yusuf Taş Camiileri ile Osmaniye’de bulunan Enverü’l-Hamid Camii yıkıldı. Depremin merkezi olan Kahramanmaraş’ta ise müzeler yerle bir oldu.
Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Turizm Bölümü Başkanı Prof. Dr. Orhan İçöz, hasar alan ve yıkılan tarihi ve kültürel varlıklarla ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. İçöz, deprem bölgesindeki yaraların sarılmasından sonra bölgenin yeniden turizme kazandırılması için önerilerde bulundu.
Tarihi değerler
Depremden en fazla etkilenen illerden biri olan Hatay’ın Antakya ilçesinde turizm değeri yüksek olan çok sayıda tarihi eserin hasar gördüğünü ve bir kısmının yıkıldığını söyleyen İçöz, “Bunlar arasında Roma döneminde ışıklandırılan ilk cadde olan Kurtuluş Caddesi, sinema salonu olarak tasarlanan ve Hatay Devleti’nin kurulmasından sonra meclis binasına dönüştürülerek Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmasına kadar meclis binası olarak kullanılan Hatay Meclis Binası, Sarımiye Camii ve Hatay’daki en büyük ve en eski cami olarak kabul edilen Antakya Ulu Camii, Antakya’da yer alan Hristiyanlığı yaymak amacıyla Antakya’ya gelen havariler Yahya ve Yunus’a ve onlara inanan ilk kişi olan Habib-i Neccar’a ait olduğu düşünülen mezarlara ev sahipliği yapan Habib-i Neccar Camii en fazla göze çarpanlardır” dedi.
2 bin yıllık Titus Tüneli sağlam kaldı
İçöz, milattan önce 300’de Büyük İskender’in generallerinden Seleukos I. Nikator tarafından yaptırılan ve İstanbul’daki surlardan sonra Türkiye’deki en uzun surlara sahip olan Hatay Kalesi’nin kalıntılarının ve Titus Flavius Vespasianus tarafından yaptırılan iki bin yıllık Titus Tüneli’nin sağlam durumda olduğu bilgisini verdi. Adıyaman’da ise dünyanın halen kullanılmakta olan en eski köprüsü olan Cendere Köprüsü’nde ise herhangi bir hasar oluşmadığını söyledi.
Adıyaman’da yer alan Kommagene kralı Antiochos Theos tarafından Nemrut Dağı’nın tepesine yaptırılan dev heykeller, Şanlıurfa’da dünya tarihine ışık tutan birçok tarih öncesi yapının gün yüzüne çıkarıldığı Göbeklitepe, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi, dünyanın en büyük mozaik müzesi olan Zeugma Müzesi ve Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri olarak kabul edilen Antakya’daki Aziz Pierre Kilisesi de depremden zarar görmeden kurtulan tarihi değerlerden oldu.
Turizme önemli görevler düşüyor
Depremin verdiği hasar sonrası turizm adına yapılması gerekenlerden bahseden Yaşar Üniversitesi Turizm Bölümü Başkan Prof. Dr. Orhan İçöz, “Hasarın ekonomik hacminin 100 milyar dolar civarında olacağı, hatta bu rakamı bile aşacağı tahmin ediliyor. Dolayısıyla depremin sebep olduğu olumsuzlukların tamiri uzun bir süre ülke gündeminde kaçınılmaz olarak yer alacak. Bu ekonomik zararların telafisi açısından turizme de önemli görevler düşüyor. Bu konuda atılması gereken ilk adım olarak turizm varlığı niteliğindeki hasar gören tüm tarihsel yapıların hızlı bir şekilde eski durumuna getirilmesi, bölgedeki genel alt yapı ile birlikte turizm alt yapısının ve elbette konaklama tesislerinden oluşan üst yapıların da dikkatli bir şekilde gözden geçirilerek hizmete sunulması gerekir. Özellikle bölgedeki otellerin sağlamlık tespiti yapılarak sağlam olanların bu konuda kendilerine verilecek resmi bir belge ile hizmete açılması bölge turizminin yeniden canlanması için önemli. Bölgedeki havaalanları ile diğer ulaşım sistemlerinin de etkin bir şekilde devreye girmesi ile bölge turizminin birkaç yıl içinde canlanması sonucu bölge ekonomisinin yeniden üretkenliği artacak ve depremden etkilenen bölge insanları için önemli bir gelir kapısı olması sağlanabilecektir” diye konuştu.