Dışişleri Bakan Yardımcısı Kıran: “Dünyanın kaderinin 5 ülkeden birinin iki dudağının arasına hapsedilmesi asla kabul edilemez”

Dışişleri Bakan Yardımcısı Kıran: “Dünyanın kaderinin 5 ülkeden birinin iki dudağının arasına hapsedilmesi asla kabul edilemez”

Dışişleri Bakan Yardımcısı Kıran: “Dünyanın kaderinin 5 ülkeden birinin iki dudağının arasına hapsedilmesi asla kabul edilemez”

Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi temsilcisi hakkında, “Bu 5 ülkeden birinin iki dudağının arasından çıkacak bir sözle maalesef bütün insanlığın kaderi belirleniyor. Bu sürdürülebilir bir durum asla değil. Dünyanın kaderinin bu 5 ülkeden birinin iki dudağının arasına hapsedilmesi asla kabul edilemez” dedi.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin düzenlediği ‘Hasbihal’ sohbetlerinin 4’üncüsüne konuk oldu. Burada Yesevi bursları ile Türkiye’de doktora yapan Kazakistan vatandaşı öğrencilerle bir araya gelen Kıran, öğrencilere seslendi. Açış konuşmasını Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Muhittin Şimşek’in yaptığı söyleşinin sonunda Bakan Yardımcısı Kıran’a Kazakistan’ın yerel kıyafeti olan ‘çapan’ takdim edildi.
Bakan Yardımcısı Kıran, “Türk Konseyi’nin kuruluşunun üzerinden çok uzun bir süre geçmedi. Ama bugün 12 Kasım 2021 tarihi itibarıyla Türk Cumhuriyetleri için yeni bir miladın kapısı aralandı. Nerede? Yine Türkiye’de, İstanbul’da ve ülkemizin demokrasi tarihinin sembol mekanlarından birinde Yassıada’da gerçekleşti. Orada Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev’in konuşmasını eminim hep birlikte yakından takip ettiniz. Sayın Tokayev bugün Nazarbayev’den aldığı bayrağı Kazakistan Cumhurbaşkanı olarak Türk Cumhuriyetleri arasındaki bu dayanışmanın güçlenmesi adına gösterdiği irade ile de takip ediyor ve taçlandırıyor. Orada yaptığı bir vurgu çok çok kıymetliydi. Sayın Tokayev orada dedi ki, ‘Geçmiş yüz yılın ortalarında bulundukları yerlerden sürgün edilen Kazaklara Türkiye kucak açtı.’ O zaman ki Türkiye Cumhuriyeti yönetimi ve rahmetli Adnan Menderes kucak açmıştı. Adnan Menderes’in idam edildiği ve demokrasi tarihi açısından kara bir leke olan mekanda bir daha bu coğrafyada demokrasimize halel gelmemesi açısından gösterilen kararlılığın da bir ifadesi oldu aslında Türk Devletleri Teşkilatı’nın 8’inci zirvesi. Ayrıca Türk Konseyi’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na dönüşmesi çok önemli bir milat oldu” ifadelerini kullandı.

“Bugün sadece Türk Cumhuriyetleri tarafından değil, dünyanın birçok ülkesi tarafından Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin çalışmaları yakından takip ediliyor”
Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin kuruluş ve işleyiş biçimi ile birçok ülkenin merakını uyandırdığına dikkat çeken Kıran, “Bugün sadece Türk Cumhuriyetleri tarafından değil, dünyanın birçok ülkesi tarafından Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin çalışmaları yakından takip ediliyor ve bize bu projenin nasıl bu hale geldiği, nasıl bu kadar yükseldiği en çok sorulan sorular arasında. O yüzden sizler bu sıralardan bu koltuklardan mezun olan arkadaşlarınız gibi inşallah önümüzdeki günlerde bizlerden çok daha iyi yerlere gelecek ve Türk Cumhuriyetleri’nin bugünkü istikbal yolculuğunun en önemli aktörleri olacaksınız” şeklinde konuştu.

“Bölüşmenin ne anlama geldiğini ve nasıl sonuçlar doğuracağını Karabağ zaferi ile bir kez daha gördük”
Türk devletlerinin birlik olarak hareket etmesinin önemine de vurgu yapan Kıran, “Bu yıl aynı zamanda ortak gönül dünyamızın önemli değerlerinden biri olan Yunus Emre Yılı. Yunus Emre’nin çok güzel bir sözü var. Bu vesile ile sözüyle birlikte onu da buradan anmış olalım. Ne diyor Yunus Emre, ‘Bölünürsek yok oluruz, bölüşürsek tok oluruz.’ İşte bölüşmenin ne anlama geldiğini ve nasıl sonuçlar doğuracağını Karabağ zaferi ile bir kez daha gördük. Ama sadece bu mu? Asla değil. Bugün Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Türkiye hatta gözlemci üyelik ile birlikte Macaristan, bütün Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeler olarak Özbekistan, pek çok önemli istikrar ve refah projesini hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti ve Kazakistan savunma sanayii firmaları bir araya gelerek ortak fabrikalar kuruyor. Bugün Hoca Ahmet Yesevi Üniversitemiz de Türkistan’da. Neden Türkistan’da olduğunu da çok iyi bir şekilde idrak etmemiz gerekiyor” diye konuştu.

“Bize dünyadaki değişimi okumamız yetmez, bu değişimi yönlendirme iradesine de sahip olmamız gerekir”
Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika temelleri hakkında kısa bir paylaşımda da bulunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, şunları kaydetti:
“Burada genel hatları ile Türk dış politikasının temel ilke ve çalışmalarına dair olarak sizleri bilgilendirmek istiyorum. Güneyimize bakın farklı bir istikrarsızlık kuşağına sahibiz. Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin her geçen gün daha farklı bir boyut kazandığını görüyoruz. Libya’da, Kafkaslar’da hala buralardaki kırılganlığın devam ettiğini görüyoruz. Yine dünyanın yeni yeni karşılaştığı pek çok sorunun Türkiye’yi doğrudan etkilediğini görüyoruz. Terörle mücadele, vekalet savaşları, göç meselesi. Bunların hepsini burada Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde aldığınız eğitim vesilesi ile yakından görmeniz, bunlara şahitlik etmeniz ve analiz etmeniz, eminim ki sizlere gelecek çalışmalarınızda çok daha farklı ufuklar sağlayacak. Ama Türkiye Cumhuriyeti olarak bu kadar sorunla aynı anda nasıl başa çıkabildiğimizi de dış politikamızın temel hedefleri bağlamında sizlerle paylaşmak istiyorum. Nedir Türk dış politikasını bugün dünyada farklı kılan? Öncelikle her şeyden önce girişimci ve insani olmasıdır. Biz dünyadaki değişimi okumanın çok önemli olduğunu biliyoruz. Ama bunun asla yeterli olmadığını da biliyoruz. Bize dünyadaki değişimi okumamız yetmez, bu değişimi yönlendirme iradesine de sahip olmamız gerekir.”

“Dünyanın kaderinin bu 5 ülkeden birinin iki dudağının arasına hapsedilmesi asla kabul edilemez”
Dünyanın kaderinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi temsilcisinin iki dudağının arasında olmasının adil olmadığına dikkat çeken Kıran, “Birleşmiş Milletler (BM) kurulduğu gün BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri belki o günün koşullarında dünyanın yüzde 80, 85’ini temsil ediyordu. Ama bugün BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri dünyanın yaklaşık yüzde 50, 60’ını temsil ediyor. Dolayısıyla dünyanın bütününün meselelerine ortak çözümler üretebilecek temsilden yoksun. Ama temsille birlikte çok önemli bir eksiklikte var. Bu 5 ülkeden birinin iki dudağının arasından çıkacak bir sözle maalesef bütün insanlığın kaderi belirleniyor. Bu sürdürülebilir bir durum asla değil. Dünyanın kaderinin bu 5 ülkeden birinin iki dudağının arasına hapsedilmesi asla kabul edilemez. O yüzden her şeyden önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Dünya beşten büyüktür’ iddiası işte bu küresel sistemin reformuna ihtiyacı olunduğunun bir simgesi niteliğindedir. Aslında bu çok önemli bir meydan okumadır. Bu meydan okumanın da her geçen gün çok daha geniş bir coğrafyada yankı bulduğunu, sahiplenildiğini görüyoruz” açıklamasında bulundu.


Güncel 15.12.2021 12:56:26 0