Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Gayrimeşru ilişkileri özendiren, sadakati önemsizleştiren yayınlar aileyi tahrip etmektedir”

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Gayrimeşru ilişkileri özendiren, sadakati önemsizleştiren yayınlar aileyi tahrip etmektedir”

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Gayrimeşru ilişkileri özendiren, sadakati önemsizleştiren yayınlar aileyi tahrip etmektedir”

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, medyanın aile üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekerek, “Mahremiyeti hiçe sayan, şiddete teşvik eden, gayrimeşru ilişkileri özendiren, sadakati önemsizleştiren, sorumluluk duygusunu hiçe sayan yayınlar aileyi tahrip etmektedir” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığının Aile ve Dini Rehberlik Büroları ve Merkezlerinde görevlendirilen personele yönelik düzenlenen hizmet içi eğitim, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın verdiği ilk dersle başladı. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünce online olarak düzenlenen eğitimin ilk dersini veren Erbaş, hizmet içi eğitim programının hayırlara vesile olması niyazında bulunarak, programın hazırlanmasında emeği geçenlere ve eğitime katılanlara teşekkür etti. Erbaş, insanın yeryüzü serüveninin Hz. Adem ve eşi Havva ile bir aile olarak başladığını ifade ederek, “Rabbimiz, aynı hedefe yürüyen, aynı emeli büyüten, aynı erdemleri yücelten, aynı ideallerle hayata bakan bir bütün olabilmek için bizlere aile olmayı emretmiş, hatta Kur’an-ı Kerim’de geçen Vedûd ismi celilinden meveddet gibi katıksız ve karşılıksız bir sevgiyi, varlığının bir delili olarak aileye lütfetmiştir” dedi.
Ailenin varlığında sayısız hikmetler barındığını dile getiren Erbaş, “Aile; sevgi, merhamet, sadakat, adalet ve ihsan gibi temel değerler üzerine inşa edildiğinde insanın sekinet bulduğu, güvende olduğu, korunaklı bir yuvaya dönüşecektir” değerlendirmesinde bulundu.

“Aile bir medeniyet nüvesidir”
Prof. Dr. Erbaş, ailenin bireyin kimlik ve kişiliğinin oluştuğu en temel eğitim ocağı olduğunu belirterek, “Bu ocak bir milletin hafızasını istikbale taşıyan, inancını, kültürel değerlerini, mirasını, gelecek nesillere aktaran bir köprüdür. Dolayısıyla bir milletin kaim ve daim olmasının yolu sorumluluk sahibi ahlaki erdemlerle bezenmiş muhkem bir aile yapısının inşa edilmesi ile mümkündür. Aile bu anlamda bir medeniyet nüvesidir ve bu nüve aynı zamanda toplumun mihenk taşıdır” diye konuştu.
Erbaş, bugün bireysel, sosyal ya da küresel boyutta yaşanan bütün sıkıntıların ya da güzelliklerin aileyle bir ilişkisinin olduğuna dikkat çekerek, “Dolayısıyla daha iyi bir hayat için muhtaç olduğumuz temel değerler öncelikle ailede hayat bulacak, oradan topluma ve dünyaya huzur katacaktır” ifadelerini kullandı.

“Yüce dinimiz ailede eşlerin birbirine güven duymasını ve bağlılık göstermesini emretmektedir”
Ailede fedakârlık ve sorumluluk bilincinin egemen olması gerektiğinin altını çizen Erbaş, şöyle devam etti:
“Dünya ve ahiret saadeti için bizlere yol gösteren yüce dinimiz ailede fedakârlığın, sorumluluk bilincinin, istişarenin, karşılıklı yardımlaşma, saygı ve anlayışın hâkim kılınmasını; eşlerin birbirine güven duymasını ve bağlılık göstermesini; sevinç, keder, yorgunluk ve sıkıntıların paylaşılmasını, ortaya çıkan birtakım problemler karşısında sabırlı ve anlayışlı davranılmasını emretmektedir. Nitekim Yüce Rabbimiz, ’Evlere girdiğiniz zaman birbirinize Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak selam verin’ ayet-i kerimesiyle ailenin bir esenlik kaynağı olduğuna dikkatimizi çekmektedir. Her konuda insanlığa en güzel örnek olan yüce Peygamberimiz ise, ’Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım’ hadis-i şerifiyle bizlere ailede güzelliğin, iyi davranışın, güler yüz ve nezaketin önemini hatırlatmaktadır.”
Erbaş, günümüzde değerlerin zayıflamasından en fazla aile kurumunun etkilendiğini ifade ederek, “Bencilliğin ve çıkar ilişkilerinin girdabı içinde huzurun kaybedildiği, sevginin maddi kaygılar içerisine hapsedildiği bir dünyada şüphesiz bu durumdan en çok aile değerleri zarar görmekte, sevgi ve rahmetin merkezi olan aile, maalesef şiddet ve nefretin mekânı haline gelmektedir” şeklinde konuştu.

“Dünyanın hiçbir yerinde kendi milletinin değerlerini yıpratan bir medyanın varlığı düşünülemez”
Ailelerde yaşanan olumsuzlukların zamanla toplumun genel problemleri haline geldiğine ve medyanın bu konudaki etkisine dikkati çeken Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, şunları söyledi:
“Aile değerlerimize uygun, ailemizi korumaya ve güçlendirmeye yönelik yayınlar yapması medyanın en büyük ve başta gelen sorumluluğudur. Esasen, dünyanın hiçbir yerinde kendi milletinin değerlerini yıpratan bir medyanın varlığı düşünülemez. Fakat bugün aile kurumunun zayıflamasında ve ailevi sorunların yaygınlaşmasında maalesef medyadaki özensiz yayınların önemli bir etkisinin olduğu açıktır. Zira olumsuzlukları sıradanlaştıran, mahremiyeti hiçe sayan, şiddete teşvik eden, gayrimeşru ilişkileri özendiren, sadakati önemsizleştiren, özellikle eşler arasındaki sadakati önemsizleştiren, sorumluluk duygusunu hiçe sayan yayınlar aileyi tahrip etmektedir. Ayrıca medeniyetimizden tevarüs ettiğimiz aile ahlakı ve değerlerini yozlaştıran ve yıpratan her türlü söylem, tavır ve politika nesillerimize ve geleceğimize en büyük kötülüğü yapmaktadır.”

“Boşanmalardaki en büyük sebep sorumsuz ve ilgisiz davranma”
Bir sorunu çözmek için önce sorunun gerçek sebeplerini bulmak gerektiğini dile getiren Erbaş, “Bugün Türkiye genelinde yapılan araştırmalara göre boşanmalardaki en büyük sebep sorumsuz ve ilgisiz davranma olarak ortaya çıkmaktadır. Hangi açıdan düşünürsek düşünelim hiçbir gerekçe ya da meşgale aile olmayı ertelemeye ve aileyi ihmal etmeye, ilgisizliğe mazeret olamaz. Hiçbir meslek ya da hedef aile olmaktan, anne olmaktan daha önemli kabul edilemez. Hiçbir sorumluluk baba olma sorumluluğundan daha büyük olamaz” diye konuştu.
Erbaş, hayatın her alanında olduğu gibi ailede de zaman zaman zorluklar, kırgınlıklar ve gerilimlerin olmasının mümkün olduğunu belirterek, “Önemli olan karşılaşılan sıkıntıları haksızlığa yol açmadan, sabır, fedakârlık ve adalet duygusuyla aşmaya çalışmaktır. Ailede herhangi bir sorun ortaya çıktığında gerek kadın, gerekse erkek için başvurulacak ilk merci akl-ı selim olmalıdır. Vicdan, güzel ahlak, sorumluluk bilinci ve fedakârlık olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Erbaş, aile yapısını özünü yitirmekten ve yozlaşmaktan korumanın herkesin ortak ve en temel sorumluluklarından olduğunu hatırlatarak, “Dolayısıyla öncelikle ailede hayat bulacak, oradan topluma yayılıp dünyaya huzur katacak iyilikleri ve ahlaki değerlerini inşa etme ve yaşatma idealini kuşanan herkese önemli yükümlülükler düşmektedir” şeklinde konuştu.

“Aile ve Dini Rehberlik Bürolarının hizmetleri hayati bir öneme sahiptir”
Diyanet İşleri Başkanlığının her alanda millete rehberlik eden bir teşkilat olduğunu ifade eden Erbaş, şöyle devam etti:
“Milletimizi ailenin önemi hakkında dini açıdan doğru bilgilendirmek, bu alanda manevi destek sunmak Başkanlığımızın sorumluluk alanına girmektedir. Başkanlığımız, bir taraftan vaaz ve hutbelerle devam eden cami içi din hizmetlerinde ahlâkî değerlere yönelik vurgusunu sürdürürken, diğer taraftan da cami dışı din hizmetlerinde bu değerlerin pratiğe dönük yüzü ile toplumu tanıştırmayı hedeflemektedir. Kur’an kurslarında yıl içinde kadınları, yaz sürecinde ise çocukları muhatap alan sosyo-kültürel etkinlikler, yaşarken öğrenme ve modelleme yoluyla ahlak gelişimine katkı sağlamaktadır. Yürütülen tüm bu hizmetler içerisinde Aile ve Dini Rehberlik Bürolarının hizmetleri hayati bir öneme sahiptir. 81 il ve ilçe müftülükleri bünyesinde hizmet veren 401 Aile ve Dini Rehberlik Bürolarımız ve burada görev yapan 3 bin 70 hocamızla ailelerin korunması ve güçlendirilmesi hususunda manevi danışmanlık ve dini rehberlik hizmeti sunmaktayız.”

“En etkili irşadımız aile yaşantımızla örnek olmamızdır”
Erbaş, aileyi koruyan ve ayakta tutan dini ve ahlaki değerlerin yaşatılmasının kuru bir eğitim müfredatından ziyade “gönül dilini” kullanmayı ve projeler eşliğinde “erdemlerin, faziletlerin" hayata geçirilmesine yönelik adımlar atmayı gerektirdiğini söyledi. Kalplere etki etmek ve akılları doğruya yöneltmek için temel dayanağın Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye olması gerektiğine işaret eden Erbaş, şöyle konuştu:
“Elbette sözümüzü tesirli kılmak için temel kaynağımız Kur’an ve sünnet olmalıdır. Bunun yanında tabii ki aktüel bilgiyi de ihmal edemeyiz. Sosyal bilimler, edebiyat, tarih, psikoloji, sosyoloji ve teknoloji, okumalarımız bize çok farklı kazanımlar sağlayacaktır. Bilhassa çalıştığınız alana dair aile konularında okumalar yapmanız sizi çağın ihtiyaçlarına cevap verme ve projeler üretme noktasında güçlendirecektir. Elinizde, masanızda, gündeminizde her daim aileyle ilgili bir kitap, bir araştırma, bir makale olmalıdır. Sizler aileyle ilgili her çalışmayı, her gelişmeyi takip etmeye çalışmalısınız. En etkili irşadımız aile yaşantımızla örnek olmamızdır. Nebevî bir görevi ifa etme sorumluluğuna sahip olanların dikkat etmeleri gereken en önemli husus, sözün en doğrusunu ve güzelini söylemek, ahlakı ve yaşantısı ile de çevresine en güzel örnek olmaktır.”
Ailenin kurulması, korunması ve güçlendirilmesine yönelik hizmetlerde görevlendirilen personelin katıldığı eğitimler 4 hafta sürecek. Açılış programına 250 personelin yanı sıra Din Hizmetleri Genel Müdürü Bünyamin Albayrak da katıldı.


Güncel 28.12.2020 23:37:23 0