Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş: “Asırlarca ilim, irfan ve hikmetle insanlığın inkişafına zemin hazırlayan bir medeniyetin mirasçılarıyız”
“Bağımsız Kazakistan ve İslam Değerleri” konulu uluslararası konferansa katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Asırlarca ilim, irfan ve hikmetle insanlığın inkişafına zemin hazırlayan bir medeniyetin mirasçılarıyız.” dedi
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Kazakistan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının 30. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen “Bağımsız Kazakistan ve İslam Değerleri” konulu uluslararası ilmi konferansa katıldı.
Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi tarafından Nur-Sultan şehrinde gerçekleştirilen ve Müslüman dini liderlerin katıldığı konferansa çevrim içi olarak bağlanan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş konuşmasına, Kazakistan Cumhuriyeti’nin 30. Bağımsızlık yılını kutlayarak ve düzenlenen programın hayırlı neticelere vesile olmasını temenni ederek başladı.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, aynı inancın, aynı dilin, müşterek tarihin, coğrafyanın ve kültürün mensupları olduklarını belirterek, “Asırlarca ilim, irfan ve hikmetle insanlığın inkişafına zemin hazırlayan bir medeniyetin mirasçılarıyız. Bizler, Mâverâünnehir havzasında tutuşturulan adalet, merhamet ve muhabbet meşalesini yedi kıtaya ulaştıran bir milletin ahfadıyız.” dedi.
Kazakistan halkına ve tüm Müslümanlara ilham kaynağı olmaya devam eden Farabi, Hoca Türkistani, Hoca Ahmet Yesevi gibi nice alimlerin bu coğrafyada yetiştiğine dikkat çeken Başkan Erbaş, Kazakistan topraklarının sadece Türk kültürünün ve tarihinin merkezi olmadığını, aynı zamanda Türk dünyasının kutsal dostluk ve dayanışma beşiği olduğunun altını çizdi.
“Bir toplumu millet yapan, o toplumun müşterek değerleridir”
Bir toplumu millet yapan, ayakta tutan ve geleceğe taşıyan unsurların, o toplumun müşterek değerleri olduğunu hatırlatan Başkan Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bunların başında inanç, dil, kültür ve tarih gibi değerler gelir. Tarihi gerçekler bize açıkça gösteriyor ki, inancını kaybedenler varlığını da kaybediyor. Dilini kaybedenler mefkûresini de kaybediyor. Kültüründen uzaklaşanlar kimliğine de yabancılaşıyor; tarihini unutanlar, coğrafyasından da uzaklaşıyor.
Hürriyetine gölge düşen bir milletin hangi ızdıraplara maruz kaldığının en çarpıcı örneklerine yakın tarihimiz şahittir. Baskıcı rejimler tarafından bağımsızlığı elinden alınarak asimilasyon politikalarına maruz bırakılan evlad-ı fatihan diyarı Balkanlar, ata yurdumuz Asya ve medeniyet coğrafyamızın daha birçok bölgesi buna şahittir. Dini, milli ve kültürel kimlikleri baskı altına alınarak ortak değerleri hiçe sayılan soydaşlarımız ve dindaşlarımız buna şahittir.”
İşgalci ve baskıcı rejimlerin, uzun yıllar boyunca soydaş ve dindaşlarımızın hürriyetlerini ellerinden alarak inançlarıyla, dilleriyle, kültürleriyle aralarındaki bağı koparmaya çalıştıklarını söyleyen Başkan Erbaş, “Yıllarca ilmin, irfanın, barışın ve huzurun yurdu olan o coğrafyalar, bir dönem kaos, kargaşa ve huzursuzluğun diyarı haline gelmiştir. Birlik, beraberlik ve özgürlüklerine kastedilen toplumların yeniden bir araya gelmemeleri için de her türlü etkileşim yolları ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Ancak bu makûs talih, esarete asla boyun eğmeyen, hürriyetini her şeyden önemli gören soydaşlarımızın imanı, iradesi ve gücüyle son bulmuştur elhamdülillah.” değerlendirmesinde bulundu.
“Bizi tarih sahnesinde güçlü kılacak en temel etken, ortak değerlerimiz ve ortak ideallerimizdir”
Ortak değerlerin korunması, yaşatılması ve nesillere en güzel şekilde aktarılması için azami gayret gösterilmesi gerektiğine dikkati çeken Başkan Erbaş, şunları söyledi:
“Bizi tarih sahnesinde güçlü kılacak en temel etken, başta inancımız olmak üzere ortak değerlerimiz ve ortak ideallerimizdir. Bu bakımdan kendi aramızda dil, tarih, edebiyat ve mefkûre birliğini temin edecek, güçlendirecek ve geleceğe taşıyacak daha büyük adımlar atmalıyız. Bütün insanları kucaklayacak bir adalet ve merhamet duygusunu kökleştirmek, inançların istismar edilmesini engellemek ve özellikle din üzerinden terör ve anarşi oluşturulmasının önüne geçmek için ciddi çalışmalar yapmalıyız.”
“Diyanet İşleri Başkanlığı, soydaş ve dindaşlarımıza yönelik hizmetlerini aralıksız sürdürmektedir”
Diyanet İşleri Başkanlığının, kurulduğu günden beri ülkemizde ve 1971 yılından itibaren de farklı ülkelerde yaşayan soydaş ve dindaşlarımıza yönelik hizmetlerini aralıksız sürdürdüğünün altını çizen Başkan Erbaş, “Diyanet İşleri Başkanlığımız, başta ülkemiz olmak üzere tüm medeniyet coğrafyamızda ilim, fikir ve hizmet müesseseleri üreterek insanlığın dini, ahlaki, maddi ve manevi ihtiyaçlarına cevap vermek için büyük bir özveriyle çalışmaktadır. Bu meyanda asırlarca İslam kültür ve medeniyetine büyük katkılar sunan ata yurdumuzdaki Türk Cumhuriyetleri’nin, hizmet alanlarımız içerisindeki yerini son derece önemsediğimizi özellikle ifade etmek isterim.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye ve Kazakistan sıkı bağlarla birbirine bağlı iki ülkedir”
Türkiye ve Kazakistan arasındaki sıkı bağlara dikkati çeken Başkan Erbaş, Kazakistan’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte Türkiye’nin bu bağımsızlığı tanıdığını kaydederek, “Aynı şekilde diğer Türk Cumhuriyetlerini tanıyan ve bu ülkelerde Büyükelçilik açan ilk ülke de Türkiye olmuştur. Bu ülkelere ilk üst düzey ziyaretler Türkiye’den yapılmış, bu ülkelerin yöneticileri de ilk ziyaretleri için Türkiye’yi tercih etmişlerdir.” diye konuştu.
“Türkiye’nin Türk Cumhuriyetleriyle geliştirdiği işbirliği artarak gelişmektedir”
Türkiye’nin Türk Cumhuriyetleriyle geliştirdiği işbirliğinin günümüzde de artarak geliştiğini belirten Başkan Erbaş, şunları söyledi:
“Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Türk Dünyası Belediyeler Birliği, TİKA, TÜRKSOY, TRT Avaz, Yunus Emre Enstitüsü gibi kuruluşlar Türkiye’nin Türk dünyası içerisindeki işbirliğini arttıran ve kardeş cumhuriyetler arasındaki işbirliğini pekiştiren projeler olmuştur. Kazakistan’ın diğer alanlarda olduğu gibi kısa zamanda dini müesseselerini de yaygınlaştırması ve din hizmetini Kazak halkına ulaştıracak faaliyetlerini artırarak devam ettirmesi bizleri son derece mutlu etmektedir. Şüphesiz Kurucu Cumhurbaşkanı Elbaşı Nursultan Nazarbayev’in yapıcı ve akılcı politikalarının bu başarılarda büyük rolü vardır. Bu başarılı çalışmaların, özveriyle çalışan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ve onun öncülüğündeki hükümet tarafından devam ettirildiğini görmekten son derece mutluluk duyuyoruz.”
“İmanın en güçlü göstergelerinden biri, müminlerin Allah için birbirlerini sevmeleridir”
Müminlerin Allah için birbirlerini sevmelerinin, imanın en güçlü göstergelerinden biri olduğunu kaydeden Başkan Erbaş, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
Bugün hepimize düşen en büyük görev, ortak değerlerimiz etrafında kenetlenerek atalarımızın uğruna can verdiği milli ve manevi değerlerimizi yaşatmak ve onları gelecek nesillere aktarmaktır. Rabbimize şükrederek, ecdadımıza vefa duygusuyla her daim milletimiz ve devletimizin huzuru, refahı ve bekası için çalışmaktır.
Bu vesileyle Kazakistan Cumhuriyeti’nin 30. Bağımsızlık Günü’nü bir kez daha kutluyor, Kazakistan halkına, tüm Türk dünyasına ve İslam alemine barış, huzur, refah, birlik-beraberlik ve başarılar diliyorum.
Bu güzel diyarlarda ilelebet özgürce ve kardeşçe yaşamayı bizlere nasip etmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.”