KAHRAMANMARAŞ (AA) - TUNAHAN AKGÜN - Kahramanmaraş'ta dedelerinden ve babalarından miras dondurmacılık mesleğini sürdüren Kanbur kardeşler, bir dünya markası haline gelen Mado markasının ilk adımlarının atıldığı nostaljik dekora sahip Yaşar Pastanesi'nde halen müşteri ağırlamayı sürdürüyor.
Dede Mehmet ve baba Yaşar Kanbur'dan dondurmacılık mesleğini 4 masanın sığdığı 25 metrekarelik alandan devralarak, Maraş dondurmasını bir dünya markası haline getiren Mehmet Sait, Atilla ve Erdal Kanbur kardeşler, mesleklerinden hiç kopmadı.
İşlerini geliştirerek büyüten, merkez Dulkadiroğlu ilçesi Trabzon Bulvarı'nda babalarının ismini verdikleri "Yaşar Pastanesi"ni açan kardeşler, atılan bu adımların da katkısıyla dünyaya açıldı.
Mado markasıyla çok sayıda ülkede şube açan kardeşler, adeta bir müze görüntüsüne kavuşturdukları Yaşar Pastanesi'nde de halen aynı isim altında müşterilerini ağırlıyor.
Hem damakları tatlandırıp hem de müşterilerini zamanda yolculuğa çıkaran pastanede, eski müzik aletleri, silahlar, kılıçlar, hançerler, eski radyolar, anahtarlar, eski telefonlar, tespihler, bakır ibrikler, eskiden dondurma yapımında kullanılan malzemeler gibi çok sayıda nostaljik eşya yer alıyor.
Duvarlarında pastaneye dondurma yemek için gelen birçok ünlü isim ve devlet adamlarının fotoğraflarının da bulunduğu pastane, kente dondurma yemeye gelenlerin de uğrak noktası.
- Nostaljiye ilgi de babadan gelme
Kardeşlerden Erdal Kanbur, AA muhabirine, babalarının da nostaljik eşya meraklısı olduğunu söyledi.
Bu merakın da meslekleri gibi babadan kendilerine geçtiğini dile getiren Kanbur, "Bizimkisi bir serüven, uzun bir hikaye. Babamız bu eski eserlere değer verirdi. Nerede bir eski eser görse 'Bu Kahramanmaraş'ın bir değeri derdi.' Bir yere asardı. Bu sayede bize de o nostalji sevdasını aşılamış oldu. Biz de bunu daha fazlalaştırarak bu hale getirdik." diye konuştu.
Babalarından kalan en büyük eserin dondurma fıçısı olduğunu ifade eden Kanbur, şöyle devam etti:
"Misafirlerimiz duvardaki eşyaları görünce Kahramanmaraş'ı ve geçmişi yaşıyor. O yüzden biz de onlara daha güzel bakıyoruz. Müşterilerin gelip antika eşyaların yanında fotoğraf çektirmesi, Kahramanmaraş'ı yaşaması bizi mutlu ediyor. Bu sayede Kahramanmaraş'ı dünyaya tanıtmış oluyoruz. Yurt içi ve yurt dışından buraya nostaljik havayı yaşamak için çok müşteri geliyor. Biz dondurma fıçısının yanında doğduk. Küçükken annem bizi sırtına alıp kazanda süt kaynatırdı."
- Kentin kurtuluşunda kullanılan silahlar da var
Kanbur, babalarından kalan eşyaların çok değerli olduğunun altını çizerek, "Bazen 'Babamızdan bize ne kaldı' diyoruz. Her şey para değil. Diyoruz ki 'Babamızdan bize bir fıçı kaldı.' Fıçı nedir? Sanattır. Sanat kaldı bize. Bu eserler kaldı bize. Nereyi dolaşırsanız dolaşın bu kadar eseri bir arada bulmak mümkün değil. Bunlar bize babamızdan kalan en büyük miras. Parayla ölçülebilen bir şey değil." ifadelerini kullandı.
Pastanede yaklaşık 3 bin eşyanın olduğunu aktaran Kanbur, nostaljik eşyaların yanı sıra kentin kurtuluşunda kullanılan silahların da sergilendiğini anlattı.
Kanbur, dondurma ve tatlı yemeye gelenlere adeta Kurtuluş Savaşı'nı da yaşattıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Dükkanda bulunan çok sayıdaki tüfek savaşta kullanılmış. Silahlar Kahramanmaraş'ı kurtarmak için çetelerimizin kullandığı silahlardır. O yüzden bunlara gözümüz gibi bakıyoruz. Kama, tüfek ve tabancalar Kahramanmaraş'ın milli mücadelesinde kullandığı savaş aletleridir. Bu eşyaları gören müşterilerimiz 'Allah Allah, önceden böyle savaşırlarmış' diyor. Müşterilerimiz burada bu eserleri görerek Kahramanmaraş'ın kurtuluşuna tanıklık ediyor."
- "Anlatmakla olmaz, yaşamak gerekiyor"
Müşterilerden Berna Temiz de arkadaşlarıyla dondurma yemek için Adana'dan geldiklerini belirterek, "Gayet güzel ve hoş bir ortam. Her yer antika. Geçmişin izlerini taşıyor. Eskiye olan özlemimizi gideriyoruz." şeklinde konuştu.
Murat Karaçalı da tarihi ve nostaljik eşyaların arasında dondurma ve tatlı yemenin ayrı bir tadının olduğunu dile getirerek, "Bu duygu aslında anlatmakla olmaz, yaşamak gerekiyor." dedi.
Kayseri'den gelen Yusuf Sarıaslan ise oğlunu özellikle buraya getirdiğini, nostaljik eşyaların arasında dondurma yemenin çok farklı bir duygu olduğunu vurguladı.