Tarih: 22.05.2020 15:59

"Dünyamız değişiyor: geleneksel düşünce yapısını da değiştirme vakti"

Facebook Twitter Linked-in

Küresel salgın koronavirüsten ders çıkarılması gerektiğini belirten Eaton Elektrik Türkiye Ülke Müdürü Yılmaz Özcan, "Değişmekte olan dünyada, olumlu sonuçlara ulaşmak için geleneksel düşünce yapısını da değiştirmemiz gerekiyor." dedi.

Dünyada şu anda yaşanan koronavirüs salgınından dolayı yaşanan kriz döneminde; mesajlaşma ve arama, bilgi, sosyal medya ve hatta eğlence uygulamalarının çalışmasının sürekliliğinde, telekom ağları ve veri merkezi endüstrisinin oynadığı kritik rol bir kez daha anlaşıldı. Yaşanan zorluklara rağmen, küresel veri merkezi pazarının 2020 yılı ve sonrasında dikkate değer bir büyüme göstermesi bekleniyor.
Microsoft, Amazon Web Services, Google ve Apple gibi büyük firmaların öngördüğü bu büyümeyle beraber, sermaye daha küçük pek çok veri merkezi firmasına akmaya devam edecek ve yeni nesil veri merkezlerinin pazarına yeni firmalar katılacağı belirtiliyor. Bu durumun önemli soruları da beraberinde getirdiğini belirten Eaton Elektrik Türkiye Ülke Müdürü Yılmaz Özcan, bu büyümenin çevre üzerindeki etkilerini açıkladı.

"Daha verimli, daha sade ve daha uygun maliyetli veri merkezlerine yönelik talep büyüyor"
2022 yılına kadar, bağlantılı cihazların sayısının yaklaşık 28,5 milyar olacağı tahmin edildiğini belirten Özcan, "Bu cihazlar ve onlarla ilişkili uygulamalar dünya genelinde veri merkezlerinin yayılmasını tetikledi. Synergy Research Group tarafından yapılan araştırmaya göre, planlama ve inşaat aşamasında bulunan 132 adet ek hiper ölçekli veri merkeziyle birlikte, veri merkezi sayısı 430’dan 562’ye çıkacak. Daha verimli, daha sade ve daha uygun maliyetli veri merkezlerine yönelik talep büyüyor. 2019 yılı eylül ayından bu yana, dünyadaki elektriğin yüzde 2’si veri merkezlerinde kullanılıyor ve veri merkezleri tüm Birleşik Krallık’ta tüketilenden daha fazla güç tüketiyor. Yüzde 2’lik bu oran, 2030’a kadar yüzde 8’e yükselecek. Küresel ölçekte, toplam sera gazı emisyonlarının yüzde 2’si veri merkezlerinden ortaya çıkıyor. Bu veri merkezlerinin dünya genelindeki elektrik talebi üzerindeki etkisi, enerji konusunda yapılan daha ayrıntılı araştırmalarla ön plana çıkıyor. Microsoft, teknoloji şirketlerinin sürdürülebilirlik konusundaki geniş kapsamlı hedeflerini yakın zamanda açıkladı. Şirket, 2030 yılına kadar karbon negatif olma taahhüdünün yanı sıra, şirketin kurulduğu yıl olan 1975’ten beri yaydığı tüm karbonu 2050 yılına kadar yok etmeyi hedefliyor." dedi.

"Şu anda karbon bazlı veya nükleer pek çok enerjinin birim fiyatından daha az"
Apple, Amazon, Google ve Vodafone gibi şirketlerin hepsinin kendilerine ait yeşil enerji ve sürdürülebilirlik hedefleri olduğunu vurgulayan Özcan, "Peki, bu tip kapsamlı hedefler belirlemek için gereken kaynaklara muhtemelen sahip olamayan binlerce veri merkezinin durumu nedir? Kendi veri merkezimizi yeşilleştirmeye dair geleneksel düşünce yapısından sıyrılıp, tüm şebekeyi yeşilleştirmeye dair daha dönüşümsel bir bakış açısını benimseyerek, veri merkezi endüstrisini uzun vadede daha sürdürülebilir hale getirebiliriz. Bu fikir ilk başta gerçek dışı ve hatta aşırı iyimser gibi görünebilir ancak bu fikrin yakın gelecekte hayata geçirilme ihtimali pek çok veri merkezi tasarımcısının ve operatörünün düşündüğünden daha yüksek. Şebeke ölçeğindeki yenilenebilir enerjinin üretim maliyeti ani şekilde düştü ve şu anda karbon bazlı veya nükleer pek çok enerjinin birim fiyatından daha az. Ulusal şebeke yenilenebilir enerjiye geçerken, bu enerji kaynağının değişken doğası şebeke sistemindeki zorlukları da beraberinde getiriyor. Şebeke istikrarsızlığı, hem enerji dağıtım şirketleri hem de onların müşterileri için olumsuz bir durum ve veri merkezi operatörleri için de doğrudan bir sorun teşkil ediyor. Muhtemel bu istikrarsızlığa bir çözüm getirmek için yardımcı kaynaklar ve altyapılar kullanılabilir. Bu muhtemel bir maliyet engelidir." ifadelerini kullandı.

Dönüşümsel düşünce yapısı
Veri merkezi operasyonlarına bağlı geniş çaplı enerji rezervleri ve altyapıları mevcut olduğunun altını çizen Özcan, "EnergyAware UPS ünitelerinin kullanımıyla, bu back-up üniteler şebekeyi beslemek için kullanılabilir. Ulusal enerji pazarları, bu hizmetlerin (frekans kontrolü, hızlı frekans yanıtı, talebe göre yanıt) tedarik edilmesine ve satın alınmasına olanak tanımak için açılıyor. Bu hizmetler, birincil yükler ve IT yükleri üzerinde sıfır etkiyle veri merkezleri tarafından sağlanıyor. Veri merkezi endüstrisi bu hizmetleri sunabilirse, bir şebekenin benimseyebileceği yenilenebilir enerji üzerindeki kota kaldırılabilir. Bu da bir veri merkezinin yenilenebilir enerjiyi benimsemesini hızlandırabilir, şebekeyi ulusal seviyede yeşillendirebilir ve kendi öncelikli elektrik kaynağı üzerindeki riski hafifletebilir. Dönüşümsel düşünce yapısı ifadesiyle kastedilen budur. Veri merkezlerinin sayısı, enerji dağıtım şirketleri tarafından sunulan şebeke hizmetleri için artırılabilir. Böylece bir kazan-kazan durumu ortaya çıkar: Şebekeyi yeşillendirmenin yanı sıra, veri merkezi operatörleri, mevcut altyapı maliyetlerini dengelemek için yeni bir gelir akışından faydalanabilir. EnergyAware UPS ünitesi, UPS ünitesinin ve bağlantılı yedek gücün kullanılmasına olanak tanıyan teknoloyi ön plana çıkararak, şebeke rezervi işlevi görmektedir. Bu ünite, veri merkezi ve şebeke arasında iki yönlü akış sağlayan, politika tanımlı bütünleşik teknolojiden istifade ediyor. Değişmekte olan dünyada, olumlu sonuçlara ulaşmak için geleneksel düşünce yapısını da değiştirmemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —