Düzce Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Melih Bal:
DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Melih Bal, “Kalp hastalığı olan hastaların korona virüs ile karşılaştıklarında ağır bir klinik tablonun ortaya çıkma ihtimali genç sağlıklı nüfusa göre kat kat fazla” dedi.
Kalp ve damar cerrahisi öğretim üyesi Dr. Melih Bal, korona virüsün (Covid-19) kalp ve damar hastalıkları açısından riskleri hakkında açıklamalarda bulundu. Pandemi döneminde tüm hasta gruplarında olduğu gibi kalp hastalıklarında da hastaneye başvuru oranında ciddi yönde azalma mevcut olduğuna dikkat çeken Dr. Bal, “Ancak asıl kafa karıştırıcı kısmı, salgın döneminde kalp krizi ile başvuran hasta sayılarında da birçok merkezde belirgin azalma olması. Bu durumun iki açıklaması var. Birincisi kalp hastalıklarının daha yoğun olarak görüldüğü 65 yaş üstü nüfusa uygulanan sokağa çıkma yasağı nedeniyle ileri yaştaki insanların mobilizasyon kabiliyeti ciddi şekilde azaldı ve efor sarf edecekleri bir aktivite yapmıyorlar, dolayısıyla kalp krizi geçirmiyorlar” diye konuştu.
Bu durumun kısa vadede olumlu bir tablo gibi görünebileceğine işaret eden Dr. Bal, ancak karantina sürecinin uzaması ile hareketsiz kalan ileri yaştaki hastaların, kalp hastalıkları açısından riskinin artabileceği öngörüsünde bulundu.
Sokağa çıkma yasağı uygulaması uzadıkça ileri yaştaki nüfusun ev içerisindeki stresinin gittikçe arttığını ve bu durumun kalp krizi açısından orta vadede riskleri beraberinde getireceğini kaydeden Bal, “İkinci senaryoda ise daha olumsuz bir tablo ortaya çıkıyor. Bazı kalp hastaları, aslında evlerinde kalp krizi öncüsü göğüs ağrıları yaşıyorlar ve hatta kimisi kalp krizi geçirmesine rağmen salgın korkusu nedeniyle sağlık kurumuna gelmekten çekiniyor. Şanslı olanlar kalp krizi ataklarını atlatsalar da her krizde kalbin kasılma gücünde kayıplar oluşması kaçınılmaz. Tekrarlayan ataklar geri döndürülemez şekilde kalbin zayıflamasına ve son dönem kalp yetmezliğine kapı aralayacaktır” dedi.
“Kalp hastalığı olan hastaların korona virüs ile karşılaştıklarında ağır bir klinik tablonun ortaya çıkma ihtimali genç sağlıklı nüfusa göre kat kat fazla” olduğunu söyleyen Dr. Bal, “Ama sağlıklı genç bireyler virüsü kapsa bile büyük kısmı hastalık bulgusu dahi göstermeden süreci atlatabiliyorlar. Kalp hastalığı olan hastalar hem hastalıklarının doğası nedeniyle, hem de genellikle ileri yaş grubunda olmaları nedeniyle korona virüs ile karşılaştıklarında ağır bir klinik tablonun ortaya çıkma ihtimali genç sağlıklı nüfusa göre kat kat fazla” ifadelerini kullandı. Korona virüsün bugüne kadar yapılan çalışmalarda vücutta birçok dokuda ve organda saptanmış olmasına karşın kalp ve damarlarda tutulum yaptığına dair bir veri olmadığına dikkat çeken Bal, dolayısıyla virüs nedeniyle öncesinde kalp hastalığı olmayan bir hastada kalp hastalığı gelişmesinin beklenmeyeceğini dile getirdi.
“Virüs ülkemizden tamamen temizlenene kadar güvende sayılmayız”
Kalp hastalarının büyük risk altında olduğu bu dönemde sosyal mesafe ve temizlik kurallarına azami dikkat göstermelerinin oldukça önemli olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Bal, “Yeni kalp ameliyatı olmuş hastaların da, ağır bir ameliyat sonrası iyileşme sürecinde bu enfeksiyonu kapmaları çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Geçmiş olsun ziyaretleri nedeniyle virüs bulaşmasının yaşandığı ve tüm ailenin hastanede tedavi altına alındığı çok sayıda örnekle karşılaşıyoruz. Virüs ülkemizden tamamen temizlenene kadar güvende sayılmayız” ifadelerini kullandı.
“Sosyal mesafe kurallarına mutlak riayet etmesi oldukça elzem”
Korona virüsün bulaşıcılığı çok yüksek ve hızla yayılma kabiliyetine sahip bir mikroorganizma olduğunu anımsatan Bal, “Çevremizde bu hastalığın bulgularını sergileyen hiç kimsenin olmaması dahi bizi güvencede tutmuyor. Mevcut tabloda sadece kalp hastalarının değil, tüm nüfusun sosyal mesafe kurallarına mutlak riayet etmesi oldukça elzem. Bugüne kadar alınan sıkı tedbirler sayesinde gayet başarılı bir süreçten geçtik. Ancak rehavete kapılan her ülkede salgının nasıl şiddetli bir şekilde patlak verdiğine ve yıkıcı sonuçlar doğurduğuna defalarca şahit olduk, gün geçmiyor ki yeni kötü bir örnek karşımıza çıkmasın. Tedbiri elden bırakırsak virüsün haftalar içerisinde yayılmasına sebep oluruz ve hem kalp damar hastalıklarına sahip bireyleri, hem de diğer kronik hastalıkları olan bireyleri ciddi risk altında bırakırız” dedi.
“Toplumsal bilincin gelişmesi çok önemli”
Korona virüsten korunmanın oldukça basit olmasının yanında tedavisinin çok zor olduğunu ifade eden Dr. Melih Bal, “Bulunduğumuz ortamdaki herkes maskeliyken virüsün bulaşma riski yüzde 5’ten daha düşük. Ama siz maskeli olsanız dahi ortamda virüs taşıyan ve maskesiz birisi varsa risk yüzde 30’lara çıkıyor. Bir de ‘Maske çok sıktı, az çıkarayım iki derin nefes alayım’ diye gaflette bulunursanız, hastalığa davetiye çıkarmış olursunuz. Ben gencim virüsü kapsam da hasta olmam düşüncesi, hem bencilce hem de çok hatalı bir düşünce. Virüs bulaşan kişi hastalanmasa dahi onlarca kişiye bulaştırma potansiyeline sahip ve sizin maske takmanız yeterli koruma sağlamıyor. Virüsün yayılması ancak herkes maske takarsa durdurulabilir. Bu yüzden toplumsal bilincin gelişmesi çok önemli” şeklinde açıklamalarını tamamladı.