Emine Erdoğan: “Dünyayı durma noktasına getiren salgın günlerinde, bir ve beraber olmanın şifasını yeniden hissettik”

Emine Erdoğan:  “Dünyayı durma noktasına getiren salgın günlerinde, bir ve beraber olmanın şifasını yeniden hissettik”

Emine Erdoğan: “Dünyayı durma noktasına getiren salgın günlerinde, bir ve beraber olmanın şifasını yeniden hissettik”

İstanbul Mihrişah Valide Sultan İmarethanesi, gerçekleşen restorasyonun ardından yeninden açıldı. Açılış töreninde konuşan Emine Erdoğan, “Dünyayı durma noktasına getiren salgın günlerinde, bir ve beraber olmanın şifasını yeniden hissettik. Bu felaket karşında bocalamadık çünkü asırlarca tatbik edildiğini bildiğimiz bir insaniyet bakiyemiz vardı. Hatta bunu tıbbi yardımlar çerçevesinde tüm dünyayla da paylaştık” dedi.
Eyüpsultan’da bulunan Mihrişah Valide Sultan İmarethanesi gerçekleşen restorasyonun ardından düzenlenen törenle açıldı. Açılış törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kütür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy ile davetliler katıldı.
Katılımcılara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Yoğun pandemi gündeminden sonra, iki asrı aşkın süredir ayakta duran Mihrişah Valide Sultan imaretinde yeniden bir araya geldik. Kendini hayır işlerine adamış Mihrişah Valide Sultan’ı ve tüm ecdadımızı rahmetle yad ediyorum. Arkalarında bıraktıkları eserler, hem bizlerin, hem de gelecek nesillerin yapması gerekenler için, yol göstericidir. Gelecek nesillere aktarılacak bu güzide eserin restorasyon çalışmasında emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum” dedi.

“Her bir vakıf eseri, yaşamın ucuna iğne oyası gibi işlenmiş, ince fikrin ve gönül zerafetinin ürünüdür.”
“Fatih Sultan Mehmed Vakfı’nın mülkiyetinde bulunan Ayasofya’mıza, 86 yıl sonra cami sıfatıyla yeniden kavuşmuş olmanın sevincini de sizlerle paylaşmak istiyorum” diyen Emine Erdoğan, “İstanbul’umuzun her köşesi vakıf eserleriyle doludur. Yine Anadolu’nun her yerinde camiler, yollar, köprüler, kervansaraylar, medreseler gibi nice eser görürüz. Bunlar hiçbir karşılık beklemeden, yalnızca Allah rızası gözetilerek yapılmış eserlerdir. Tüm bu eserleri meydana getiren sâik; dinimizin bize emrettiği sadaka ve zekat ibadetidir. Vakıf medeniyetimiz bu şekilde inşa edilmiştir. Bu kadar çok vakıf eserinin varlığı, “hayırlı işleri yapmada birbirinizle yarışın” ayetinin, ecdadımızca ne kadar iyi anlaşıldığının göstergesidir. Her bir vakıf eseri, yaşamın ucuna iğne oyası gibi işlenmiş, ince fikrin ve gönül zerafetinin ürünüdür. Vakıflardaki çeşitliliğe ve verdikleri hizmetlere baktığımızda anlıyoruz ki, ecdadımız hayatın içindeki birçok ihtiyacı farketmiştir. Kurulan vakıfların amaçlarına baktığımızda insan düşüncesinin inceliği karşısında şaşırıp kalıyoruz. Mesela hastalandığı ya da başka bir sebeple göçemeyen kuşlara bakmak için kurulan vakıflar var. Evlenmeyi kolaylaştırmak için çeyiz yapan vakıflar kurulmuş. Öğrenci okutmak, borç para vermek, ağaçları korumak, çevreyi güzelleştirmek gibi ihtiyaçları kendine amaç edinmiş nice vakıf var. İnsandan hayvana ve nebatata kadar, tüm yaratılmışın ihtiyacı ile hemhal olan bir anlayış, hayatın her alanına dokunmuştur. Sadece buradan, her gün kayıtlı 3 bin 500 kişiye, sefer tasıyla 3 çeşit sıcak yemek dağıtılıyor. Yine kayıtlı 2 bin 23 aileye aylık olarak erzak kolisi veriliyor. Ayrıca günlük 40 kurban kesim kapasitesiyle, hayırseverlere kapılarını açıyor ” diye konuştu.

“Paylaşmak için gönül zenginliği esastır”
“Her ne kadar bu vakıf eserleri padişahlar ya da valide sultanlarla anılsa da, vakıflar elinde olanı paylaşmak isteyen herkesin çabasıyla oluşmuş kurumlardır” diyen Emine Erdoğan, “ Paylaşmak için gönül zenginliği esastır. Bununla beraber, vakıf kurmada kadınların başı çeken ve toplum menfaati noktasında büyük katkılar sunan öncü bir rolü olduğunu görüyoruz. Camiler, medreseler, darüşşifalar, kadınların bilhassa sağlık, din ve kültür konularında çok aktif rol aldıklarını anlatıyor bizlere. Her zaman ifade ettiğimiz gibi, kadınların dönüştürücü gücü yeni bir söylem değil, uzun bir tarihe yayılan tecrübemizdir. Yani, sivil toplum bizler için yeni keşfedilmiş bir alan değildir. Türkiye olarak bu kadar güçlü bir sivil topluma sahip olmamızın, insani yardım noktasında dünyada en ön sıralarda yer almamızın arkasındaki şuur, işte budur” dedi.

“Dünyayı durma noktasına getiren salgın günlerinde, bir ve beraber olmanın şifasını yeniden hissettik”
Çok kısa bir zaman öncesine kadar hiç kimsenin pandemi sürecini tahmin dahi edemeyeceğini aktaran Emine Erdoğan, “Milletçe birbirimize kenetlendik ve dünyadaki en güzel dayanışma örneklerinden birini gösterdik. Dünyayı bir anda durma noktasına getiren salgın günlerinde, bir ve beraber olmanın şifasını yeniden hissettik. Yaşlılarımızı, engelli bireylerimizi, darda kalanlarımızı her şeyin üzerinde tuttuk. Bu felaket karşında bocalamadık çünkü asırlarca tatbik edildiğini bildiğimiz bir insaniyet bakiyemiz vardı. Hatta bunu tıbbi yardımlar çerçevesinde tüm dünyayla da paylaştık. Tabi şunu hiç unutmamalıyız; bu mirasın bugün dahi dipdiri olması, yarına da aynı şekilde aktarılabileceğinin garantisi değildir. Gelecek nesillerin de, bu mirastan yararlanması bizim çabamıza bağlı. Vakıf kültürünün yaşatılması, öğretilmesi ve bilhassa gençler arasında yaygınlaştırılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“Vakıf medeniyetimiz milli ve manevi değerlerimizin vücut bulmuş halidir”
Açılış töreninden bir konuşma yapan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise, “Yaklaşık iki buçuk asırdır merhametin, paylaşmanın, yardımlaşmanın adresi olan bu kutlu imaretin kapıları, titiz bir restorasyon çalışması sonrası yeniden açılıyor. Mihrişah Valide Sultan İmareti’nin tarihi, kültürel ve beşeri olarak taşıdığı anlamlar, yaşattığı değerler ve sunduğu hizmetler derin bir manevi hazzı tecrübe etmemizi sağlıyor. Vakıf medeniyetimiz milli ve manevi değerlerimizin vücut bulmuş halidir. Dolayısıyla sadece bir hayır işi yahut yardım çalışması olmanın çok ötesindedir. Vakıf anlayışına ve bu anlayışla hayat bulan eserlere baktığımızda Türk-İslam medeniyetinin kimliğini görürüz. Bu duvarlar, kendimiz olarak kalabilmemiz için korumamız gereken değerlerin dilidir, hafızasıdır. Her birimiz bunlara sahip çıkmak, nesilden nesle aktarmak sorumluluğunu taşıyoruz. Çünkü her geçen gün bize gösteriyor ki yarın bugünden daha fazla bu değerlere ihtiyacımız olacak” dedi.


Güncel 25.07.2020 15:51:49 0