Eskişehir her eğitim öğretim sezonunda yeni ve renkli kültürlerle bütünleşiyor
Fildişi Sahili’nden Eskişehir’e üniversite eğitimi için gelen Axell Landry, kentten övgü ile bahsederek, “Şimdi kendimi tam bir Eskişehirli gibi hissediyorum” dedi.
Her yıl Eylül ayında dünyanın çeşitli ülkelerinden çok sayıda yabancı uyruklu öğrenci üniversite eğitimi için Eskişehir’e yerleşiyor. Orta Doğu’dan Avrupa’ya kadar birçok kıtadan, milletten insanı bir araya getiren kampüs, eğitim öğretim sezonu içerisinde renkli kültürleri birleştiriyor. Fildişi Sahili’nden Türkiye’ye okumak için gelen Axell Landry, Anadolu Üniversitesi’ İletişim Bilimleri Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü’nde öğrenim görüyor ve mezun olduktan sonraki planı, müzik klibi yönetmenliği yapmak. Üniversite haricinde birçok mekânda bateri çalarak amatör bir şekilde müzikle uğraşan Axell, Eskişehir’e dair övgü dolu sözler sarf etti:
“Türkiye’ye yerleşeli 3 yıl oluyor ve ben bu kent sayesinde kendimi buldum. Buraya geldiğimde en çok Türkçe öğrenirken sorunlar yaşamıştım. Geldiğim yerde sadece Fransızca konuşuluyordu ve ben adaptasyon sürecini zor atlattım. Fildişi Sahili ile Türkiye arasında inanılmaz bir fark var. Kente ilk yerleştiğim zaman; kültür, yemekler, kıyafetler ve müzikler dahası hemen hemen her şey çok ilginç geliyordu. Fakat şimdi kendimi tam bir Eskişehirli gibi hissediyorum.“
“Sokakta konuşulanları biraz anlıyordum”
Üniversiteye ilk başladığımda ne derslerin içeriğinden ne de sınıfta konuşulanlardan hiçbir şey anlamadığını ve ilk iki ay sadece tavuklu pilav yediğini gülerek anlatan Axell, “Ben Türkçe’yi, Türkçe ve Yabancı Dil Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (TÖMER) öğrendim. 7 ay süren eğitim sonucunda, sokakta konuşulanları biraz anlıyordum ve alışveriş yapacak kadar diyalog kurabiliyordum. Fakat akademik bir eğitim için bu süreç, birçok insana yetmeyebilir” dedi.
“Porsuk Çayı’nı ve Doktorlar Caddesini seviyorum fakat, oralar biraz kalabalık oluyor”
Türkiye mutfağındaki sevdiği yemeklerden ve Eskişehir’de zaman geçirdiği yerlerden bahseden Fildişi uyruklu öğrenci, “Hayatımda yediğim en lezzetli yemek hiç şüphesiz İskender Kebap. Dünyanın neresine gidersem gideyim bu lezzeti bulamayacağımı biliyorum. Vakit buldukça Sazova ve Kanlıkavak Park’larına gidiyorum ve oralarda kitap okuyorum. Porsuk Çayı’nı ve Doktorlar Caddesini ’de seviyorum fakat, o taraflar biraz kalabalık oluyor” diyerek duygularını ifade etti.