İSTANBUL - Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, her dediğine "evet" diyen ebeveyn ile büyüyen çocukların duygularını yönetmeyi öğrenemediğini söyledi.
Üsküdar Üniversitesinden yapılan açıklamada, Psikoloji Araştırmaları ve Eğitimleri Derneğiyle düzenlenen "çocuklar, eğitim ve geleceğe yolculuk" ana temalı "Duygusal Farkındalık Sempozyumu" yapıldı.
Alanında çok sayıda uzmanın katılım sağladığı sempozyumda, ABD'nin ünlü psikanalistleri "Duygusal Kas Tekniği" kurucuları Psikolog Kerry Kelly Novick ve Jack Novick de "Duygusal Kas ve Duygusal Farkındalık" başlıklı konuşmalarıyla yer aldı.
Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans Salonunda gerçekleştirilen sempozyumun açılışını, Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı ve Özel Yetenekliler Araştırma ve Uygulama Merkezi (ÖYEMER) Müdürü Halide İncekara, Psikoloji Araştırmaları ve Eğitimleri Derneği (PAVED) Yönetim Kurulu Başkanı Klinik Psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu ile Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan gerçekleştirdi.
- "Yaşam stratejinizin merkezine sadece kendi çıkarlarınızı almayın"
Açıklamada, görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ruh sağlığında hastalanmadan önce önlem alınması gerektiğini, hasta olduktan sonra yapılanların maliyetinin yüksek olduğunu dile getirerek, gençlere "Yaşam stratejinizin merkezine sadece kendi çıkarınızı almayın, ülkenin, ailenin, toplumun çıkarını alın." tavsiyesinde bulundu.
Sempozyumda ele alınan duygusal kas çalışmasına da işaret eden Prof. Dr. Tarhan, bu çalışmanın psikoanaliz ekolünden ilham alınarak yapıldığını belirtti. Psikoanalizin günümüzdeki yeni alanının "nöropsikoanaliz" olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, psikoanalizin biyolojik kanıtlarını ortaya çıkaran bir çalışma olduğunu da bildirdi.
Duygusal kas çalışmalarında "kas"ın metafor olarak kullanıldığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, fizik tedavide vücuttaki kasların kuvvetlendirilmesi gibi, beyinde var olan ağların çalıştırılması gerektiğini anlattı.
Prof. Dr. Tarhan, empati yapmasını istemedikçe bir çocuğun ahlaklı olmayı öğrenemediğini belirterek, haz ile doyumu ertelemenin ve duygu eğitiminin önemli olduğunu vurguladı. Çocukların 1 yaşında yürüyebildiğini, 15 yaşında da iyiyi, kötüyü ayırt edebildiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, "İnsan yavrusu psikolojik olarak 'prematüre' doğuyor. Prematüre doğduğu için her şeyi hayattan öğreniyor." ifadelerini kullandı.
Çocukların bilgilerinin yüzde 50'den fazlasını 0-3 yaş arasında öğrendiğini kaydeden Tarhan, kişilerin olgunlaştıkça duygu ve mantık arasında denge sağladığından bahsetti. Duyguların "arabanın motoru", mantığın da "arabanın direksiyonu" gibi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarhan, akıl ve kalp dengesinin önemini vurguladı.
"Beynin ön bölgesi olamasa, medeniyet olmazdı. Ahlakı, kişiliği geliştiren duygusal kas, beynin ön bölgesinde. Bu kasları geliştirmek önemli." diyen Prof. Dr. Tarhan, çocuğun psikolojik yönden prematüre doğması nedeniyle anne ile babanın yükümlülüğünün çok fazla olduğunu aktardı.
- "Çocuğa dayanıklılık eğitimi de vermek gerekiyor"
Prof. Dr. Tarhan, çocukların ahlaki kavramları da öğrendiğini belirterek, "Her ihtiyacı karşılanan, her dediğine 'evet' denen çocuk yetiştirmenin, yanlışlığı görüldü. Anne ve babanın amacı, çocuğu mutlu etmek değil, hayata hazırlamak. Onun için çocuğa dayanıklılık eğitimi de vermek gerekiyor. Çocuğun her dediğine evet derseniz, ilerde uyuşturucu kullanan, öfke kontrolü yapamayan bir çocuk olur. Her dediğine 'evet' denilen çocuklar, duygularını yönetmeyi hiç öğrenemiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Tarhan, anne ve babasından korkan veya toplumsal ayıplanma korkusuyla büyütülen çocukların, hırçın ve öfkeli olduğunu da vurguladı. Çocuklara duygu ve düşünce ayrımını küçük yaşta öğretmek gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, empatinin öğretilmesi gerektiğini de dile getirdi.
- "Bireylerin kendisine 'Nasılsın?' diye sorması önemli"
Sempozyumda söz alanlardan Psikolog Selveroğlu, bireylerin kendisine "Nasılsın?" diye sormasının önemli olduğunu kaydederek, kişilerin olumlu ve zorlayıcı duyguları aynı anda hissedebileceğini söyledi.
Halide İncekara ise duyguları yönetmenin önemine işaret ederek, "Sosyal faaliyetler, hastaneler, siyaset, her şey fiziksel çözüm bulabilir ama duygusal çözümü bulmada hepimiz aciziz. Ne kendi duygularımızı, ne de birlikte yaşadıklarımızın duygularını yönetebiliyoruz. Yönettiğimizi zannediyoruz ama hepimiz birbirimiz kandırıyoruz. Kandırdıkça, daha çok mutsuz oluyoruz. Aslında, kandırırken aynı zamanda kandırılıyoruz." şeklinde görüş belirtti.