Fazla kilo dizdeki kıkırdağın ölümüne neden oluyor
Fazla kilo dizdeki kıkırdağın ölümüne neden oluyor
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Devrim Akseki, bir dizin üzerine gelen yük ne kadar artarsa dizdeki hasar miktarının da o kadar arttığına vurgu yaptı.
Ortopedi kliniklerinde en çok dizde kıkırdak hasarı olarak tanımlanan, toplumda ise sıvı eksilmesi ya da kireçlenme olarak
ifade edilen hastalıklar tedavi edilmeye çalışılıyor. Dizdeki hasarın en büyük sebebinin alınan kilolar olduğunu dile getiren Medicana International İzmir Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Devrim Akseki, bir dizin üzerine gelen yük ne kadar artarsa dizdeki hasar miktarının da o kadar arttığına vurgu yaparak, “Fazla kilo, dizdeki kıkırdak dokunun ortadan kalkmasına neden olur. İşte o zaman kemiğinizin üzerine basarak yürümeye başlarsınız ki, bu durum lastiği patlayan bir arabanın jantın üzerinde gitmeye çalışmasıyla aynı şeydir” dedi.
Kişi yürürken adım attığında bir ayak yerde sabit olduğunda bütün yükün diğer dizin üzerinden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Akseki, “Alınan her kilo dizin ömrünü kısaltıyor. Elbette her kilolu insanda kıkırdak hasarı olacak diye bir koşul yok ancak kişi ne kadar kiloluysa dizdeki kıkırdak hasarı ve kireçlenme ihtimali o kadar artıyor. Kısacası kilo dizi hasta ediyor” diye konuştu.
"Jantın üzerinde gidiyorsunuz"
Fazla kiloların kıkırdak dokuya anormal baskı yapması durumunda kıkırdağın yavaş yavaş öldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Akseki, “Belli bir eşik geçildiğinde ise kıkırdak kalmıyor ve ne yazık ki kıkırdağın geri dönüşü yoktur. Bir süre sonra kemik açığa çıkıyor. Kişi kemiklerinin üzerine basarak yürümeye başlıyor. Ben bu durumu hastalarıma anlatırken, arabanızın lastiğinin patladığını ve arabanın jantın üzerinde asfaltta gittiğini düşünün diye anlatıyorum. Durum tam olarak böyle oluyor” şeklinde konuştu.
"Yürüme mesafeniz 15 dakikanın altındaysa"
Kıkırdak hasarı olan hastalara öncelikle ameliyatsız tedavi yöntemlerini uyguladıklarını belirten Prof. Dr. Akseki, “Biz hekimler bunu derecelendiriyoruz. Eğer hasar derecesi 2 ve altındaysa PRP, kök hücre gibi bir takım enjeksiyon yöntemleri uyguluyoruz. Ya da fizik tedavideki belli egzersizler tedaviyi sağlayabiliyor. Protez ameliyatını ileri bir tarihe atmamıza yardımcı oluyor bu tür tedaviler. Eğer kıkırdak hasarı biraz daha ileri seviyedeyse, protezsiz kemik ameliyatları ile dizde eksen düzeltme ameliyatları ile kişiyi uzun süre rahat ettirmek ve hatta belki protezi ortadan kaldırmak da mümkün olabiliyor. Ama kişi son evreye geldiyse, yaşı 55’in üzerindeyse, yürüme mesafesi ise 15 dakikanın altına inmişse protezden başka seçenek kalmıyor. Yine de söylemek gerekir ki her protezin belli bir ömrü olduğu için hekimlerin ilk seçeneği protez olmuyor. Yine söylemekte yarar var, en önemli tedavi kilo vermektir” dedi.