Fransa ve Avustralya liderleri "denizaltı" krizinden sonra ilk kez görüştü
Fransa ve Avustralya liderleri "denizaltı" krizinden sonra ilk kez görüştü
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, denizaltı krizinden sonra ilk kez görüşme gerçekleştirdiği Avustralya Başbakanı Scott Morrison’a iki ülke arasında güven kırıklığına neden olduğunu ve ilişkileri onarmanın Avustralya yönetimini bağlı olduğunu söyledi.
Transatlantik müttefikler arasında gerilime neden olan ve AUKUS olarak bilinen Avustralya, İngiltere ve ABD arasında güvenlik anlaşmasının imzalanmasının ardından başlayan kriz sonrası Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Avustralya Başbakanı Scott Morrison ilk kez telefonda görüştü. Elysee Sarayından yapılan açıklamaya göre Macron Morrison’a 12 denizaltı siparişinin iptalinin iki ülke arasındaki güven bağlarını kopardığını söyledi. Macron Avustralya hükümetine "ikili ilişkilerin temellerinin yeniden atılması ve Hint-Pasifik’teki ortak eylemi sürdürme konusunda iradeyi somutlaştıracak adımların artık Canberra hükümetine bağlı olduğunu ifade etti.
Macron ayrıca, Glasgow’da düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirvesi öncesi Morrison’ı enerji üretimi için kömür kullanımını durdurma taahhüdünde bulunmaya çağırdı.
AUKUS krizi
Avustralya Fransız Naval şirketi tarafından Avustralya’ya konvansiyonel 12 denizaltı yapımını içeren 56 milyar Euro değerindeki Taarruz Denizaltı Programını iptal ederek ABD ve İngiltere ile AUKUS adındaki ortak güvenlik anlaşmasına imza atmıştı. Bunun üzerine Fransa, Washington ve Canberra Büyükelçilerini geri çağırmıştı. Yaşanan diplomatik gerilimin ardından Macron, Biden ile telefonda görüşmüş, Washington Büyükelçisi’nin Fransa’ya dönmesine karar verdiğini duyurmuştu. Fransa Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nden Biden-Macron görüşmesi sonrasında yapılan açıklamada, iki liderin Ekim ayı sonunda Avrupa’da buluşacağı bildirilmişti. Fransa’nın Canberra Büyükelçisi de daha sonra görevine yeniden dönmüştü.
Çin’in bölgedeki artan varlığına karşı bir oluşum olarak görülen AUKUS anlaşması, bölgede gerilimi tırmandırabileceği ya da silahlanma yarışına katkıda bulunabileceği ihtimali nedeniyle Güneydoğu Asya ülkelerinde de endişelere yol açmıştı.