Tarih: 04.11.2020 14:00
Gültak: “Şahsımla ilgili karalama kampanyası başlatıldı”
MERSİN (İHA) – Mersin’in merkez ilçe Akdeniz Belediye Başkanı Muhammet Mustafa Gültak, bazı haberlere konu olan “Her şeyi devletten beklemeyin. Gidin sıfır ev” şeklinde bir cümle sarf etmediğini söyledi. Sosyal medyada da gündem olan sözlerinin çarpıtıldığını, haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirten Gültak, “Şahsımla ilgili bir karalama kampanyası başlatıldı. Görüntüler ortada. Vicdanlarınıza bırakıyorum” dedi.
Akdeniz Belediye Başkanı Muhammet Mustafa Gültak, belediye meclis toplantısında İzmir depreminde yıkılan binalara işaret ederek kentsel dönüşümün önemini anlattığı açıklamasının ardından başlayan tartışmalara bir kez daha açıklık getirdi. Belediyede basın toplantısı düzenleyen Başkan Gültak, sözlerinin çarpıtıldığını yineledi.
“Şahsımla ilgili bir karalama kampanyası başlatıldı”
Toplantıya, meclis toplantısında söz konusu konuşmayı yaptığı bölümün videosunu izleterek başlayan Başkan Gültak, Akdeniz Belediye Meclisinin kasım ayı ilk oturumunda, sarf etmediği halde bazı basın yayın organlarında şahsına atfedilen bir yanlış ve yanlışın içinde bir karala kampanyası doğrultusunda bir haber yayıldığını söyledi. Gültak, “Özellikle sosyal medyada bazı il başkanlarının ve milletvekillerinin haber kaynağını almadan, bir gazetenin yapmış olduğu habere dayanarak şahsımla ilgili bir karalama kampanyası başlatıldı. Öncelikle açıkça belirteyim ki, ‘AK Partili Belediye Başkanından Deprem Önlemi Tavsiyesi: Devletten Beklemeyin Sıfır Ev Alın’ başlığıyla verilen haber gerçeği yansıtmamaktadır. Videoyu izlediniz. Videoda ‘Beklemeyin, gidin sıfır ev alın’ diye bir cümle var mı benim ağzımdan? Yok” diye konuştu.
“Neden evimizin kontrolünü yaptırmıyoruz? Söylediğim bu”
Her şeyde olduğu gibi bu konuda da eğitimin önemli olduğunu söylediklerini ve bir farkındalık oluşturmak istediklerini dile getiren Gültak, “Oturduğumuz evleri alırken kim yaptı, kaç yılında yapıldı, kurallara uyuldu mu; bakıyor muyuz çoğumuz, hayır bakmıyoruz. 10-15 yıl oturduktan sonra bir sıkıntı var mı diye kontrol ettiriyor muyuz, ettirmiyoruz. Bizim burada söylediğimiz şuydu; oturuyoruz 10 katlı bir apartmanda, 20 daire var, içinde 3 blok var, 60 dairelik bir siteden veya 20 dairelik bir evden bahsediyoruz. Ola ki, bir araştırma yaptık; araştırmaların sonucunda da oturduğumuz sitenin sağlıklı olmadığını ve riskli olduğunu gördük. Neden bunun kontrolünü yapmıyoruz? Söylediğim bu. Mesela araba ile uzun yola giderken mutlaka yağına, suyuna baktırıyoruz. 20 yıl geçmiş evimizin betonuna, demirine bir baktıralım. Riskli bir durum varsa da hükümet bu tür durumlarda, özellikle dönüşümün olduğu bölgelerde harçta, ruhsatta, bir çok şeyde indirim yapıyor. Sırf dönüşüm başlasın diye. Dolayısıyla bu evi alırken de biz kendi cebimizden aldık. Kullandık 20 yıl, kira ödemedik ama evimize bakmamız gerekiyor, belki bir 20 yıl daha oturacağız içinde. Bunun içinde bakım yapmamız gerekiyor. Ama çok riskli ise ne yapacağız? Tüm kat malikleri ‘Burada oturamayız, gelin TOKİ veya bir müteahhitle anlaşalım, gerekirse cebimizden az bir para vererek de yeni bir evimiz olsun’ dedik. Bundan mantıklı daha ne olabilir? Yıkılacak bir evde oturmak mümkün mü? Mümkün değil. Bunun tek bir yolu var; eğer biz evde ya da sitede 20 yıldır oturuyorsak bu” ifadelerini kullandı.
“Biz millet için zarar ediyoruz, yandaşlarımız için değil”
“Bütün bu kontrolleri devletin yapmasını beklemek, her şeyi devletin yapmasını beklemekten bir sonuç çıkmaz” diyen Gültak, “Her şeyi devletten beklemeyin” cümlesini neden söylediğini de şöyle açıkladı:
“Yenişehir’de, Mezitli’de, Toroslar’da veya Akdeniz’de siz kendiniz oturuyorsunuz. Neden eski bir evde oturuyorsanız bunun kontrollerini yaptırmıyor musunuz? ‘Her şey devletten beklenmez’ derken bu mantıkla söyledim. Ayrıca, konuşmamın ikinci bölümünde, sosyal bir devlet olduğumuzu, mağdur olan insanları da hem belediye olarak hem TOKİ aracılığıyla sübvanse ettiğimi belirttim. Barış ve Bahçe mahallelerinde yapılacak projede 100 milyon liraya yakın zarar var. Birileri, ‘Niye zarar ediyorsunuz?’ demiş. Biz millet için zarar ediyoruz, yandaşlarımız için değil. Barış ve Bahçe mahallelerinde daha çok Roman kardeşlerimiz oturuyor. Günlük geçinen insanlar oturuyor. ‘Bunlar mağdur olmasın, bu şartlarda oturmasınlar’ dedik. Barakalı, çatısı akan, içine su dolan bir evde; parkı, sosyal donatıları olmayan bir evde oturmasınlar diye devlet burada onları zorlamıyor, tam tersine zarara giriyor ve onların yeni, çok daha lüks yaşanılabilir ortam olması için bir faaliyette bulunuyor. Şimdi iki sözü yan yana getirin; birinde maddi imkanları olan insanların oturdukları evlerin risk analizini yaptırıp, ‘burada oturulmaz’ deyip, gerekirse kendi aralarında anlaşıp yıktırıp, yeniden az bir para da vererek sıfırdan bir ev almaları başka bir şey ki, en doğal şey ama özellikle konuşmamda Diyarbakır’dan, Van’dan, Şırnak’tan, Hakkari’den bahsetmişim. Buraları TOKİ yeniden yaptı ve 1 lira para almadı.”
“’Gidin sıfırdan ev alın’ diye bir söylememiz yok”
Meclisteki söylemleri nedeniyle kendisine ‘Deprem oldu, herkes çaresine baksın’ şeklinde bir suç da isnat edilemeyeceğinin altını çizen Gültak, “Şu an İzmir’deki depremden kaynaklanan ne kadar mağduriyet varsa bunun hepsini TOKİ ve hükümet gerçekleştirecek. Kimseden de bir karşılığı olmadan yapacak, çünkü bunlar olağanüstü durumlar. Ama bu olağanüstü durumlarda canlarımız yandı. Neyi bekliyoruz? Oturduğumuz evin sağlıklı olup olmadığını öğrenmek çok zor bir şey değil. Büyük paralara da yapılmıyor, çok küçük paralara gelip yapıyorlar. Biz burada ‘Depremden, doğal afetlerden korunmak için gidin sıfırdan ev alın’ diye bir söylememiz yok. Video orada. Biz insanlara bilinç getirmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
“Depremlerin tek tedavisi kentsel dönüşümdür”
Devletin verdiği kentsel dönüşüm imkanlarını bir an önce kullanarak deprem riskine karşı önlem almak istediklerini belirten Gültak, depreme karşı tek bir reçete, tek bir tedavi olduğunu söyleyerek, “Adına ‘yerinde dönüşüm’, ‘kentsel dönüşüm’ ne derseniz deyin ama dönüştürmediğiniz sürece depremler etkili. Özellikle 1999’dan önce yapılan binalarda sıkıntı var. Biz, gelir gelmez ilk işimiz olarak hemen Çay Mahallesinde kentsel dönüşüm başlattık. İlk günden beri Barış ve Bahçe mahallelerini zorluyoruz. Yakında Ankara’dan gelecekler, son aşamaya getirdik. Bu mahallelerde 400 üzerinde kentsel dönüşüm yapacağız. Buradaki evlerin halini çok iyi biliyorsunuz. Bizim seçimlerden sonra yaptığımız ilk iş, şehirdeki kentsel dönüşümü tetiklemek, şehrin yaşanılabilir hale gelmesini sağlamak. Burada da fakir vatandaşlarımıza mümkün mertebe fiyat farkı çıkartmadan, hükümetle olan konuşmalarımızda makul yerlere çekip, en az 15 yıl kredi ve uygun faizle de para bularak bu işi yapıyoruz. Piyasada olmayan bir parayla burayı çevirmeye çalışıyoruz. Buradaki amaç; kentsel dönüşümle şehir dönüşeceği için hükümet burada yine sübvanse ediyor ve bu kredileri buluyor” dedi.
“Böyle bir konuşmam yok. Vicdanlarınıza bırakıyorum”
Bütün bu çalışmaları yapmaya çalıştıkları halde eleştirilmelerine tepki gösteren Gültak, şunları söyledi:
“Biz bunları yaparken birileri bizim cümlemizin içinde olmayan bir cümleyi cımbızlayıp ‘İşte AK Parti zihniyeti bu. Gidin kendisinize sıfır ev alın’ diyor. Bunu sizin vicdanlarınıza bırakıyorum. Böyle bir konuşmam yok. Konuşmamın iki bölümü var; birisi vatandaşı bilinçlendirmek, diğeri de kendi bölgemizde mağdur, sıkıntısı olan vatandaşlarımıza zaten devletin şefkat elini açtık, kentsel dönüşümü başlattık. Akdeniz’in daha güvenilir, konforlu, daha sağlıklı bir ilçe olması için çalışıyoruz ve bunu da vatandaşımıza mümkün mertebe yük getirmeden yapmaya çalışıyoruz.”
“Ben işini yapan bir adamım”
Kentin dönüşmesi için çaba harcadıklarını ve devletin tüm imkanlarını vatandaşın lehine kullanarak çalışma yaptıklarını vurgulayan Gültak, “Benim ‘Gidin sıfır ev alın’ diye bir açıklamam yok. Bu iş biraz ülke çapına döndü, farklı bir kampanyaya dönüştü. Halep oradaysa arşın burada, görüntüler ortada. Ben normalde böyle şeylere çok fazla takılmıyorum. Ben işini yapan bir adamım. Herkes bir şeyler yazabilir. Sorun değil benim için. Akdeniz’in güzelleşmesi, barış, huzur, kardeşlik ortamının artması ve yaşanabilir bir ilçe olması için mücadele ediyorum. Onun dışındaki söylemlere de kulağımı tıkıyorum. Yapıcı eleştiriler varsa kulaklarımı açıp dinliyorum, bilgileri alıp harmanlayıp, belediyemde uyguluyorum” diye konuştu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —