İnternette ?Osmaniye hava kirliliği? yazdım karşıma onlarca sayfa çıktı. Hemen hepsi ilimizdeki hava kirliliğinin had safhaya çıktığını, insan sağlığını tehdit ettiğini belirten haberlerle doluydu. Konunun tıbbi yönünü doktorlara, anlam ve önemini belirtmeyi mahalli basındaki değerli yazarlara bırakalım. Biz konuyu başka bir yönden ele alalım. Mesela vatandaşın tepkisizliğine değinelim.Son yıllarda tıpkı ülkemizde olduğu gibi şehrimizde de acayip bir ?Öğrenilmiş çaresizlik? duygusu hâkim. Başka bir deyişle?Ne yapsın?? hikâyesi! Ülkeden örnek verelim. Merhum Ecevit?in koalisyon hükümeti döneminde 2001 ekonomik krizi çıkmıştı. Firmalar kapanmış, işsizlik artmış, sanayi nerdeyse durma noktasına gelmişti. Haklı olarak toplumda demokratik tepki ortaya çıktı. Hatırlayalım o günlerdeki Osmaniye`mizi! Hatta Başbakanlık kapısında ?Yazar Kasasını? fırlatan esnafı umarım unutmamışsınızdır.(Şimdi o vatandaşlar neredeler ki?)Günümüzde daha fazla firma kapanmış, fabrikalar kapandığı için binlerce kişi işsizler ordusuna katılmış, ne sivil toplum kuruluşlarında ne de vatandaşlardan demokratik ses soluk çıkmıyor! Aksine vatandaşlar ?Ne yapsın siyasi irade? Küresel kriz var!? diyorlar. Sorgulama yok!2002 yılında terör nerdeyse sıfırlanmıştı. Son yıllarda bırakın terörün tırmanmasını, büyük şehirlerde karşılaşılan hırsızlık, kap kaç, araba yakma türü adi suçlarda bile tırmanış var. Ama vatandaşlar yine sorgulamıyor! ?Ne yapsın siyasi irade mensupları, gece şehir sokaklarında koskoca büyüklerimiz bekçilik mi yapacaklar? ? diyorlar. Veya ?Dağda teröristle mücadeleyi ellerinde silahlarla onlar mı yapacak askerler mi?? diye konuşuyorlar. Elbette siyasi büyüklerimiz ne gece bekçiliği yapacaklar, ne de dağda teröristle çatışacaklar. Yapacakları tek şey AB(D) ülkelerinde olduğu gibi polis ve askerin yetkilerini artıracak yasal değişikliklerdir. Yasaların caydırıcılığını artırmak bu kadar zor mu?Eskiden siyasi büyüklerimizin akrabayı taallukatından isterse en uzak birisi olsun ticari bir adım atsa yer yerinden oynardı. ?Yeğenler-yiyenler!? diye en büyük eleştiriler yapılırdı. Şimdi 13 yaşındaki çocuklar, 25 yaşındaki gençler, mahdumlar, kerimeler, damatlar herkes maşallah iyi gidiyorlar! Olsun vatandaşlar yine sorgulamıyor! Hatta bazıları daha ileri giderek ?Bal tutan parmağını yalar.? diyerek durumu normal karşılıyorlar. Bugünlerde Gazze?de yaşanan dram dolayısıyla İsrail?i protesto eden gösteriler yapan vatandaşları ve Sivil Toplum Örgütlerini görüyoruz. Protestoları desteklememek mümkün mü? Vatandaşlar Siyasi İrade Temsilcilerinin İsrail karşıtı söylemleri karşısında hayranlıklarını gizleyemiyorlar! Yine sorgulama yok! Sivil toplum Kuruluşlarının değerli yöneticileri ve vatandaşlar önce bir sorgulasalar aslında doğru yolu bulacaklar. 2002 den bu yana İsrail?le yapılan anlaşmalar, tohum ithalatından, insansız uçak alımına kadar verilen ihaleler konusunda ?öz eleştiri? yapsalar daha etkili olurlardı! Hatta insanlarımız Yahudi Kuruluşlarından cesaret MADALYALI bir büyüğümüze, ?Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!? atasözünü hatırlatsalar şok etkisi yaratırdı.Ülke genelinden verdiğimiz örnekleri ve vatandaşların demokratik tepkisizliğini, ilimizde de görüyoruz. ?Hava kirliliği? meselesini ele alalım. Bir takım şehir efsaneleri anlatılıyor. ?Vatandaşlara kalitesiz kömür dağıtılıyormuş. Zaten bu yıl seçim yılı imiş. Şuymuş, buymuş.? Hem ?Koskoca Mahalli Yöneticilerimiz mi baca kontrolüne çıkacaklarmış?? Yine kimse sorgulamıyor! Bizler, vatandaşlar olarak yaşama hakkı en önemli insan hakkıdır. ?Ey Merkezi ve Mahalli yöneticilerimiz sizlerin de bildiği gibi ilimizdeki hava kirliliği bizlerin yaşama hakkına zarar vermektedir. Zehir solumaya devam etmemizin ?vicdani sorumluluğunu? ve Allah indinde ?vebalini? üstlenebilecek misiniz? Lütfen uzmanlara, doktorlara göre her türlü hastalığın tetikleyicisi olan ?Hava Kirliliği? meselesini çözünüz!? diyerek her zeminde gayet insani ve medeni tepkilerimizi dile getirelim. Dahası yasalar çerçevesinde sağlığımız için demokratik tepki gösterelim! Olmadı SEÇİMLER geliyor! Sağlıklı düşünelim! En azından ?Hani halka hizmet, Hakka hizmetti!? diye hatırlatalım.