Tarih: 21.07.2020 10:13

Havai fişek fabrikasındaki patlamada kolundan yaralanan itfaiye eri 30 dikişe aldırış etmeyerek bölgeyi terk etmedi

Facebook Twitter Linked-in

Sakarya’nın Hendek ilçesinde havai fişek fabrikasının patlaması sırasında yaralıları kurtarmaya ve yangını söndürmeye çalıştıkları esnada patlayıcı madde koluna isabet ederek yaralanan ve 30 dikiş atıldıktan sonra patlama bölgesine gelerek çalışmaya devam eden itfaiye eri Murat Akbaş, yaşanan korku dolu olayda itfaiye erlerinin kahramanlık hikayesini anlattı.
3 Temmuz günü Hendek ilçesi Yukarıçağlıca mevki’inde bulunan havai fişek fabrikasının patlamasında bölgeye çok sayıda itfaiye, sağlık, AFAD, polis ve jandarma ekibi sevk edilmişti. 7 kişinin hayatını kaybettiği patlamada yaralıları kurtarmak için seferber olan itfaiye erleri adeta mahşer alanına dönen patlama alanında gece gündüz demeden canlarını hiçe sayarak cansiperane çalışmışlardı. Patlamaya soğukkanlılıkla müdahale eden Sakarya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığına bağlı itfaiye ekipleri bir yandan yangını söndürmeye çalışırken diğer yandan da patlamada mahsur kalan vatandaşları kurtarmaya çalışarak kahramanlıklarını bir kez daha yinelediler.
Patlama olduğu esnada kolundan yaralanan ve koluna 30 dikiş atıldıktan sonra patlama alanına gelerek çalışmaya devam eden Sakarya Büyükşehir İtfaiye Dairesi Başkanlığına bağlı K9 Köpekli Arama Birim Amiri ve itfaiye eri Murat Akbaş ise mahşer alanına dönen bölgede yaşanan o dehşet anlarını anlattı. Patlamanın bildirilmesi üzerine olay yerine doğru yola çıktıklarını belirten Akbaş, olay yerine gittiğinde her yere adeta yağmur gibi patlayıcı parçalarının yağdığını, içeride yaralıların olduğunu ve bu kapsamda hiç düşünmeden yaralıların yardımına koştuklarını kaydetti. Müdahale ettikleri alanda kurtarılmayı bekleyen yaralıların çaresizce bakışlarını gören itfaiye erleri, hayatlarını ortaya koyup bölgede en ön sırada çalışmalarını yürüterek cesaret ve fedakarlık örneği gösterdiler.

Kahramanlık hikayesi
Kolundan yaralandıktan sonra hastanede tedavi altına alınan itfaiye eri Murat Akbaş’ın koluna 30 dikiş atıldı. Akbaş tedavi altındayken bile aklının patlama alanında cansiperane çalışan ve ailesinden ayırt etmediği arkadaşlarında olduğunu vurgulayarak, hastanede ‘ağrın mı var? Neden ağlıyorsun?’ sorusuna, ‘Ağrım yok. Arkadaşlarım orada iken benim bir el yüzünden burada olmam benim zoruma gidiyor’ diye cevap verdiğini ve o an oradaki herkesin duygulandığını söyledi. Patlama bölgesinde bulunan arkadaşlarının yanına gidebilmek için 30 dikişi ve ağrılarını hiçe sayan Akbaş, arama kurtarma köpeklerinin eğitmeni olduğunu kendisinin başlarında olmadan köpeklerin göreve çıkmayacaklarını doktorlara belirterek önlemler kapsamında izin alıp bölgeye giderek, çalışmalarını sürdürdü.

Nereye gittiğimiz değil, hangi canı kurtaracağımız önemli
Hızlı bir şekilde olay yerine ulaştıklarını ve görev bölgesinde birbirlerine canlarını emanet ederek göreve başladıklarını aktaran Sakarya Büyükşehir İtfaiye Dairesi Başkanlığına bağlı K9 Köpekli Arama Birim Amiri ve itfaiye eri Murat Akbaş, “Çok hızlı bir şekilde olay yerine gittiğimizde işin ciddiyeti ve boyutunu gördük, patlamalar sürüyordu. Biz yukarıya doğru itfaiye araçlarıyla çıkarken, aşağıdaki insanlar ve diğer yardım ekipleri sadece nereye gidiyorsunuz gibi bir bakışları vardı. Bizim için mesleğimiz icabı, nereye gittiğimiz değil, ne yapacağımız ve hangi canı kurtaracağımız daha sonrasında ise hangi malı kurtaracağımız önemli. İtfaiyeci yola çıktığı zaman, bu tür böyle tehlikeli bir göreve gittiği zaman bir ekip çalışması içerisinde aile gibi herkes birbirine canını emanet eder, öyle göreve başlarız. Her sabah yaptığımız duada buna istinaden, bu şekilde. Olay yerine vardığımızda şiddetli bir şekilde patlamalar devam ediyordu. Araçtan indiğimiz gibi sanki sağanak yağmur gibi her yerden patlayıcı yağıyordu, kafamıza, sırtımıza, yüzümüze. Çok enteresandır, biz bu tür görevlere giderken Allah, kalbimizdeki korkuyu alıyor, biz korku nedir hiçbir şey hatırlamıyoruz, bilmiyoruz. Bugün şu halimle nasıl oraya girdiğim sorulduğu zaman, bizde bilmiyoruz işin açıkçası” dedi.

Elimin parçalandığı anda hiçbir şey hissetmedim, vakit saat doldu dedim
Patlamalar esnasında bir yandan yaralıları tahliye etme mücadelelerinin yanı sıra diğer yandan ise yangını söndürmeye çalıştıklarını ve o anda yaşanan patlamalar esnasında elinden aldığı yara esnasında hiçbir şey hissetmediğini aktaran Akbaş, “Müdahalemize başladığımızda önceliğimiz bizim yaralıların tahliyesiydi. Çünkü ambulanslar bile 400-500 metre aşağıda kaldılar, yukarıya çıkamadılar. Yani 25 kilogramlık bir kaldırım taşı bir fındık parçası, küçük taş parçası gibi her yere savruluyordu, patlamalar esnasında. Bir yandan yaralıları tahliye ederken diğer bir yandan ise yangını söndürmeye çalışıyorduk. Tabi o esnada beklemediğiniz şeyler olabiliyor bu meslekte. Sabah evinizden çıkarken, ertesi sabah evinize sağ dönüp dönmeyeceğiniz belli değil. Patlayıcılar her yere savrulurken, saçılırken patlamayan malzemelerde var patlama ile beraber etrafa saçılan. O anda arkadaşlarımız yaralıları tahliye ederken hortumları yanıyordu, hortumları çekmeye kalkarken havadan yağan patlayıcıların elime gelmesiyle, elimde bir patlama oldu ve elim parçalandı. Ne düşündüm, ne hissettim diye sorulursa hiçbir şey hissetmedim, sadece vakit saat doldu dedim öncelikle çünkü elimi hissetmiyordum ve bakmaya cesaret edemedim” diye konuştu.

30’a yakın dikişin bulunduğu yaralı koluyla 4 gün boyunca görevine devam etti
K9 Köpekli Arama Birim Amiri ve itfaiye eri Murat Akbaş bölgedeki çalışmalara katılabilmek için hastaneden izin alarak, 4 gün boyunca yaralı koluyla çalışmaya devam etti. Aldığı yara sonrasında yaşadığı anları anlatan Akbaş, “Ambulansların bulunduğu tarafa doğru koşmaya başladık ve sağ olsun sağlık ekipleri hemen ambulansa aldılar. Ambulansta ilk müdahale yapıldı ve Hendek Devlet Hastanesine sevk edildim. Akabinde gerekli kontroller yapıldıktan sonra Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildim, ameliyatımızı olduk ve gerekli müdahaleler yapıldı. Hastanede müdahale edildikten sonra aynı zamanda arama kurtarma ekibinin görevlisi olarak köpeklerimiz istenmiş bölgeye. Fakat köpeklerimiz görev yapmayınca arkadaşlar gelerek rica ettiler, hastaneden de izin alarak kolumuz bu şekilde 4 gün boyunca ceset, kadavra aradık. 4 gün boyunca da böyle çalıştık” şeklinde konuştu.

Yarasını unuttu, arkadaşlarının yanında olamamanın üzüntü ve acısını yaşadı
Aldığı yara sonucu koluna atılan 30 dikişin acısını hissetmediğini, sadece ekip arkadaşlarının yanında olamamanın burukluğunu yaşadığını belirten Murat Akbaş, “Hastanede yattığım süreçte hep arkadaşlarımın ne yaptığı aklıma geldi. Hatta müdahale edildikten sonra elimde 30’a yakın dikiş vardı. Bu 30 dikişin acısını hiç hissetmedim işin açıkçası. Hatta serviste birlikte yattığımız yaralılar niye ağlıyorsun dediler, ağrın mı var dediler ve bende dedim ki; benim ağrım yok, arkadaşlarım oradayken ben bir el yüzünden buradayım, benim zoruma gidiyor dedim ve hepsi duygulandılar. Arkadaşlarımın yalnız kalmasının üzüntüsü ve acısı var bende dedim. Şimdi kolumun şuan ki durumu, dikişlerimin bir kısmı alındı. Hocalarımız ve sağlık ekipleri sürekli takipte tutuyorlar, en ufak olumsuz bir değişim olursa müdahale etmek için hazırlar. Bu konuda çok hassas davranıyorlar” ifadelerini kullandı.

Hayatlarını ortaya koyarak, cesaret ve fedakarlık örneği gösterdiler
Yaşanan olayı anlatmaya kelimelerin yetmeyeceğini ve ekiplerin hayatlarını ortaya koyup, geri adım atmayarak çok büyük bir cesaret ve fedakarlık örneği gösterdiğini de aktaran Akbaş, “Bunu yaşamak lazım, anlatmak ve kelimeler ile olmaz. Belki Türkiye Cumhuriyet tarihindeki en büyük 10 patlamadan birisi olarak geçiyor, tabir ediliyor, duyduğumuz kadarıyla. Çok büyük bir faciadan dönüldü, yaralıların can kaybına dönüşme ihtimali vardı. Sağ olsun mesai arkadaşlarım, hayatlarını ortaya koyarak, geri adım atmayarak, çok büyük bir cesaret ve fedakarlık örneği gösterdiler. Ekipler patlamanın olduğu bölgenin aşağısında yardım etmeye çalışıyor 112, UMKE, jandarma ve AFAD olsun ama içeriye girme imkanları yok. En büyük görev ve yükün bizde olduğunu bildiğimiz için arkadaşlarımız saatlerce orada cansiperane hiç kimse yorgunluğunu dahi belli etmeden sonuna kadar mücadelesini verdi, yangını kontrol altına almak çok zordu çünkü” dedi.

Yaralıların çaresizce bakışları hafızalarımızdan silinmiyor
Yaşanan olayın kolay kolay hafızalardan silinmeyeceğini ifade eden Murat Akbaş, “Yeri geldiğinde şunu herkes bilsin ki itfaiyeci; sevdiklerinden, annesinden, babasından, ailesinden ayrılmayı ve hayatını feda etmeye hazır insanlar demektir. Bizde o maksatla yola çıktık, her türlü tedbiri alıyorsunuz ama tabii ki takdir Allah’ın. Çok zor bir imtihandan geçtik, hamd olsun ekip ve diğer teşkilatlar olarak herkes güzel bir sınav verdi, zor bir sınavdı, kolay değil. Yani bunu anlatmak biraz zor. Hastanede beraber kaldığımız yaralılar biz size bakıyorduk, bizi bunlar alır mı acaba çünkü bunlar hayatlarını ortaya koymak zorunda, bunlar buraya giremez dedik diyor ama girdiniz, nasıl girdiniz diyorlar biz ise tebessüm ederek her şeyin dualarla olduğunu söylüyoruz. Yani o yaralı ablamız ile kardeşlerimizin çaresizce bakışları ve halleri kolay kolay hafızamızdan silinmiyor. Onları omuzlamak, bizlerin onlara yaklaşarak yardım elimizi uzattığımız zamanki onlardaki mutluluğu, o rahatlığı çünkü artık ölümü bekler halde olan yaralılar vardı, ben buradan çıkamayacağım diyenler vardı. Bunu anlatmak çok zor yani, kelimeler yetmez, bunu yaşamak lazım. Ama sonunda olan onlardan aldığımız dualar, onların bizlere olan sevgileri, duaları bizim işimizde en büyük ödül olmuş oluyor” diye konuştu.

Fedakarlıktan öte olan işimizde biz bir aileyi
İtfaiyecilik mesleğinin fedakarlıktan öte bir iş olduğunu söyleyen Akbaş, “Bu iş fedakarlıktan öte biz bir aileyiz. İtfaiyecilik çok farklı bir şey, bu aile yapımızda birimiz hepimiz için hareket ediyoruz. Birimizin canı yansa, hepimizin canı yanmış oluyor. Bunu kelimelerle anlatamıyoruz, itfaiyeciliğin tarifi mümkün değil. Onun için sadece bana değil, tüm itfaiye teşkilatına insanlar dualarını esirgemesinler. Başından sonuna kadar teşkilatımızın en altından en üstüne kadar sayın daire başkanımıza, müdürlerimiz ve amirlerimize, Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem Yüce ile belediye personelimizin destek ile yardımları hep yanımızdaydı. Ve biz şunu söyledik; bizimkisi kahramanlık değil, bizim işimiz bu. İlk defa bir belediye başkanımız sağ olsun bizi gelip yerimizde ziyaret etti ve teşekkür etti. Başkanımız Ekrem Yüce’ye sonsuz teşekkürler, başından sonuna kadar hep yanımızdaydı, desteklerini esirgemedi. Yetkililer geldi ilgilendi, hal ve hatırımızı sordular. Bu tabi gurur verici bir olay, sonrasında tüm teşkilatımızı ziyaret etmesi büyük bir moral oldu bize” şeklinde konuştu.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —