Tarih: 24.11.2022 14:02

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati: "2023’te hem doğal gaz vanamızı açıyoruz hem de nükleer santralimizi devreye sokuyoruz"

Facebook Twitter Linked-in

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Karadeniz’de keşfettiğimiz doğalgazımızın vanasını 2023’te inşallah açıyoruz. Nükleer Santralimizi yine önümüzdeki yıl devreye alıyoruz. Böylece, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını giderek azaltmak konusunda da kararlıyız” dedi.
8’inci Dünya Helal Zirvesi ve 9’uncu İslam İşbirliği Teşkilatı Helal Fuarı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde başladı. Zirvenin açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati yaptı. Bakan Nebati, Karadeniz’de keşfedilen gazın ve nükleer santralin önümüzdeki yıl devreye sokulacağının müjdesini verdi. Bunun yanı sıra İslamı finansın küresel düzeyde aktif büyüklüğüne dikkat çeken Nebati, İslami finansın küresel düzeyde aktif büyüklüğü 2021 yılı itibarıyla 3,1 trilyon dolar seviyelerindedir. İçinde bulunduğumuz yılın sonunda ise bu büyüklük 3.4 trilyon dolara ulaşması öngörülüyor” dedi.
“2023’te Karadeniz’de bulunan gazımızın vanasını açıyoruz”
2023 ile ilgili müjde veren Bakan Nebati, “Bundan 20 sene evvel, yerlilik oranı yüzde 20’lerde olan savunma sanayisini, yüzde 80 yerlilik oranına çıkartabilmiş bir Türkiye var. Attığımız adımlar sayesinde İHA’larımız ve SİHA’larımızın kaydettiği üstün başarı tüm dünya tarafından biliniyor. Son teknoloji yerli otomobilimizi yakın zamanda banttan indirdik. İnşallah kısa bir süre sonra onu da yollarda göreceğiz. Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız Artvin’de tamamen yerli sermayeyle inşa ettiğimiz ve dünyanın en yüksek beşinci barajı olan Yusufeli Barajı’nı devreye aldı. Karadeniz’de keşfettiğimiz doğalgazımızın da vanasını önümüzdeki yıl inşallah açıyoruz. Nükleer Santralimizi yine önümüzdeki yıl devreye alıyoruz. Böylece, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını giderek azaltmak konusunda da kararlıyız” dedi.
“İslami finansın küresel düzeyde büyüklüğü yılsonunda 3,4 trilyon dolar olması bekleniyor”
İslami finansın küresel düzeyde büyüklüğüne dikkat çeken Nebati, “İslami finansın küresel düzeyde aktif büyüklüğü 2021 yılı itibarıyla 3,1 trilyon dolar seviyelerindedir. Özellikle İslam ülkelerinin faizsiz finans ekosistemine entegrasyon düzeylerinin artmasıyla birlikte içinde bulunduğumuz yılın sonunda, bu büyüklüğün 3,4 trilyon dolara ulaşması öngörülüyor. Sistemik riskleri azaltıcı etkilerinin de katkısıyla 2008 yılı Küresel Finans Krizi sonrası dönemde dünya genelinde faizsiz finans ekosistemine yönelik giderek artan bir ilginin olduğu açıktır. Artan bu ilgiyle birlikte daha fazla ülke ve kurum küresel İslami finans sistemine entegre olmaya, İslami finansal piyasalarda faaliyet göstermeye başladı. Bugün dünyada 2021 yılı itibarıyla, İslami finans hariç helal ekonominin büyüklüğü 2,1 trilyon dolara ulaşmıştır. İslami finans hariç helal ekonominin sektörler itibarıyla dağılımında, helal gıda 1,3 trilyon dolarla ilk sırada yer alırken, bu sektörü 295 milyar dolar hacmiyle hazır giyim ve moda, 231 milyar dolarla medya ve 102 milyar dolarla turizm sektörü izliyor. Önümüzdeki dönemde, helal ürün ticaretindeki teknik engellerin aşılması da büyük önem arz ediyor” şeklinde konuştu.
“Katılım finans kurumlarımızın Türk Bankacılık Sistemindeki payı son beş yılda yüzde 5’ten yüzde 8,5 seviyesine yükseldi”
Son bir yıllık süreçte katılım finans kurumlarının toplam aktifleri iki katına çıktığını belirten Nebati, “Eylül 2022 itibarıyla 1,1 trilyon liraya ulaştı. Katılım finans kurumlarımızın Türk Bankacılık Sistemindeki payı son beş yılda yüzde 5’ten yüzde 8,5 seviyesine kadar yükseldi. Böylece, katılım finans kurumları için hedeflenen yüzde 15’lik payı yakalama noktasında önemli ilerlemeler kaydedildi” dedi.
“Helal Parklar oluşturuyoruz”
Türkiye’de Helal Park A.Ş kurmayı hedeflediklerini belirten Nebati, “Helal değer zincirinde, bir ürün veya hizmetin üretiminden son kullanıcıya ulaşmasına kadar tüm süreçlerin helal kapsamında olması esastır. Başta üreticiler olmak üzere helal değer zincirinin paydaş kurum ve kuruluşlarının belirli coğrafi alanlarda kümelenmesiyle “Helal Parklar” oluşturuluyor. Helal park yapısının, katılım finans ve helal değer zincirinin bütünleşmesi ve birlikte gelişmesi açısından önem arz ettiğini düşünüyoruz. Nitekim, 2022-25 dönemini kapsayan Katılım Finans Strateji Belgemiz’le ilan ettiğimiz üzere Türkiye’de bir Helal Park A.Ş. kurmayı hedefliyoruz. Ayrıca, girişim sermayesi yatırım fonlarının (GSYF) veya girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının (GSYO) helal parklara yatırım yapabilmesine yönelik çalışmalar yürütüyor, gerekli düzenlemeleri yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Sözlerine devam eden Nebati, “Helal belgeli ürün hassasiyeti dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan Müslümanların tüketim alışkanlıkları arasında gün geçtikçe önem kazanıyor. Bu kapsamda, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin katkılarıyla hazırlanan standartların (SMIIC Standartları) etkinleşmesi ve harmonize bir akreditasyon sisteminin hayata geçirilmesiyle helal belgeli ticaret hacminin artacağını öngörüyoruz. Ülkemizi helal ürün ve hizmet ticaretinde öncü bir ülke haline getirmek amacıyla Helal Akreditasyon Kurumu’nu (HAK) hayata geçirdik.”
“Türkiye bulunduğu konum itibariyle büyük avantaja sahip”
Helal turizme değinen Nebati, “Helal Turizm” kapsamında faaliyet gösteren turizm tesislerimizin sayısı 2000’li yıllarla birlikte ülkemizde artış göstermeye başladı. Ülkemizi ziyaret eden Müslüman turistlerin tüm ihtiyaç ve beklentilerini en iyi şekilde karşılayabilecekleri helal turizm hizmetlerini yaygın bir şekilde sağlıyoruz. Türkiye, bulunduğu coğrafi konum itibarıyla bu alanda önemli bir avantaja sahiptir. Ülkemize, sadece birkaç saatlik uçuş mesafesinde yaşayan 400 milyondan fazla Müslüman nüfus vardır. Öte yandan ülkemiz, helal turizm endeksinde de her yıl istikrarlı şekilde yüksek puanlar almaya devam ediyor. İslam ülkeleri içinde en gelişmiş turizm ülkesi olması sebebiyle ülkemiz, 2030 yılında 2,2 milyar kişiye ulaşması beklen Müslüman nüfusun helal turizm talebi bakımından en elverişli destinasyonlardan biri konumundadır” dedi.
“Küresel ekonomide resesyon alarmları çalarken biz, bu yılın ilk altı ayında yüzde 7,5’lik bir büyüme kaydettik”
Artan enflasyon karşısında ülkelerin merkez bankalarının sıkı para politikasına geçiş yaptığını belirten Nebati, “Bu yılın başlarında ortaya çıkan Rusya-Ukrayna savaşı yepyeni sorunları beraberinde getirdi. Savaş atmosferinin de etkisiyle enerji başta olmak üzere hızla artan emtia fiyatları, kırılan tedarik zincirleri, gıda ve enerji arz güvenlik sorunları tüm dünyada yüksek enflasyonun giderek ana gündem maddesine dönüşmesine sebep oldu. Artan enflasyon karşısında birçok ülke merkez bankası sıkı para politikasına geçiş yaptı. Ancak bu durum da yeni bir küresel risk olarak resesyon beklentilerinin giderek güçlenmesine sebep oldu. Bugün birçok uluslararası kuruluş bir yandan küresel resesyon risklerinin arttığına dikkat çekerken bir yandan da ülkelerin büyüme beklentilerini aşağı yönde revize etmeye devam ediyor. Küresel ekonomide resesyon alarmları çalarken biz, bu yılın ilk altı ayında yüzde 7,5’lik bir büyüme kaydettik. Hedefimiz, ülkemizi güçlü bir üretim ekonomisi haline getirmektir. Bu hedefe ulaşmak için gerekli tüm altyapıya ve kararlılığa sahibiz. Son 20 yıllık dönemde, ülkemizin her köşesinde altyapı yatırımlarını büyük oranda tamamladık” diyerek sözlerine son verdi.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —