Hiperleksili çocukların yaklaşık yüzde 84’ünde otizm görülüyor
Bebeklik döneminde gelişen harflere ve sayılara karşı takıntılı ve ilgili olmanın çoğunlukla hiperleksi bozukluğuna işaret ettiğini ifade eden psikiyatrist Samuray Özdemir, “Hiperleksili çocukların yaklaşık yüzde 84’ünde otizm var” dedi.
Bir çocuğun erken ve şaşırtıcı bir şekilde beklenen yeteneklerinin ötesinde okumaya başlamasının ve genellikle buna bebeklik döneminde gelişen, harflere ve sayılara karşı takıntılı bir ilgi duyma halinin hiperleksi bozukluğuna işaret ettiğini belirten Beykent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Samuray Özdemir, yapılan araştırmalara göre otizmli çocukların yaklaşık yüzde 6 ila 14’ünde hiperleksi olduğunu, hiperleksili çocukların ise yaklaşık yüzde 84’ünde otizm olduğunu belirterek, 54 çocuktan yaklaşık 1’inde otizm spektrum bozukluğu görüldüğünü ifade etti.
3 farklı hiperleksi türü olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Samuray Özdemir, hiperleksi tiplerini ve tanılarını şu ifadelerle anlattı:
“Tip 1 hiperleksi nörogelişimsel bir bozukluğu/yeti yitimi olmayan çocukların erkenden ve beklenen gelişim düzeylerinin çok üzerinde okumayı öğrenmeleri şeklinde ortaya çıkar. Tip 1 hiperleksi bir bozukluk olarak kabul edilmediğinden özel bir tanı yaklaşımı gerekli görülmez.
Tip 2 hiperleksi, otizmli çocuklarda görülür. Genellikle sayılara ve harflere takıntılıdırlar, diğer oyuncak türlerine göre kitapları ve manyetik harfleri tercih ederler. Ayrıca, plakalar ve doğum tarihleri gibi önemli sayıları da sıklıkla hatırlarlar. Bu çocuklar genellikle, göz temasından ve duygusal yakınlık kurmaktan kaçınma ve duyusal uyaranlara aşırı duyarlı olma gibi daha tipik otizm belirtilerine sahiptirler. Tip 2 hiperlekside görülen başlıca özellikler çocuğun yaşına göre beklenenin çok üzerinde okuma yeteneğinin olması, rakamlar ve harflerle takıntılı bir biçimde meşguliyet, bilgi parçalarını tekrarlamak gibi ezbere öğrenme ve diğer çeşitli davranış sorunlarıdır.
Tip 3 hiperleksi, tip 2 hiperleksiye benzer ancak belirtileri zamanla azalır ve sonunda da kaybolur. Tip 3 hiperleksisi olan çocuklar dikkat çekici şekilde okuduğunu anlama eğilimi gösterirler ancak sözel dil gelişimleri geri kalmış olabilir. Bellek işlevleri son derece yüksektir. Otizmli çocukların aksine, tip 3 hiperleksisi olan çocuklar çevreleriyle kolayca iletişim kuran, dışa dönük ve duygusal yakınlık gösterebilen çocuklardır. Tip 3 hiperleksiyi teşhis etmek zor olabilir çünkü okumaya erken başlamaya ek olarak bu çocuklar genellikle bir takım otizm benzeri özellikler ve davranışlar gösterirler. Bunların başında olağanüstü bir ezber yeteneği, duyusal hassasiyet, değişime karşı yoğun direnç, fobiler ve korkular, sıraya dizme veya istifleme davranışları, kendilerinden ‘o’ veya ‘sen’ veya ‘ismiyle’ bahsetmek şeklinde zamirleri ters çevirme gelmektedir. Bununla birlikte, tip 3 hiperleksili çocuklar genellikle duygusal yakınlık kuran, dışa dönük ve yakın aile üyeleriyle etkileşime giren çocuklardır. Otizm benzeri davranışları zamanla azalır ve yaşlarına uygun şekilde işlevsellik gösterebilir hale gelirler.”
Hiperleksi nasıl tedavi edilir
Dr. Özdemir, hiperleksi hastalığının tedavisi için tip 1 hiperleksili çocuklar için tedavi gerektirmediğini fakat tip 2 ve tip 3 hiperleksili çocukların ise fayda görebilecekleri tedavileri şu şekilde sıraladı:
“Konuşma ve dil terapisi, hiperleksisi olan çocukların dil ve sosyal becerilerini geliştirmeye yardımcı olabilir. Bu yöntemde çocukların sosyal etkileşim ve anlama gibi zayıf oldukları yönlerini geliştirmeye ve iyileştirmeye yardımcı olmak amacıyla gelişmiş okuma yeteneklerinden yararlanılmaktadır. Her çocuğun sosyal beceriler, üst düzey dil becerileri, konuşulan dili anlama, yazma ve konuşma gibi kendine özgü ihtiyaçlarına odaklanan kişiye özel bir tedavi planı vardır. Bunlar ise ‘Anlamayı desteklemek için görsel yöntemler. Görsel programlar ve zaman çizelgeleri. Kelime ilişkilerini öğretmek için çağrışım oyunları. Sosyal hikayeler. Neden ve sonuç konusunda tahmin yürütme. Ebeveynler ve öğretmenler için stratejiler ’şeklindedir.
Uğraş terapileri ise kişiye özeldir ancak terapist daima çocuğun uyku, beslenme, öz bakım, okul faaliyetlerine katılma, sosyal aktivitelere katılma, yazı yazma ve duyusal uyaranlara uygun şekilde yanıt verme gibi zorluk alanlarında çalışır. Eğitsel yerleştirme süreci tip 2 hiperleksili ve tip 3 hiperleksili çocuklara yaklaşım stratejilerinin temel farklılığını oluşturur. Tip 2 hiperleksili çocuklar, özel eğitim sınıflarından fayda görürler. Zira normal sınıflar onlar için çok fazla uyaran içerdiğinden uygun olmaz ve bu nedenle birebir eğitim aldıkları ortamda daha iyi öğrenebilirler. Tip 3 hiperleksili çocuklar ise tipik sınıf ortamında olmaktan daha fazla fayda görürler. Aynı yaştaki sınıf arkadaşlarıyla uygun sosyal etkileşime girebilmek için sınıf ortamında daha fazla şansa sahip olurlar.”