Tarih: 25.10.2016 05:32

Hukuksuz Basın Kartları Komisyonu?ndan çekiliyor ve dava açıyoruz

Facebook Twitter Linked-in

İSTANBUL ?  Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası, Basın Kartı Komisyonu?nda temsilini üçte bire düşüren yeni yönetmelikle ilgili yaşanan sorunları değerlendirmek üzere bir toplantı düzenledi.  

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti?nin üst katındaki Gazeteciler Restoranı?nda yapılan toplantıya; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Başkan Vekili Vahap Munyar, Genel Sekreter  Sibel Güneş,  Genel Sekreter Yardımcıları Niyazi Dalyancı ve Ahmet Özdemir, TGC Balotaj Kurulu Sekreteri Haşmet Yavuz, TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı (TGS) Uğur Güç, TGC Önceki Başkanı ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç , TGS İstanbul Şube Başkanı Gökhan Durmuş,  Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Kadri Gürsel, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü  (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve Cumhuriyet  Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Utku  Çakırözer?in de aralarında olduğu çok sayıda davetli katıldı. 

BAŞKAN OLCAYTO: HUKUKSUZLUĞU ÖNLEMEK İÇİN HUKUKU SONUNA KADAR KULLANACAĞIZ

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, toplantının açılışında şunları söyledi:

?Basın Kartları Yönetmeliği değişti, bize danışılmadı.  bu olağandır, çok sık değişir. Bu kez meslek örgütlerine hiçbir şekilde haber Basın Kartları Komisyonu son olarak 4 Aralık?ta Ankara?da toplandı. O toplantıda genel müdür, toplantının sonuçlarını bekletti. Yönetmeliği göre, komisyon kararları genel müdür onaylamadan yürürlüğe girmiyor. İlk kartlar bir süre görüşmelerden sonra genel müdür tarafından imzalandı. 4 Aralık?taki komisyon kararı 94 sürekli basın kartını da içeriyordu. Onlar maalesef bu güne kadar hala onaylanmadı. Yeni yönetmeliğe baktığımız zaman tek yanlı, basın kartlarını devlet güdümüne sokan bir görünüm var.  Telaşla, zamanlamaya hiç dikkat etmeden bu yönetmeliğin geçirilmesi manidar. Herhalde bundan böyle cemaat medyası dedikleri medya kuruluşlarında çalışanlarla  sol basında çalışan arkadaşlar, özgürce basın kartı alamayacaklar. Oluşturulan yapı bize onu gösteriyor. Bu bir hukuksuzluk. Biz de bu hukuksuzluğa alet olmak istemedik. Bu hukuksuzluğun önlenmesi için hukuk yollarını sonuna kadar kullanacağız.?

UĞUR GÜÇ: YENİ KOMİSYONDA PATRONLAR VE DEVLETİN AĞIRLIĞI FAZLALAŞTI

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Uğur Güç ise toplantıda şu görüşleri paylaştı:

?Bu hükümetten en fazla muzdarip olan meslek örgütüyüz. Biz Anadolu Ajansı?ndan bir şekilde yandaş bir sendika kurularak çıkartıldık. Sonraki aşamada Basın İlan Kurumu temsilci sayımız düşürüldü. En sonunda da Basın İlan Kurumu?ndan çıkarıldık. Şimdi de Basın Kartı Komisyonu?ndaki üye sayımız  üçten bire düşürüldü. Komisyondaki temsilcilerimiz bugüne kadar meslek etiğine göre karar verdi.

15 kişiye çıkartılan yeni komisyonda patronlar ve devletin ağırlığı fazlalaştı.  Bu durumda meslek etiğine göre karar verileceğini hiç zannetmiyoruz. Yönetmeliğin acele ile değiştirilmesinde gazeteci olmayanlara gazeteciymiş gibi kartların verilmesinin da etkisi oldu. Son komisyon toplantısında 94 meslektaşımızın sürekli basın kartları verilmedi. 9 ay olmasına rağmen kartlarını alamadılar. Ortada bir hak kaybı var. Basın Kartı Komisyonu?ndan çekiliyoruz. Komisyondan çekilmemizin nedeni meslek örgütlerinin görüşünün alınmaması ve meslek örgütlerinin etkisinin kalmamasıdır. Figüran olarak komisyonda bulunmanın bir manası yok. Yönetmeliğin iptali için dava açacağız.?

ORHAN ERİNÇ: AJANS ÇALIŞANLARI BÜYÜK TEHLİKE BEKLİYOR

TGC Önceki Başkanı ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç, konuşmasında şu noktalara değindi:

?Yeni Basın Kartları Komisyonu?nun yapısı anti demokratik yapı. Ama en önemli tehlike Anadolu Ajansı?nda çalışan meslektaşlarımız için geliyor. Basın İş Yasası dediğimiz 5953 sayılı yasa, ajanslarda çalışan gazetecilerin o yasa kapsamında çalıştırılmasını zorunlu kılıyor. Yönetmelikle bu yasa değiştiriliyor. AA?da çalışan meslektaşlarımızın Genel İş Yasası 4857 sayılı yasa kapsamında çalıştırılacağını öngörüyor.

ANADOLU AJANSI ÇALIŞANLARI KIDEM TAZMİNATSIZ İŞTEN ÇIKARILABİLİR

Yönetmelikle bir yasa değişikliği yapmak gibi bir hukuk karidesiyle karşı karşıyayız.  Bu uygulamaya girdiğinde Anadolu Ajansı?nda çalışan meslektaşlarımızın kıdem tazminatlarına sınırlama gelecek. Yıllık izinleri azalacak. Kıdem tazminatsız işten çıkarılma hakkı Anadolu Ajansı yöneticilerine tanınmış olacak. Bu kabul edilebilecek bir durum değil.

YALÇIN AKDOĞAN KENDİSİNE SÜREKLİ KART VEREN İKİNCİ BAKANDIR

Kendisine sürekli basın kartı veren ilk devlet bakanı Yılmaz Karakoyunlu idi. O da basın meslek örgütlerine danışmadan bir maddelik değişiklik yapıp, basın yayının bağlı olduğu devlet bakanını da sürekli basın kartı alır gibi bir madde yürürlüğe soktu. İkincisi de Yalçın Akdoğan?dır.?

KADRİ GÜRSEL: YALÇIN AKDOĞAN?IN KENDİSİNE BASIN KARTI İSTEMESİ BENİ ŞAŞIRTMIYOR

Toplantıda konuşan Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Kadri Gürsel, ise şu görüşleri dile getirdi.

?Bu keyfi bir uygulama. Rejimin Türkiye?de otoriterleşmesine paralel olarak idarenin de keyfileşmesi. Dolayısıyla eşitlikçi, davranıştan giderek uzaklaşarak kayırmacı, keyfi bir uslup anlayışın hakim olması ile uyumlu gelişti. Türkiye?de maalesef gidişat  bu şekilde. Bu uygulama, aynı zamanda Türkiye?de basın özgürlüğünün ortadan kaldırılması süreciyle de uyumlu bir gelişme.

Yalçın Akdoğan?ın sürekli basın kartı istemesi beni hiç şaşırtmıyor. Ben iktidar medyasının yayın yönetmenin ve yazı işleri müdürünün bu  medyanın fiziki ortamının dışında başka bir yerde, Ankara?da yaşadığını düşünüyorum. Ve bu işi fiilen yapanların da kendilerine basın kartına layık görmelerini mazur görüyorum. Anlayışla karşılıyorum. Ne de olsa onlar iktidar medyasının gerçek yazı işleri ve yayın yönetmenleridirler. Aynı zamanda da sansür kurumunun da fiili yöneticileridirler.?

EROL ÖNDEROĞLU: RSF OLARAK MESLEK ÖRGÜTLERİNİN YANINDAYIZ

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, şunları söyledi:

?Ağustos ayında Basın Kartı Yönetmeliği?nin değiştirilmesi çok manidar. Meslek örgütlerinin dışlanarak yönetmenliğin hazırlanması, yürürlüğe girmesi anti demokratik bir uygulama. Hükümetin belirli gazetecileri kayırmak, susmasını bilmeyen gazetecileri dışlamak için yürürlüğe soktuğu bir yönetmelik,  gazeteciler arasındaki ilişkileri onarılmaz şekilde baltalayacaktır.

Gazeteciler farklı görüşlerden bir araya gelemiyor. Birbirlerine olmayacak yakıştırmalar yapıyorlar. 20 yıldır gazetecilik mesleğini izliyorum. Meslektaşları takip ediyorum. Medya sektörünü takip ediyorum. RSF olarak biz bu yönetmeliğin düzenlenmesini hükümetin her türlü tartışma ortamını yok etmesi olarak görüyoruz. Bugüne kadar bu komisyonda etik kurallara göre davranan meslek örgütleri ile dayanışmamızı sürdürmeye devam edeceğiz.?

GÖKHAN KÜÇÜK: YÖNETMELİK HAZIRLANIRKEN MESLEK ÖRGÜTLERİNİN GÖRÜŞLERİ DE ALINMALIYDI

TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, şunları söyledi:

?İktidarların en çok oynamayı sevdiği yönetmeliklerin başında Basın Kartı Yönetmeliği geliyor. Mevcut yönetmeliğin yeniden sıfırdan yapılması için bir sebep yoktu. Eğer değiştirilmesi için bir ihtiyaç varsa  taslağı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası gibi meslek örgütlerine gönderip danışılamaz mıydı? Daha demokratik bir ortam sağlanmalıydı. ?

Konuşmaların ardından TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, basın açıklamasını okudu:

 1.YENİ YÖNETMELİK BASINI VESAYET ALTINA  ALMANIN YENİ BİR ÖRNEĞİDİR

Geçici bir hükümet döneminde Türkiye?de binlerce gazeteciyi etkileyen Basın Kartı Yönetmeliği?nin hiçbir meslek örgütüne danışılmadan alelacele Resmi Gazete? de yayınlanması kabul edilemez. Bu uygulama basını vesayet altına almanın yeni bir örneğidir.

Kamuoyunun yakından takip ettiği gibi Basın Kartları Komisyonu Aralık 2014 yılından beri toplanmazken Yeni Yönetmelik Resmi Gazete? de yayınlanmış ve  Geçici 1. Maddesi ile  mevcut Basın Kartları Komisyonunun görev süresi sona erdirilmiştir.

2. YENİ BASIN KARTI YÖNETMELİĞİ  EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRIDIR

Bu açıdan bakıldığında ve Yeni Basın Kartları Yönetmeliği?nin 19. ve devamı maddelerindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü?nün

a)    Hukuki İstikrarı zedelediği, buna uymadığı,

b)    Objektif düzenlemeden uzaklaştığı,

c)    Hukuka uygun olan uygulamayı sağlamadığı,

d)    Haklı bir neden olmadan yerleşik, istikrar kazanmış uygulamalarından vazgeçtiği,

e)    Düzenli idare ilkesine ve bu ilkenin bağlı olduğu eşitlik ilkesine aykırı davrandığı belirlenmiştir.

3. GAZETECİLİK MESLEK ÖRGÜTLERİ TEMSİLİYETİ 5?E DÜŞÜRÜLMÜŞTÜR

Önceki 13 kişilik Basın Kartları Komisyonu?nda meslek örgütleri 8 üye ile  temsil edilirken yeni oluşturulan 15 kişilik komisyonda bu temsiliyet  5?e düşmüştür. Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti bu komisyondan dışlanmış, Türkiye Gazeteciler Sendikası?nın 3 olan temsilci sayısı 1?e indirilmiştir.  Meslek örgütlerinin meslek kriterlerine göre bugüne dek verdiği basın kartları artık siyasi tercihlere bağlı olarak verilebilir hale getirilmiştir.

4. 94 GAZETECİNİN SÜREKLİ BASIN KARTI VERİLMEMİŞTİR

4 Aralık 2014 tarihinde yapılan son Basın Kartları Komisyonu Toplantısı?nda alınan ilk kart kararları yayınlanmış ve gazetecilere kartları ulaştırılmıştır. Ancak aynı komisyonun 94 gazeteciyi ilgilendiren sürekli basın kartı kararları Genel Müdür tarafından imzalanmamış, şimdiye kadar yürürlüğe konulmamıştır. Bu arkadaşlarımız hak ettikleri sürekli basın kartlarını alamamışlardır.

İktidarların ve idarelerin düzenleme yaparken hukuk ve hukuk güvenliği sağlamakla yükümlü oldukları bir gerçektir. İktidarların basın üzerinde otoritelerini tesis etmeye çalışmaları bugüne kadar bir sonuç vermediği gibi bundan sonra da bir sonuç vermeyecektir. Yapılan düzenleme dava sayısını artıracak ayrıca yargıya da iş yükü olarak yansıyacaktır.

5. YENİ BASIN KARTLARI YÖNETMELİĞİ İLE BASIN KARTLARI KOMİSYONU ARTIK YOK HÜKMÜNDEDİR!

Kısaca bu düzenleme antidemokratik bir düzenlemedir. Hukuka aykırıdır. Bu düzenleme ile Komisyonun varlığının bir önemi de kalmamıştır. Basin Kartları Komisyonu artık yok hükmündedir. Keyfiliğin hukuk devletinde yeri yoktur. Bu düzenlemeden yapılacak bir değişiklik ile ivedilikle geri dönülmelidir.

Bugüne kadar çıkarılan tüm yönetmelikler incelendiğinde komisyon yapısal değişikliğinin somut, güncel bir ihtiyaç nedeniyle yapılmadığı ortaya çıkmıştır.

Süregelen istikrar bozulmuştur. Genel Müdürlük Komisyon?un 7 üyesini doğrudan, 3 üyesini de dolaylı olarak belirleyecektir.

6. BİR AYLIK SÜRE 3 AYA ÇIKARILMALIDIR

Yönetmeliğin 26. Maddesindeki düzenlemede ?Basın mensuplarının işten ayrılış tarihinden itibaren 1 ay içinde Genel Müdürlüğe yazılı bildirim yapma şartı? bundan önceki tüm yönetmeliklerde olduğu gibi 3 ay gibi makul bir süreyle sınırlanmalıdır.

 

7-BİR  YIL ÇALIŞMIŞ OLMA ŞARTI KALDIRILMALIDIR.

Basın Mensupları açısından ?Geçici İşsizlik Hali?  başlığını taşıyan 27. Maddenin 3 bendindeki son çalıştığı işyerinde asgari 1 yıl çalışmış olması şartı kaldırılmalıdır.  Örneğin Mesleki kıdemi 10 yıl olan bir kişinin son işyerinde 6 ay çalışması durumunda Geçici İşsizlik Halinin getirdiği imkanlardan yararlanamaması söz konusu olacaktır.  Buradaki 1 aylık müracaat süresi de en az 2 aya çıkarılmalıdır.

8-TRT VE ANADOLU AJANSI DÜZENLEMESİ KABUL EDİLEMEZ

Yönetmeliğin 6. Maddesi 2. Fıkrası hükmü ile yapılan düzenleme kamu düzenine aykırıdır. Anadolu Ajansı aracılığıyla yapılacak müracaatlarda 5953 sayılı Basın İş Yasası kapsamında çalışma şartı aranmayacaktır. Bu düzenleme özel-kamu çalışanları arasında haksız bir durumu da beraberinde getirecektir. Örneğin özel tüzel kişilerin çıkardığı yayınlarda çalışanlar çoğunlukla 4857 sayılı yasa kapsamında çalıştırılmakta 5953 sayılı yasa kapsamından dışlanmaktadırlar. Bu durum Anadolu Ajansında olduğunda AA çalışanları AA yönetimi tarafından 5953 sayılı yasa kapsamından dışlanabilecek ancak bu çalışanlar Basın Kartı talebinde bulunabileceklerdir. TRT?de de gazetecilik yapmayan kişiler basın kartı alabilecektir. Bu düzenlemenin de ivedilikle, düzeltilmesi geri alınması gerekmektedir.

9. YÖNETMELİKTEKİ OLUMLU DÜZENLEMELER GÖLGEDE KALMIŞTIR

Basın Kartları Yönetmeliği?nde bekleme sürelerinin kısaltılması, geçerlilik süresinin 3 yıla çıkarılması olumlu olarak değerlendirilebilecek düzenlemeler ise de yönetmeliğin ruhuna sirayet eden hukuka aykırılık nedeniyle gölgede kalmıştır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —