Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir, "İklim değişikliğini sadece kuraklık olarak algılamayalım. İklim değişikliği demek aynı zamanda tarım takvimini de etkiliyor. Geçmiş yıllarda Anadolu coğrafyasında güzlük ekimi 15 Eylül’e 15 Ekim arasında yaparken bu sene iklim değişikliğinde çeşitli bölgelerde Kasım ayında ekiyoruz" dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı "2021 Yılı Bitkisel Üretimi Geliştirme Projesi" çerçevesinde Kırıkkale’de "makarnalık buğday tohumu ve yem bitkileri tohumu" dağıtım töreninde konuşan Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir, iklim değişikliği ve kuraklık ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"İklim değişikliği demek aynı zamanda tarım takvimini de etkiliyor"
Yaşanan iklim değişikliği ve kuraklık, tarım sektörünü önemli ölçüde etkilediğini ifade eden Dr. Hasdemir, "Bu sektörün sürdürülebilirliği için artık tarımda kendini iklime göre yenilemek durumda. Kişi başına düşen arazi varlığının daralması, verim alanlarında daha fazla yeni teknolojileri kullanarak verimliliği artırmayı zorunlu hale getirmekte. Türkiye tarımı da yaşanan bu gelişmeler çerçevesinde iklime göre kendini planlayacak, özellikle suya göre tarımı planlayacak şekilde politikalarla yönetilmekte. İklim değişikliği demek aynı zamanda tarım takvimini de etkiliyor. Geçmiş yıllarda Anadolu coğrafyasında güzlük ekimi 15 Eylül’e 15 Ekim arasında yaparken bu sene iklim değişikliğinde çeşitli bölgelerde Kasım ayında ekiyoruz. Yine bu durum hasat tarihini değiştirmekte" dedi.
"Son yıllarda buğdayda 42 çeşit kuraklığa toleranslı olarak geliştirildi"
Suyun kısıtlı olduğu 10 il ve 45 ilçede daha az su tüketen bitkilere destek sağladıklarını anlatan Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir, şunları kaydetti:
"Tarım ve Orman Bakanlığı’mıza bağlı araştırma enstitümüzde son yıllarda buğdayda 42 çeşit kuraklığa toleranslı olarak geliştirildi. Bu çeşitlerimizle üretimi artıracak, kuraklığı daha aza indirecek çalışmalar yürütüyoruz. Aynı zamanda ülke genelinde 10 ilimiz ve 45 ilçemizde su kısıtlı olan bölgelerimizde daha az su tüketen bitkileri mısır yerine daha az su tüketen bitkileri eken çiftçilerimize örneğin; nohutta mercimekte yüzde 50 fazla ödüyoruz. Bunun yerine daha az su tüketen yem bitkilerinde çiftçilerimize fiğ gibi Macar fiği gibi mürdümük bitkilerimize eken çiftçilerimize yem bitkileri desteğini yüzde 50 daha fazla ödüyoruz. Macar fiğinde dekar 60 lira ise bu bölgelerde 90 lira olarak ödüyoruz. Dolayısıyla suya göre tarımı planlayan daha az su tüketen bitkiye daha fazla destekleme yapan bir politika içerisindeyiz."
"Türk çiftçisi tarımsal hasılada ilk 10’da"
Türkiye’nin dünyada arazi varlığı olarak 31’inci sırada yer aldığının altını çizen Hasdemir, "Anadolu bize çok büyük imkânlar sağlamakta. Atalarımızın bize emanet ettiği bu topraklar dünyanın en kıymetli toprakları Ama biz yağış olarak da baktığımızda, dünyanın birçok ülkesinden daha az yağış alıyoruz. 500 milimetrenin altındaki bir yağışla bu sene çiftçilerimiz üretim yapmak durumunda kaldı. Ama burada doğru tohumu kullanarak doğru üretim tekniklerini yaparak dünyada arazi varlığında 31’inci sırada olan Türk çiftçisi tarımsal hasılada ilk 10’da. Avrupa’da da ilk 1’e çıkarak dünya üzerindeki diğer çiftçilere bakarak 3 kat daha verimli çalışarak üretim yaptılar. Son 20 yılda sadece buğday verimliliği yüzde 40’a yakın arttı. Mısır da yüzde 120’nin üzerinde bir artış sağladık" diye konuştu.
Türkiye’deki çiftçilerin pandeminin yoğun olduğu dönemde bile tarladan, topraktan, bahçeden geri durmadan üretime devam ettiklerini dile getiren Hasdemir, geçen yıl 126 milyon tonu geçen üretimle Türkiye’nin tarımsal hasılada ilk 10’a girdiğini sözlerine ekledi.