İnsan vücudundaki en güçlü kemikten esinlenilerek 8 büyüklüğündeki depreme dayanıklı yapı geliştirildi
Elazığ’da deprem mühendisliği üzerine çalışmalar yürüten öğretim görevlisi, insan vücudundaki en güçlü kemiklerden olan kaval kemiğinden esinlenerek 8 büyüklüğündeki depreme dayanıklı bir yapı geliştirdi.
Fırat Üniversitesi (FÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Mekanik Anabilim Dalında görevli Öğr. Üyesi Doç. Dr. Muhammet Karaton öncülüğünde araştırma görevlileri ve öğrenciler tarafından ’Otel Ostibie’ projesi geliştirildi. Deprem mühendisliği üzerine çalışmalarını yürüten Doç. Dr. Karaton ve ekibi, en hafif ve en güçlü olma özelliğini taşıyan tescilli İtalya’nın balsa ağacından 30 katlı bir bina oluşturdu. Bursa’nın Nilüfer ilçesinde otel olacak şekilde tasarlanan ve konsept olarak da insan vücudundaki en dayanıklı kemik dikkate alınarak 165 santimetre yükseklik, 26.5 buçuk kilogram ağırlığında yapı test edildi. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından düzenlenen yarışmada, 3 deprem seviyesinde de performansı yüksek olan bu proje, özellikle 8 büyüklüğündeki depreme dayanıklılığıyla önemli bir derece elde etti. Doç. Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Karaton, hayata geçirdikleri bu proje ile hem maddi hem de manevi olarak önemli bir işe imza attıklarını kaydetti.
Projeleri hakkında bilgi veren Doç. Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Karaton, "Projemiz, Bursa’nın Nilüfer ilçesinde otel olacak şekilde tasarlandı. Konsept olarak da insanda bulunan en güçlü kemiği dikkate aldık. Tibia kemiği, insan vücudundaki en dayanıklı kemiklerden biri. Gövdemiz ve diz kapağımız arasında yer alan bu kemik, vücudumuzdaki en dayanıklı kemiktir. Biz de bunu konsept olarak kullandık. O yüzden binamızın üst tarafları da alt tarafları da büyük oldu. Bu tasarımın amacı aslında ekonomik olmasıdır. Zemin katlarda kira getiri bedeli yüksektir, üst katların da kira getiri bedelleri yüksek olduğu için tarz olarak da böyle bir şeyi tercih ettik” dedi.
Binanın, 3 deprem seviyesinde de performansı yüksek
Projeleri kapsamında tasarladıkları binanın üç tip deprem altındaki yüklemesinde başarılı olduğunu belirten Doç. Dr. Karaton, "Maksimum deprem, sürekli karşılaşabileceği 50 yılda yüzde 50 olma ihtimali olan deprem ve sürekli servis olarak karşılaşacağı deprem için de testlerini yaptık. Bu binamız 3 deprem seviyesinde de performansının yüksek olduğunu gördük. Düşey taşıyıcı elemanlarında herhangi bir çatlak veya hasar oluşmadı. Depreme dayanıklı yapı tasarım kurallarını dikkate alırsanız, taşıyıcı elemanlarınızda hasar oluşmadan maksimum depremleri rahatlıkla atlatabilirsiniz. Bu binamız, 1 bölü 100 ölçeğinde ve yaklaşık 165 santimetre yüksekliğinde. Binamıza 26,5 kilogram ağırlığında bir yük asıldı. Üzerine de ivme ölçerler yerleştirildi. Bu ivme ölçerlerle yapay deprem üreten sarsma masasında da tahrik edildi. Sonrasında da binanın performansını, bu ivmelerin değerleriyle ölçmüş olduk. İnsan nüfusu sürekli olarak artış gösterdiği için belli bölgelerde yüksek katlı bina yapma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Dolayısıyla o bölgelerde yüksek katlı bina yapılması gerekiyor ama o binaların depreme dayanıklı olarak yapılıp tasarlanması lazım. Özellikle Elazığ, 24 Ocak’tan sonra bir deprem atlattı. Bu depremde Elazığ’ın merkezinde bulunan iki binada herhangi bir hasar, herhangi bir çatlak olmadığını biliyoruz. Bu binalarında depreme dayanıklı yapıldığı zaman herhangi bir hasar oluşmayacağını işaret eden gösterge veya elimizdeki bulgu oluyor” diye konuştu.
8 büyüklüğündeki depremde herhangi bir hasar olmadı
Tasarladıkları binanın 8 büyüklüğünde yapay bir depremde herhangi bir hasar almadığına dikkat çeken Doç. Dr. Karaton, "Binamız önceden maksimum güvenirliliği deprem dediğimiz en büyük deprem, yani orada olma ihtimali olan en büyük deprem altında da test edildi. Bu deprem yaklaşık manyetiti 8 büyüklüğünde olan bir deprem. 1 bölü 100 ölçeğinde olduğu için 26,5 kilogram olarak gözükebilir ama binanın kütlesi, ağırlığı da çok az. Biz de tasarımızı bu 8 büyüklüğündeki depremi yaklaşık yüzde 20 emniyetle atlatabilecek şekilde, yani 1.2 kat büyüklüğünde bir deprem olması hali için dahi binamızda hasar olmayacak şekilde tasarımını yaptık. Bina ekonomik de olmalı. Her tarafı kolon ve perde şeklinde yapıldığı zaman maliyet de çok artar. Yapılarda süreklilik olmalı, düşey taşıyıcılar ve yatay taşıyıcılarda da süreklilik olmalı” şeklinde konuştu.